5

23 10 1
                                    

Multimedia'da stich tulumu var.​Yıldızları yakmayı unutmayın.

Sesimi duyduktan sonra tek bir saniye bile duraksamadan yavaş adımlarla uzaklaşmaya devam etti ve umursamaz bir sesle konuştu. "İstediğini yapmakta özgürsün." Arkasından hızlı adımlarla ilerlerken konuştum. "Bu adamların devamı olduğunu duyduğunda bana yardım etmeye karar vermiştin. Üstelik boyunlarındaki dövmelerin ne anlama geldiğini de bildiğini düşünüyorum. Müsaade et seninle geleyim. Bana yardım et. Bu adamlardan intikam almama yardım et. Senin de onlarla bir hesabın var değil mi?" Bir an duraksadı ve çok kısa bir an düşündükten sonra sert bir mizaçta cevap verdi.

"Bana sadece ayak bağı olursun." Dişlerimi sıkarak derin bir nefes aldım ve ikna edici olduğunu umduğum bir sesle konuştum. "Olmam. Söz veriyorum. Eğer beni iyi eğitirsen yardımcı bile olurum ama farz et ki sana ayak bağı oldum beni bırak git." Tekrar duraksadı ve derin bir nefes alarak konuştu. "Eğer seni arkamda bırakmak zorunda kalırsam sağ bırakmam. Bunun anlamını biliyor musun?" ,

Bir an soluğum kesildi. Ötmemem için beni kendi elleriyle öldüreceğini söylüyordu. Yeterince param vardı kendime yeni bir hayat kurabilirdim ama dedem... onun intikamını almak zorundaydım zaten yaşamaya değer bir hayatım olmamıştı hiç. Kaybedecek bir şeyim kalmamıştı. Refah dolu bir hayat sürecek kadar param var diye her şeyden vaz geçip tek aileme bunu yapan heriflerin ortada hiçbir bedel ödemeden fink atmalarına izin veremezdim. Üstelik bu adamda farklı bir şey vardı. Güçlüydü... İntikamımda bana yardım edebilirdi. Herhangi bir kimsenin yardım edebileceğinden daha fazla bana yardım edebileceğini hissediyordum.

Çok uzun süre düşünmüş olacağım ki mahkum yürümeye devam etti ve alay eder gibi ama içinde farklı bir anlamı da barındıran bir sesle konuştu. "Ben de öyle düşünmüştüm." İleri doğru bir adım attığımda ayağımın altındaki toprağın gıcırdayışını duydum. "Kabul ediyorum!" arkasını döndü ve şaşkın gözlerle ellerini iki yana açarak konuştu. "Anlamıyor musun eğer geride kalırsan seni kendi ellerimle öldüreceğim!?" ellerimi çantamın kulplarına sıkıca sardım. "Anlıyorum." Yutkunup devam ettim. "Bir şart karşılığında bir anlaşma sundun ve bende bunu kabul ettim. Artık geriye dönemezsin. Şimdi nereye gidiyoruz?" pes etmiş gibi ellerini aşağı indirdi ve anlını ovarak konuştu.

"Bu ormanda küçük bir baraka var oraya gitmeliyiz ilk olarak." Bir yandan ona yetişmeye çalışırken konuştum. "Nerede olduğunu biliyor musun bari?" Cevap vermeden ilerlemeye devam edinci iç çekerek sustum. Aklıma dedem ve çok kısa sürede değişen hayatım geldikçe tekrar sessizce ağlamaya başlıyor ama şimdi ne yapacağımı düşündükçe ağlamam duraksıyor öfkeli bir hale bürünüyordum. Aniden omuzlarımdan kalkan yükle şaşkınca çoktan çantamı tek omzuna takmış ve tekrara hızlı adımlarla önüme geçmiş mahkuma bakakaldım. Arkasını dönmeden espri yaparcasına konuştu. "Merak etme paralarını alıp kaçmayacağım." Gözümü devirerek konuştum. "Öyle bir şey düşünmemiştim." Ne düşündüğünü belli etmeyen bir tonda cevap verdi. "Biliyorum." O kadar berbat ve ölmek üzer görünüyor olmalıydım ki mahkum bile bana acıyıp çantamı almıştı. Herhalde düşüp bayılırsam bir de beni taşımakla uğraşmak istemiyordu. "Senin adın ne benim adım Yı..." aniden lafımı bölerek hızlıca arkasına döndü.

"Bak bundan sonra birlikte devam edeceksek bazı kurallar koymalıyız. Özel hayata dair sorular sormak yok. İsim, yaş, aile... ve bunun gibi şeyler hakkında soru sormak yok. Hatta direkt soru sormak yok." Öylece balık gibi bakakaldıktan sonra son anda toparlanıp konuştum. "A... ama adını bilmezsem sana ne diyeceğim? Sonuçta birbirimize seslenmek için bir şeye ihtiyacımız var." Bıkkın bir bakış attıktan sonra konuştu. "Kod ad kullanacağız. Böylesi daha güvenli. Düşünceli bir ifade ile yere baktıktan sonra başını kaldırdı ve bana bakarak konuştu. "Senin kod adın Polaris benimki de Orion. Asla gerçek adını kullanma duydun mu beni? O adı zihninden at." Dediği şeyle gözlerim dolarken konuştum. "Bunu nereden biliyorsun?" garip bir ifadeyle baktı. "Neyi?" gözümden bir yaş akarken burnumu çekerek konuştum. "Dedem bana öyle seslenirdi." Bakışlarını çok kısa süreliğine kaçırarak konuştu.

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin