8- KAMP TATİLİ

56 10 14
                                    

Bana evinde bulunan stüdyoda yaptığı çekimlerden kalma bir elbise vermişti. İkimizde üzerimizi giyindikten sonra Emre'nin bavulunu hazırlamasıyla evden çıkmıştık. Benim eve doğru arabayı sürerken Emre'ye taraf baktım. Şu bir haftadan sonra onu tekrar yanımda görmek yorgunluğumu alıp götürmüştü. Onlayken yüzümde oluşan tebessüm aslında her şeyi açılıyordu. Mutluydum. O ve ben yan yanayken her şey tamamlanmış oluyordu. Biz gerçekten birlikte müthiş bir ekip olmuştuk. Onun yanındayken kendimi yenilmez hissediyordum. "Neye bakıyorsun öyle?" Emre bir an bana bakıp tekrardan gözlerini yola çevirdi. "Mutluluğuma." Ağzımdan çıkan kelime beni şoka uğratırken Emre kahkaha atmıştı. Bana bakarak "İkimizde aynı şeye bakıyoruz desene." dediğinde yüzüm kızarmıştı. Hemen önüme dönerek bir şey olamamış gibi davranmaya çalıştım. Ama yüzümde ki o gülümseme her şeyi belli ediyordu. İçimden binlerce kez şükrettim. En kötü anımda yanıma böyle bir adam yolladığı için binlerce kez şükürler olsun Tanrıya.

Evde kısa bir duşun ardından eşyalarımı toplamış ve Emre'nin arabasıyla beraber ilk tatilimize çıkmıştık. Yaklaşık dört saatlik yolumuz vardı önümüzde. Radyodan şarkı açarak geriye yaslandım. "Beraber ilk tatilimiz." Emre kafa sallayıp "Bakalım sen tatilde de mi huysuz birisin görmüş olacağız." dediğinde omzuna yumruğumu geçirmiştim. "Hey! Bir huysuz varsa ona şuan bakıyorum." "Huysuz ama bir o kadarda yakışıklı." Gözlerim devirsem de gülmeden edememiştim. O an aklıma oraya gidişimizin asıl sebebi geldi. Gerilemeye başlamıştım yeniden. Nasıl özgüven kazanılırdı ki? Hiçbir fikrim yoktu ve o da hiçbir şey demiyordu. Bu bilinmezlikti beni en çok geren.

Erdemit'e geldiğimizde gözlerim hayranlıkla parlamıştı. Yolun iki tarafı da çınar ağaçlarıyla kaplıydı. Güneş, ağaç dalları arasından yüzümüze vururken heyecanım daha fazla artıyordu. Pencereyi açarak temiz havayı içime çektim. Saçlarım rüzgâr sayesinde uçuşurken kendimi yenilenmiş hissetmiştim. "Burası çok güzel." "Daha bir şey görmedin. Birazdan görecekleri bekle sen." Bu dediği beni hareketlendirirken kamp alanına giriş yapmıştık. Biraz ileride çadırlar görünürken biz orada durmamış yola devam etmiştik. "Çadırda kalmayacak mıyız?" Emre kafasını iki yana sallayıp "Hayır. Bizim için başka bir şey ayarladım." diyerek biraz sonra arabayı durdurmuştu. Hızla aşağı atlarken biraz ilerimizde karavan görmemle hızla ona döndüm. Gülümseyip onaylarcasına kafa sallamasıyla hızla ona koşup sarılmıştım. "Hep bir karavana kalmak isterdim." Bagajdan eşyalarımızı alırken sağ tarafta duran beyaz karavana ilerledik. Bir görevli yanımıza geldiğinde Emre'yi onla baş başa bırakıp karavanın içine girdim ben. İçerisi tahmin ettiğimden daha geniştir. Girişte oturma bölümü ve mutfak bulunuyordu. Sağ tarafımda banyoyla tuvalet varken sol tarafta oldukça büyük çift kişilik bir yatak vardı. Eşyaları yere bırakarak yatağın yanında ki pencereden dışarıya baktım. İlerideki gölü görebiliyordum buradan. Kuş sesleri etrafta yankılanırken arkamdan başka bir ses duymuştum. "Gördüğüm kadarıyla çok beğendin burayı." Pencereden kafamı çıkararak ona döndüm. Yüz ifadem her şeyi anlatmış olacak ki o da gülümsemişti. "Beğenmene sevindim ama biliyorsun bu hem tatil hem de iş. Bu yüzden bir an önce başlamamız gerek." Ellerim panikle titrerken aceleyle "Tamam ama önce yemek. Çok acıktım." diyerek karavandan çıktım. Resmen bir korkak gibi kaçıyordum ama şuan bazı şeylerle yüzleşecek halde değildim. Buranın az da olsa keyfini çıkarmak istiyordum. Emre'nin arkamdan gelen ayak seslerini duyduğumda beni takip ettiğini anlamıştım. Buraya gelirken yolda gördüğüm yemek bölümüne doğru yöneldim. Birkaç arkadaş grubu çardaklarda yemek yiyip sohbet ettiklerini fark etmiştim. Güzel yemek kokuları burnuma gelirken maslardan birine oturdum. Karşımada Emre otururken gözlerine bakmaktan kaçınıyordum. Şükürler olsun biraz sonra yanımıza garson gelirken ortamda ki sessizlikte kısa sürmüştü. Buraya gelmişken yöresel yemeklerinden yemek istiyordum. Garsonun önerisi üzerine Sura sipariş etmiştik ikimizde. Yemeğin ardından da Zerde tatlısını yiyecektik. Garson siparişlerimizi getirmeye giderken Emre'nin bakışları tekrar üzerime dönmüştü. Neden böyle yatığımı çözmeye çalışıyordu belli ki. Ama bir şey dememesi beni daha tedirgin ediyordu. Kısa sürede yemeklerimiz gelirken onları yemeye başlamıştık.

BENİ SEVHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin