Bir süre öyle boş boş aptal gibi gülümseyerek gökyüzüne baktıktan sonra kafama bir şey dank etmişti. Bu yabancı kimdi ki? Hızla ayağı kalkarak parmağımla onu gösterdim. "Nerden bilebilirim senin bir sapık olmadığını? Ya da organ mafyası olmadığını? Gördün tabi yalnız kadın hemen yanaştın dimi? Seni sapık, beni kaçırıp gelinlik giydirecek 369 yerimden bıçaklayıp göle atacaksın dimi!" Karşımda ki yabancı başta dediklerimi algılayamazken sonra o da olayın farkına varmış ve kahkaha atmıştı. Kahkahanın güzelliğine mi odaklansam yoksa benle dalga geçtiğine mi odaklansam kararsız kalmıştım bir an. Kaşlarımı çatarak "Demek birde benle alay ediyorsun ha! Tabi sende haklısın göle atmadan önce bu güzelliğin tadına bakmak istersin bunu hiç düşünemedim." dediğimde kahkahası artmıştı. Tam sinirle ona doğru bir adım atacakken onun ayağı kalkmasıyla duraksadım. Resmen karşımda bir dev vardı ya da ben çok kısaydım. Sanırım ikinci seçenek daha mantıklıydı. Resmen çocuğun omzuna parmak ucunda kalkarak ancak gelirdim. Çoğu zaman zaten herkes bana uzun gelirdi ama bu da aynı Ünal gibi 1.85 net vardı. Hiç bozuntuya vermemeye çalışarak ona iyice yaklaşıp gözlerinin içine baktım. Kollarımı birbirine bağlamış hesap beklerken o da sonunda konuşuvermişti. "Sadece sana yardım etmek istemiştim. İstemiyorsan sen bilirsin." Başka hiçbir şey söylemeden arkasını dönüp ilerlemeye başladığını görünce bir an şaşırıp kalıverdim yerinde. Ne yapacağımı şaşırırken hızla yerde duran çantamı kapıp peşinden koştum. "Hey yabancı bekle!" Çocuk yerinde dururken bende yetişmiş önüne geçivermiştim hemen. "Peki, anladım ama neden yardım ediyorsun ki?" O ise sadece omuz silkip "Bilmem ki sadece seni o halde görünce içimdeki sesi dinliyim dedim." dediğinde tekrardan kaşlarımı çatmıştım. "Sırf beni aciz gördüğün için yardım edeceksen uzak dur benden. Ben asla aciz bir kadın değilim. Sadece âşık bir aptalım o kadar." Yabancı tekrar gülerken "Söyle bakalım buraya neyle geldin, seni evine bırakıyım." dediğinde aklıma arabam gelmişti ve o an sanki gerçekliğe dönmüştüm. Gözlerim üstüme kayarken ağzımdan bir çığlık kaçmıştı. Resmen evsizlere dönmüştüm. Üstüm kir içerisinde, ayaklarım çıplak ve yara bere durumundaydı. Hızla çantamdan cep aynamı çıkarıp yüzüme baktığımda ağzımdan ikinci bir çığlık kaçmıştı bile. Makyajım o kadar kötü akmıştı ki gözlerim pandaların ki gibi simsiyahtı. Saçlarım ise daha çok birbirine karışmış, oraya kalem soksak bulamayacağımız bir durumdaydı. Gözlerimi tekrar yabancıya çevirirken beni nasıl bu halede görüp de yanıma geldiğini merak etmiştim doğrusu. Ben birini bu halde görsem korkar ve hızla oradan uzaklaşırdım. "Bu halime görüp nasıl yanıma geliverdin valla şaşkınlık içerisindeyim." Yabancı sadece omuz silkmekle yetinirken konuşmaya devam ettim. "Artman restorandın oraya park ettim arabamı." Yabancı hiçbir şey demeyerek o tarafa doğru yürümeye başlarken bende onu takip ettim sessizce. Aslında konuşmak istiyordum ama kendisini on dakikadır tanıdığıma göre konuşmayı pek sevmiyordu, aslında bu işime gelirdi şuan hiçte konuşacak halim benim bile yoktu.
Her adımda ayaklarım daha çok acırken sonunda acıyı yok saymayarak ağzımdan bir inilti kaçıverdi. Yabancı sesimi duyarak duraksayıp bana doğru döndü. Bakışları ayaklarıma kayarken kaşlarını çattı. Utanarak hızlıca ayaklarımı saklamaya çalışırken o ise benim yaptığımı yok sayarak hızla gelip bir anda beni kucağına almasıyla ne yapacağımı şaşırmıştım. Yabancıysa sanki hiçbir şey taşımıyormuş gibi rahatça yürüyordu. "Hey! Beni hemen indir. Üstümü görmüyor musun? Kir içerisindeyim senin de üstünü mahvedicim." Yabancı ise bana kısa bir bakış atarak "Seni o halde yürütecek bir pislik değilim. Canın acırken öyle boş boş önünden yürüyemem." dediğinde yüzümde büyük bir gülümseme oluşmuştu. Gözlerimde peşin sıra dolarken şunu fark etmiştim ki ilk kez bir erkek beni düşünüyordu. Benim ruh halimi fark etmiş olacak ki "Ne oldu?" diye sordu. "İlk kez bir erkeğin beni düşündüğünü fark ettim." Onunda yüzünde buruk bir gülümseme oluşurken tek kelime etmemişti. Gözlerim gülümsemesine kayarken aklımda ki düşünceleri yok edemiyordum. Gerçekten de çok güzel bir gülümsemesi vardı. Yanlış anlamaması için hızla gözlerimi kaçırarak yola çevirdim. O an geldiğimizi fark ettiğimde şaşırmıştım. Ne ara bu kadar zaman geçtiğini hiç fark edememiştim bile. Beni kucağından indirirken "Teşekkür ederim." diyerek etrafa göz attım. Yan tarafta ki arabamı göstererek "İşte o." deyip çantamdan anahtarımı çıkardım. Yabancı elimden kapıp arabaya ilerlerken "Bu halde sen süremezsin." dediğinde aslında bu işime gelmişti. Hiç araba sürecek halde değildim gerçekten. İkimizde arabaya bindiğimizde evin yolunu tarif ederek koltuğa yaslandım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SEV
RomanceItır yıllardır aşık olduğu karşı komşusuna sonunda açılma kararı alır ama önünde kocaman bir engel vardır. Adam nişanlıdır! Her şeyden vazgeçmek üzereyken yardımına koşan hiç tanımadığı bir erkek sayasinde "Beni Sev" planını devreye sokarlar. O erk...