Göz kapaklarımı zorla aralarken vücudumu kaplayan yorgunluğu oldukça yoğun hissediyordum. Sanki uzun süredir uyuyormuşum ama hiçbir halta yaramamış gibi. Gözlerimle etrafı taradım. Nerede olduğumun bile bilincinde olmamam başta beni korkutsa da daha sonra gerçekten buranın neresi olduğunu bilmediğimi fark etmiştim. O sırada beynim de çakan bir şimşek herşeyi dank ettirmişti. Duvarda ki denizkızı tablosu... Burası Emre'nin yatak odası olmalıydı. Yan tarafıma doğru döndüğümde onu da orada görmüştüm. Nasıl olmuştu da biz yine yan yana gelmiştik? Bunu şuan hiç düşünecek kafada değildim. Tek ve en iyi bildiğim şey bu evden bir an önce çıkmaktı. Vücudumu zorlayarak yatakta doğruldum. O sırada bir şeyi yeni fark etmiştim. Üzerimde Emre'nin tişörtü vardı. Aklıma birden bir sürü şey akın etmişti. Gece Emre'yi öpmem... Doğru dürüst bir şey hatırlamıyordum ama bu kesinlikle yaşanmıştı. Onla birlikte olmuş muydum? Ama bu imkânsızdı. Bacak aramda hiçbir sızı veya ıslaklık yoktu. Büyük ihtimal iş dün gece o kadar ileriye gitmemişti.
O kadar yaşananlardan sonra asla Emre'nin yüzüne bakamazdım. Ayağa kalkıp parmak ucumda yürüyerek etrafa göz gezdirdim. Yerde dün gece giydiğim kıyafeti bulurken hızla elime aldım ama üstünde bir sürü leke vardı. Gözümün önüne akşamdan kalma bir görüntü daha canlanmıştı birden. Emre'nin ve kendi üzerime kusmam ardından onun beni alarak arabasına bindirmesi. Boştaki elimi başıma götürüverdim. Akşamdan kalan anılar baş ağrısına sebep oluyordu. Üzüntüyle elbiseye bakarken ne yapacağımı bilemez bir haldeydim. "Benden mi kaçıyordun?" Neredeyse korkudan havaya sıçramak üzereydim. Gözlerimi ona çevirdiğimde içim burkulmuştu. En son görüştüğümüzde bana yaşattığı acıyı o gözlere baktığımda sanki tekrardan hissetmiştim. Bir şey diyemez haldeydim ona karşı. İkimizin sessizliği odaya büyük bir kara bulut çökertmişti sanki. Emre ayağa kalkıp yanıma geldi. Aramızda birkaç adım kalırken bir an onun gözlerinde de o acıyı hissetmiştim. "Biliyorum, bana kırgınsın ama bunu konuşmadan hiçbir şeyi halledemeyiz." "Akşam neden geldin bardan beni almaya? Nerede olduğumu nasıl biliyordun?" Sorduğum soru onun konuşmak istediği sorudan alakasız olunca gözlerinde ki siniri görmüştüm. Derin bir nefes alırken sorumu cevaplandırdı. "Dün çok yorulduğum için erken uyumuştum. Gece yarısı tuvalet için uyanınca attığın mesajı fark ettim. Senin için endişelendim. Sosyal medyadan bir saat önce paylaştığın hikâyeni görünce konumdan nerde olduğunu bularak yanına geldim."Ona mesaj attığım için kendime sinir olurken akşama dair görüntüler yavaş yavaş belirmeye başlamıştı. Ettiğimiz kavga, eve gelişimiz ve yatak odasında olanlar... Öpüşmemiz ve onu deli gibi istemem. Utançtan yanaklarım kızarırken hızlı bir şekilde konuştum. "Anladım. Şunu bil ki akşam biraz kendimi kaybetmiştim ve bu yüzden gece biraz sana normalden oldukça farklı davranmış olabilirim. Özür dilerim o konuda. Şuan gitmem gerek ama. İşe zaten oldukça geç kaldım." Yatak odasında bulunan ebeveyn banyosuna ilerleyecekken, kolumdan tutarak önüme geçmişti. "Hiçbir yere gitmiyorsun." Kaşlarımı çatılırken sertçe kolumu ellerinden çektim. "Ne demek istiyorsun?" Emre tavrımdan dolayı gerilerek birkaç adım geri gitti. "Sabah işten aradılar seni. Bende hafta sonu için kamp yapmaya Balıkesir'e gittiğimizi ve orada senin küçük bir kaza geçirerek bacağını incittiğini ve bir hafta işe gelemeyeceğini söyledim." Şaşkınlıkla gözlerimi açarken "Sen ne yaptın? Niye insanlara yalan söylüyorsun? Kim oluyorsun da benim hayatıma karışıyorsun?" dediğimde sakinleşmem için ellerimi tutmaya çalışırken hızla ittim. "Cevap ver bana!" Emre derin bir nefes alırken "Bak, öncelikle bunu senin için yaptım. Dün akşamki olanlardan sonra sana yardım etmeye devam etme konusunda bir karar aldım." Demesiyle büyük bir kahkaha attım. "Senden bunu isteyen mi oldu? Hatırladığım kadarıyla en son senin için hiçbir değerim yoktu ve beni hayatından kovmuştun!" Artık kendimi kontrol edemeyip bağırmaya başlamıştım. "Itır biraz sakin ol! Bak o gün ne oldu bilmiyorum ama sen birden bana öyle hesap sorunca sinirlendim. Birinin bana hesap sormasın katlanamıyorum. Sende iyice bir düşünsene! O gün sanki sevgilimmişsin de ben seni aldatırken basmış bir kadın gibi davrandın. Senin de o an ki çıkışın beni delirtti. Evet, bazı konularda haklısın. O gün telefonlarını açmam gerekirdi bu konuda ki suçumu kabul ediyorum ama sende bana hak ver." Gözlerimi kapatarak kendimi sakinleştirmeye çalıştım. "Dediklerinde haklısın. İkimizde saçma davrandık ama ne olursa olsun ben o gün işittiğim hakaretlerin hiç birini haketmiyordum." Gözlerimi tekrardan açtım. Emre ellerimi tutarken bu sefer itecek gücü bulamamıştım. "Haklısın. Binlerce kez özür dilerim. Biliyorum bu dediğim bir işe yaramaz ama şu görüşmediğimiz zamanda senin yokluğunu hissettim Itır ve bunu bir daha istemiyorum. Lütfen, beni affet ya da kendimi affettirmem için zaman ver bana." Gözlerim dolarken sadece kafa salladım. O sözlerden sonra affetmemem gerekirdi ama onun yokluğuna dayanamıyordum. En boş anımda girmiş ve kendisine bağımlı etmişti beni. Onsuz olmazdı, olmamalıydı. "Neden bir hafta işe gitmemem gerek? Hem hastaysam hastaneden raporda lazım." Emre gülümseyerek konuştu. "Merak etme onu halettim. Bir kaç arkadaş sayesinde senin raporun şuan iş yerinde. Bir haftalık tatile de gelirsek şu kaybettiğimiz zamanı geri kazanmak için lazımdı. Hatırlarsan bir planımız vardı ve onda dördüncü adıma geçmeye hazırız." Kaşlarım havaya kalkarken merakla konuştum. "Dördüncü adım özgüvendi.Ne yapacağız o konuda?" Emre bana biraz daha yaklaşırken "Sana söylemediğim birşey var. Üniversitede psikoloji okudum ve tezimde tam bu konuyu ilgilendiren bir şeydi. Bu yüzden bu önümüzdeki birkaç günde bu işi çözeceğimize eminim." dediğinde,her gün beni biraz daha şaşırttığını fark etmiştim. "Ama sen fotoğrafçısın.Neden asıl bölümünü bırakıp bu yöne yöneldin?" Emre biraz isteksiz de olsa artık aramızda hiçbir sır saklamak istemiyordu. Bunu yeşillerinde görebiliyordum. Bu olanlar aramıza aslında büyük bir engel koymuş gibi hissettirsede aslında onu ortadan kaldırmıştı. Artık birbirimizden bir şeyler saklamamak gerektiğini fark etmiştik. "Babam istediği için okudum o bölümü. Aslında başta hoşuma gitmese de zamanla her yeni bilgide bu bilime karşı merakım artmadı değil ama benim bir tutkum vardı. O da fotoğrafçılıktı. Küçüklüğümden beri kendimi en çok mutlu hissettiğim an tutkumu gerçekleştirdiğim zamandı. Okul bitince kimseyi dinlemedim ve bu işi profesyonelliğe taşıdım. Bir şey fark ettim o zamanlar, bu artık benim tutkum değildi. Tutkudan çıkarak ben olmuştu. Kendi benliğimi yaratmış, onu oluşturmuştu. Her fotoğraf sanki benim bir organım haline gelmişti. O an anladım ki bunun için doğmuştum ben. Kendimi bulmuştum bu sayede." Bu konuda konuşurken gözlerinin parlaması yüzümde gülümsemeye neden olmuştu. Öyle bir hayranlıkla anlatıyordu ki yerimde kim olsa ona imrenirdi. "Peki,o zaman söyle bakalım. Şimdi ne yapacağız?" "Öncelikle kahvaltı. Çok acım vebiliyorsun ki-" "Aç karnına bu beyin çalışmaz." Cümlesini tamamladığında ikimizde gülmüştük.
Emre'yle beraber merdivenlerden inerek mutfağa geçtik. Kendimize hızla karışık tost yapıp kahvelerimizi de alarak masaya oturmuştuk. Kahvemden kocaman bir yudum alırken merakla sordum. "Dün gece neler konuştum? Aklımda sadece görüntüler var ne konuştuğumuz net hatırlamıyorum." Emre kıpırdanırken "Bana sinirli olduğundan bağırdın sonra birden flört etmeye başladın." "Lütfen o konuya girme. O kadar utanıyorum ki." Ellerimle yüzümü kapatırken onun kahkahasını duydum. "Gece yatarken de bir şey dedin." Ellerimi yüzümden hızla çekerken "Ne söyledim?" diye sordum merakla. Emre cevaplandırmak istemiyordu ama sonunda ağzından baklayı çıkarmıştı. "Ünal'ı öptüğünü söyledin." Yüzüm donuklaşırken nefesim kesilmişti. Onu tamamen unutmuştum ve birden şimdi gerçeği fark etmiştim. Emre'yle olanlar yüzünden doğru dürüst hiçbir şeyi düşünememiştim. Şimdi Ünal'la aramızda ki olay ne olacaktı? İşleri iyice karıştırmıştım. Emre benim düşüncelerimle boğuştuğumu görerek "Bana her şeyi anlat." dediğinde kafa sallayarak konuşmaya başladım. Onla olan kavgadan sonraki olayın ayrıntılarını anlatırken eve girmemle bitirmiştim konuşmayı. Emre kahvesinden büyük bir yudum alırken o da çok durgundu. "Biliyorum. Şuan herşeyi mahvettim ama o an birden oldu. Kim bilir benim hakkımda neler düşündü. Nişanlı bir adamı öptüm resmen!" Emre bardağı sertçe masaya bırakırken ciddi bir şekilde gözlerime baktı. "Kendini suçlamayı bırak artık. Olan oldu. Önemli olan bundan sonra benim dediklerime sadık kalabilmen. Plana aynı şekilde devam edeceğiz fakat birkaç küçük değişikler yapacağım, sen merak etme." Huzursuzca kafa sallarken kahvaltımızı da bitirmiştik. Etrafı hızlı bir şekilde beraber toplarken ona doğru döndüm. "Şimdi ne yapacağız?" Bir süre yere bakıp düşündükten sonra konuştu. "Aklımda birkaç şey var. Bunun için önce hazırlanmamız gerek. Tatile çıkıyoruz." Merakla ona bakarken "Tatile mi? İyi de nereye ama?" diye heyecanla sordum ona. "Madem arkadaşlarına Balıkesir'de kampa çıktık dedik o zaman neden gerçekten yapmayalım ki? Eşyalarımızı toplayıp bugün kamp yapmaya gidiyoruz." "İyi de özgüvenimi yerine getirmemiz gerekmiyor mu? Kampta bunu nasıl yapacağız?" Emre gülerken "Bunu psikolog Emre'ye bırak. Bu tatilin sonunda aynaya baktığında yeni bir Itır'la karılaşmış olacaksın."
♕♕♕
Herkese merhabalar! Biraz ara vermek zorunda kaldım ama merak etmeyin eski düzenimize geri dönüyoruz bugünden itibaren. Herkeste olduğu gibi bende küçük bir tıkanıklık yaşadım ama müthiş bir şekilde döneceğimden emin olabilirsiniz. Bu bir geçiş bölümü olduğundan biraz kısa gelebilir ama merak etmeyin ilerleyen bölümler bu açığı kapatacağıma şüpheniz olmasın. İyi okumalar. Beğeni ve yorumlarınızı bekliyorum.
Medya: Emre YÜKSEL
Şarkı: Camila Cabello: Real friends
25.07.2020
S.K.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV
RomanceItır yıllardır aşık olduğu karşı komşusuna sonunda açılma kararı alır ama önünde kocaman bir engel vardır. Adam nişanlıdır! Her şeyden vazgeçmek üzereyken yardımına koşan hiç tanımadığı bir erkek sayasinde "Beni Sev" planını devreye sokarlar. O erk...