Duyduklarımı sindirmek hiç kolay olmadı. Yere düşmemek için kollarını tuttuğumda yüzümden ellerini çekmiş gözlerimin içine bakıyordu.
En saf bakışlarım harelerinde gezinirken gözlerinin parlaklığı ağzımdan çıkacak tek bir cümleyle sönecekti. Biliyordum.
Farkına vardığım hislere tam şuan bir isim koyamazdım ama isteklerim doğrultusunda hareket edecektim. Geri adım atmayacaktım.
İçime işleyen sözleri artık yanlış bir şey olmadığını kanıtlamıştı.
Savaş'ın göğsünün içinde yaşamak istiyordum. Tüm kalbimle.
Eskiden hayatımda olan yeri ile şimdiki yeri asla aynı değildi. Dokunuşları sadece koruyucu değil aynı zamanda yakıcı olmaya başlamıştı. Bunu ilk hissettiğim andan itibaren bütün yakınlıklarımız her dakika gözümde canlanıyordu.
Kulağa inanılmaz gelebilirdi. Fakat biz artık iki arkadaştan daha öteydik. Birbirimize değdiğimizde bile kalbim titriyorken bir şeyleri inkar etmek saçmalık olurdu.
İç sesimle dahi utançtan boğuluyorum.
Tanrım karşımdaki adam Savaş ! Nasıl olur da biz böyle bir tutkunun içine düşebilirdik ki ?! Akıl alır gibi değil !
-"Artık yatalım istersen."
Ne ?
Hadi ama !
Ne kadar uzun süre düşüncelere dalmıştım ?!
Savaş'ın ifadesizleşen yüzü ve bedenimden çekilen elleri ile endişelenip kaybetme hissiyle parmak ucumda yükselip boynuna sarıldım.
-"Göğsünün içinde uyumak isterim. Eğer izin verirsen." derken utanmaktan zorla konuşmuştum ve yüzüme yayılan gülümsemeyi kapatmak için yüzümü göğsüne yaslamıştım.
Saniyeler geçtikçe kıpırdamadan öylece duruyordu. Nefes alıp vermese yaşam belirtisi almayacaktım.
En sonuna beni kaslı kollarıyla sarıp sarmaladığında heyecandan içerlerimi sallayan kalbimin sesini duyabiliyordum.
-"Seni oradan hiç çıkarmayacağım."
Dakikalar boyunca sarılı kaldığımız o noktada biliyordum ki ikimizde sıkılmamıştık. Sarıldıkça sarılıyor bir santim bile uzaklaşmıyordum.
Savaş ise yüzünü saçlarımla boynumun arasına gömmüş vücudumu uyuşturuyordu. Tenim ürperdikçe başımı oynatıyor sakallarının batmasına sebep oluyordum.
-"Seni uyutmak isterdim ama burada pek mümkün değil." Sesi uzun bir süre sonra çıkmıştı.
Tebessüm edip en sonunda bedenlerimizi ayırdım.
-"Korkarsam gelirim ama." dediğimde ikimizde gülümsemiştik.
Yüzündeki gülümseme solmadan dudaklarını alnıma bastırdı.
-"Gel hep gel."Aynı duygu seline kapılıyordum ki televizyonu kapattı. Salon tamamen karanlığa bürünmüştü. Dışarıdan gelen bahçe ışıklarıyla çok az aydınlanan salonda telefonlarımızı aldık.
-"Gel bakalım." diyip elimi tuttu. Elim elinin içinde karıncalanmıştı.
Nefesimi heyecandan tutmuştum. Arkasından merdivenleri çıkarken kalacağım odanın önüne kadar benimle yürüdü.
Elimi çekip kapıyı açtım ve ona baktım.
-"İyi geceler." dedim yanaklarımın sıcaklığını hissederken.