Yirmi Dördüncü Bölüm

3.2K 105 7
                                    


Medya - Savaş. Filtreli olsa bile çok hoşş

-"Teşekkür ederim." dedim iltifatına karşılık yanaklarım alev alev yanarken.

-"Güzel olman elbisenin açıklığına kızmadığım anlamına gelmez ama senin yüzün gülünce kızmayı unutuyorum." diyip arabayı çalıştırdı.

Mutluluktan mayışık halde geriye doğru yaslanmadan önce arabaya bağlanmış Savaş'ın telefonunu elime aldım. Şifresi için sağ elini alıp kilide bastırdıktan sonra çekildim.

-"Ne karıştırıyorsun ?" Gözü yolda olsa bile dikkatinin tamamen bende olduğunu biliyordum.

-"Müzik açacağım. Şey sorucaktım sen böyle arabalar sürmezsin nereden çıktı ? Özellikle kırmızı ?" dedim büyük bir şaşkınlıkla.

Direksiyonu kavramış elini dizine indirip sol eliyle tuttu.

-"Garajda tozlanmıştı." diyip omuz silktiği alet bir Lamborghini olunca ona gözlerimi büyütüp baktım.

-"Değişik bir adamsın."

-"Yeni mi anladın ?" Gülümseyip açtığım hareketli müziğin sesini yükselttim ve telefonu yerine geri taktım.

-"Bu arada Leyla teyzeler nerde ?"

Gözlerini devirmekle yetindi.
-"Evden çıkmak bilmediler bende seni almaya geldim. Onlar başka bir arabayla gelecekler."

-"Bekleseydin ya. Ben kendim giderdim." dedim mahcup olarak.

Bana ters bir bakış atıp yola döndü.
-"Bu şekilde evden çıkacağını tahmin etmiştim. Yalnız başına gitmene izin veremezdim." dedi düz bir tonlama ile.

Yanaklarımı ısıra ısıra gerginliğimi bırakmaya çabalarken müziğe odaklanmıştım.

Bir tek endişem vardı. O da şuydu.
-"Savaş sen sakin olacaksın değil mi ?"

Arabayı kırmızı ışıkta durdurup dudaklarının arasına sigara yerleştirdi.

-"Sinirli mi görünüyorum ?" dedi. Normal sesi bile sert olduğu için haliyle pek anlayamıyordum.

-"Yok daha çok yakışıklı görünüyorsun." dedim muziplik içeren gülüşümle.

İstediğimi elde ettiğimde başını cama doğru çevirmiş yarım ağız gülüyordu. Otelin önüne gelene dek başka bir şey hakkında konuşmamıştık.

-"Salona geçmeyelim. Başladıktan sonra gideriz." Elini belime yerleştirip beni asansöre kadar yönlendirdi. Ona uyup sessiz kaldım.

Geldiğimiz yer otelin teras katıydı ve manzara çok güzeldi. Yavaş adımlarla beyaz duvar kenarına ilerledim. Ellerimi yasladığımda Savaş da hemen arkamda durmuş ellerini pantolon ceplerine sokmuştu. Bir süre öyle kaldık.

Ilık esen akşam rüzgarına karşı gözlerimi bir kaç saniyeliğine kapattım.

Açmama sebep olan üzerimde hissettiğim gözlerdi. Farkında değildim ve Savaş kalçasını duvara yaslamış beni izliyordu.

-"Ne ? Neden öyle bakıyorsun ?" dedim hafif tebessümle.

Başını oynatıp kısık gözleriyle bakarken göğsünü şişirdi.
-"Bakamaz mıyım ?"

-"Sanat eseriymişim gibi bakıyorsun." Kıkırdayıp onun gibi yaslandım ve ellerimi koluna doladım.

Uzun boyundan dolayı rahatlıkla başımın üstünü öptü.
-"Öyle nadide bir parçasın. Yani benim için."

Kalbimin havaya uçuşu ile önüne geçip karnına vurdum.
-"Beni böyle sözlere alıştırma ! Şiir gibi konuşuyorsun."

Dudakları yukarı doğru kıvrılırken usulca çenemi okşadı ve eliyle elimi kavrayıp terasın çıkışına yöneldi. Asansöre bindiğimizde elimi bırakmıştı.

VURGUNHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin