Yıldız 'ın saçı...
Aniden yüzümde hissettiğim serinlikle küçük bir çığlık attım ve öksürerek doğruldum. Mahk...Orion elinde boş bir bardakla dik dik bana bakıyordu. "Nazikçe söylesen kalkardım." Diye homurdanınca arkasını dönüp uzaklaşırken cevap verdi. "Nazikçe söyledim ama kalkmadın." Başımı ovup ayaklarımı koltuktan sarkıtırken Arbede huysuz bir sesle konuştu. 'Bu herifi bırakıp gitmek için hala bir şansın var.' Onu ciddiye almadan koltuktan kalktım ve odanın çıkışına yürürken gözüm duvardaki saate kaydı. Saat altıyı yirmi beş geçiyordu. Hadi ama sabahın köründe ne halt edecektik!? Dedem aklıma gelince istemsizce burnum sızladı. Uykucu olmamdan hep şikayet ederdi. Sanırım artık bir uykucu olmayacaktım.
Mutfağa girdiğimde Orion'u bir tavaya yumurta kırarken gördüm dünden kalan bulaşıklar da yıkanmış olmalıydı. Yumurtayı elindeki ahşap kaşıkla karıştırıyordu. Dolapları karıştırıp iki tane tabak buldum ve birini masanın bir ucuna diğerini diğer ucuna bıraktım. Orion tavayı sapından tutarak yumurtanın yarısını kendi tabağına diğer yarısını benim tabağıma koydu. Daha sonra ikimizin önüne de birer çatal bıraktı. Ben bön bön yumurtaya bakakalınca "Şimdilik ekmek almaya gidemeyiz." Dedi ve önüme doğru diyet bisküvi paketini itti. Paketi açıp içinden bir tane bisküvi aldım ve ekmek niyetine kullanarak tatsız bisküviyle yumurtamı bitirdim.
Orion direkt çatallayarak yemişti. Tabağımı lavabo tezgahında süngerle köpükledikten sonra bir sudan geçirdim ve tezgahın üstüne bıraktım. Orion da bitirdiği için onun tabağını ve tavayı da hallettim. Bu sırada Orion içeri gitmişti. Az sonra sesini duydum. "Buraya gel!" sesi takip ederek ilerledim ve gece yattığımız odaya girdim. Orion dolabın kapaklarını açmış önünde duruyordu. Yanına gelince eğilip dolabın tabanını yukarı kaldırdı alt kısmında saplı bir ahşap vardı onu da yukarı çekince kapı açıldı. "Geç." Şaşkınca önümde açılan geçitteki merdivenlere bakıp sessizce dolabın içine girdim ve aşağı inen merdivenlerde ilerlemeye başladım. Orion da elindeki fenerle arkamdan inmeye başladı. Merdivenler bitince ayağım zeminle buluştu ve bir tık sesinden sonra ışıklar yandı. "Vay canına.." diye mırıldanırken gözlerim etrafı taradı burası inanılmaz geniş bir alandı.
Evin altında resmen devasa bir salon vardı. Duvarın bir yüzü boydan boya silahlarla kaplıydı. Diğer duvarda pek çok bilgisayar ve elektronik eşya vardı. Diğer duvarın önünde büyük bir gardırop ve kuaför masasını andıran bir masa vardı. Son duvarda zaten bizim önünde durduğumuz merdivenin olduğu kısımdı. Merdivenin yanında mutfak tezgahı gibi bir şey vardı.
Orion eliyle kuaför masasına benzeyen şeyi işaret ederek konuştu. "Geç otur." Başımı sallayıp o tarafa yöneldim ve tekerlekli sandalyeyi geri çekip oturduktan sonra kendimi aynalı masaya yaklaştırdım. Aynadaki görüntüm beni bir an dumura uğrattı zombi gibi görünüyordum. Orion'un arkamda beliren yansımasına kaydı gözlerim. Siyah bir örtüyü önümden bağladı ve uzun kahverengi saçlarımı geriye aldı. "Ne yapıyorsun?" Orion tamamen işine odaklanmış bir biçimde cevapladı. "Senin peşine düşeceklerdir arkada kalıntı olsun istemezler. Görüntünü değiştirip sana yeni bir kimlik ayarlayacağım." Üzgün bir şekilde kahverengi uzun saçlarıma baktım.
Orion sert görüntüsünün aksine nazikçe saçlarımı taradı ve kesmeye başladı. Boynumda oluşan küçük ürperti bana yabancıydı. İlk defa ensem bu kadar açıktı. Dedem saçlarımı çok sever kesmezdi. Benim de öyle bir talebim olmamıştı. Saç kesim işlemi bittiğinde garip gözüküyordum. Kendimi ilk defa böyle görüyordum. Düz saçlarım boynumun yarısında bitiyordu. Muhtemelen sabah kalktığımda veya taramayı unuttuğumda hafif dalgalı ve karışık bir hale gelecekti. Başım hafiflemiş gibi hissetmeme engel olamadım. Elimi saçıma sokup diğer tarafa atınca bunun hoşuma gittiğini düşündüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAÇAK
Action"O garip şeyin aslında öpüşme olduğunu bilmediğim için bana kızdın mı?" Orion tavana bakmaya devam ederken konuştu. "Kızmadım." Dedem bunca yıl bir şeyleri benden çok iyi saklamış olmalıydı aynı anne baba denen şeyin ne olduğunu beş yaşında öğrenmem...