Yirmi Altıncı Bölüm

3.3K 124 6
                                    


Kahvelerimizi bitirdiğimizde Leyla teyze yorgun olduğunu söyleyerek odasına çekilmişti. Savaş ise hala aşağı inmemişti ve onu merak ediyordum.

-"Sen gerçekten iyi misin ? Sarsıcı şeyler yaşadın." Elini dizime koyan Rümeysa'ya dönüp baktım.

-"Bilmiyorum. İyi olduğuma inanmak istiyorum."

Bütün gecelerim yalnız geçtiği için birisiyle oturup konuşmak dertleşmek ne büyük nimetmiş.

-"Sen çok güçlü bir kadınsın. Düştüğün yerde kaldıracak olan abim var. Biz varız."

Gözlerim bir salisede mutluluk yaşlarıyla dolarken ona en içten gülümsememi gösterdim ve gözlerimi sildim.

-"İyi ki varsınız."diyerek fısıldayıp elini sıktım.

-"Biz hep varız. Biz olmasak abim var canım." Yine ima ile karışık alaya vurduğunda elini ittirmiş ona ters bir bakış atmıştım.

-"Ne olmuş abine ?"

Aniden gelen sesiyle irkilip baktım. Adımlarını ilerletip karşı koltuğa oturdu.

-"Hiç abi. Kahve içtik ama ben sanki acıktım. Bir şeyler hazırlayalım mı ?" diye sordu Rümeysa.

O söyleyince fark ettim ki en son yediğim kahvaltıyla duruyordum.

-"Geç oldu ama..."

-"Bir şey olmaz bir kerelik. Hadi kalk. " Elimden çekiştirince kahve bardaklarını alarak birlikte mutfağa geçtik.

Ben makineye yerleştirirken o dolaptan çıkarttığı malzemelerle sandviç hazırlıyordu.

Ellerimi yıkayıp çekiliyordum ki yanımda beliren Savaş dikkatimi çekti. Dolaptan bardak alıp su doldurdu.

-"Abi sende yer misin ?"

Bardağı tezgaha bırakan Savaş'ın ellerine baktığımda sargıları açmıştı. Nedeni ise ıslak saçlarından belliydi ki duşa girmişti.

-"Yok aç değilim." dedikten sonra mutfaktan çıkmıştı.

Beklediğiniz ilgiye ulaşılamıyor.

Astığım suratımla Rümeysa'nın hazırladığı sandviçleri bir güzel mideye indirmiştik. Salona geçerken odasında sigara içip geleceğini söyleyerek yukarı kaçmıştı. Bende usulca televizyon izleyen Savaş'ın yanına oturdum.

-"Nereye gittin ?" diye sordum dolaylamadan.

Direk karşıya televizyona bakıyordu.

-"Dışarıdaydım bir yere gitmedim." dedi soğukluğunu bir hayli hissettirip.

-"Sargılarını açmışsın." Hala taze yara olarak kendini belli eden yerlere parmaklarımı koymuştum ki dokunmama izin vermeden elimi elinin içine aldı.

-"Acımıyordu. Duşa girerken açtım." dedikten sonra kolunu omzuma atıp aynı şekilde oturmaya devam etti. Kolunun altında sinip kalırken normal bir yakınlığımızdı. Kendimi bir yokladım da herhangi bir kalp ritmi değişikliği olmadı. Ama bunun nedeni Savaş'ın bana bakmıyor oluşundan kaynaklanıyordu. Eskiden olduğu gibi öylesine kolunu koymuş televizyon izliyordu.

Yaklaşık yarım saat geçtiğinde Rümeysa yanıma oturmuş telefonda bir şeyler gösteriyordu. Savaş ise hala aynı !

En sonunda dayanamayıp kolunu ittirdim ve bacaklarımı altıma alıp Rümeysa'ya döndüm. Sırtımı döndüğüm Savaş'a neyin tavrını yapmıştım bilmiyorum ama yapasım gelmişti.

-"Odama çıkıp dizi izleyelim mi ? Abimde rahat rahat maçını izlesin." dedi Savaş'a gönderme yaparak.

-"Oturun izleyin şurda." Kumandayı Rümeysa'ya veren Savaş sehpadan aldığı paketle bahçeye çıktı.

VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin