8

25 8 4
                                    

"Polaris..." omzumun sarsılmasıyla gözlerim yavaşça aralandı. Bakışlarım Orion'u bulunca iç çektim ve biraz doğrulup esnedikten sonra baygın gözlerle dışarı baktım. Bir motelin önündeydik. "Saat kaç?" Orion kolundaki saate hızlıca göz attı. "Sabahın dördü." Şaşkınlıktan çığlık atacaktım. "Sen hiç uyumadan araba mı sürdün!?" Bakışlarım Orion'un morarmış göz altlarını görünce üzgün hissettim bakışlarım gözlerine çıkınca fazla odaklanarak bakmış olacağım ki gözlerini çekti ve arabadan çıktı. Ben de çantamı alıp aşağı indim ve onunla birlikte otelin girişine yürümeye başladım Tabii ki bu sırada gözlerim merakla etrafı tarıyordu. Gerçek dünyanın içinde olmak garip hissettirmişti.

Her zamanki gibi Orion o uzun ve çevik bacaklarıyla benden öndeydi. O sırada bir kızın inleme sesini duyunca endişeyle motelin yanına yöneldim. Gördüğüm şeyle neredeyse korkudan küçük dilimi yutacaktım. Elimi ağızıma kapayarak son anda çığlığımı bastırıp kendimi ifşa etmekten kurtuldum. Çocuğun biri genç bir kızı otelin duvarına yaslamıştı ve onu duvarla arasında ezerken kızın ağızını yiyordu! Bu resmen yamyamlıktı acilen o kıza yardım etmem gerekiyordu. Kız acı çektiğini belli eden sesler çıkarsa da yardım çağıramıyordu çünkü çocuk kızın ağzını yiyor olmalıydı! Belki de dilini koparmaya çalışıyordu! Daha önce hiç böyle bir şey görmemiştim. İnsanların birbirini yediğini ve onlara da yamyam dendiğini biliyordum tabii ki ama dış dünyada bu kadar kolayca onlardan biriyle karşılaşabileceğimi hiç düşünmezdim. Ne bileyim ilkel kabilelerde falan olur diye düşünürdüm.

Koşarak oradan uzaklaştım ve gözlerim yardım çağırmak için Orion'u aradı. Motelin kapısında kızgın bir şekilde etrafa bakan Orion'u görünce ona doğru koşarken bağırdım. "Orion! Yardım et!?" kızgın bakışları yüzümü görünce meraklı bir hale büründü. Dehşetten rengim atmış olmalıydı. Cidden çok korkuyordum. Onu kolundan tutup sürüklemeye çalıştım ama benimkine kıyasla iri bedenini doğal olarak bir santim bile kıpırdatamadım hatta sekip ona geri çarptım. Sinirle kolunu bırakıp çıkıştım. "Şurada bir çocuk bir kıza zarar veriyor yardım etmen lazım!" Gözlerinde bir ateş parladı ve benimle birlikte ilerlemeye başladı. Duvarın olduğu köşeye doğru ilerlerken hemen anlatmaya başladım. "Çocuk kızı canlı canlı yiyordu! Acele et o kızı kurtarmalıyız!" Orion hafifçe duraksar gibi oldu.

"Sen ne..." Ama onu çekiştirmeye devam ederken bağırdım. "Duraksayacak zaman yok, yetişemezsek ölecek!" Sonunda duvarın kenarına ulaştığımızda çocuk bu sefer kızın boynunu yiyordu ama garip bir şekilde kızın ağızı kanamıyordu. Aniden geri çekilmemle Orion'un gövdesine çarptım ve onun tuhaf bakışlarıyla karşılaşınca bağırdım. "Yardım etsene!" onun bir şey yapacağı yok gibi görünüyordu ve bu sefer onun da varlığına güvenerek hızlıca Orion'dan uzaklaştım ve bağırdım. "O kızı hemen rahat bırak!" çocuk aniden duraksadı ve kızda çocukta şaşkınca bana baktı. Bizi yeni fark ediyorlardı. Kızın gözleriyle gözlerim buluşunca kız kurtulduğuna sevinmiş gibi değil de ne olduğunu anlamamış ve biraz da utanmış gibi bakıyordu. Çocuk hırlar gibi konuştu. "Ne diyorsun!?" Orion beni kolumdan arkasına doğru çekti ve çatık kaşlarla konuştu. "Bir yanlış anlaşılma oldu. Her ne yapıyorsan devam et." Beni de sürükleyerek oradan uzaklaştırmaya başladığında bir tuhaflık olduğunu anladım ama ne olduğunu bir türlü çözemiyordum.

"Orion neden o kıza yardım etmedik? Neden o kız onu kurtaramaya çalıştığımızda sevinmedi? Çocuk neden suç işlerken yakalanmış gibi görünmüyordu?" Orion kaşlarını çattı ve bıkkınca elimi bırakıp hışımla bana döndü. "Cidden hiçbir şeyi anlamıyor musun!?" ben de kaşlarımı çattım ve istemsizce gözlerim de sulandı. "Bana geri zekâlıymışım gibi davranma!" Orion ağzını açtı ama sonra geri kapadı ve anlını ovarak iç çekti. Tekrar kolumdan tutup bu sefer nazikçe otele doğru yöneldi. Aklım hala kızdaydı. Ne olacaktı şimdi? Belki de ölmek istiyordu.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin