15

9 5 0
                                    

11 ay sonra...

Kamer...

On bir ay sonra bugün ilk defa Yıldız ile buluşacaktım. Birlikte yattığımız o gecenin sabahında İlayda'yı aramış ve evden çıkmıştım. Veda etmekten nefret ederdim. Beceremiyordum da zaten. Bu süreçte onunla hiç buluşmasam bile onu sürekli takip etmiştim. Onu özel bir rehabilitasyon merkezine yatırmıştım ve gelişme kaydettiğini biliyordum. Tutkuyu neredeyse tamamen yok etmişti. Arbede onun için tehlike arz etmeyecek kadar pasif ve delirmemesi için de gerekliydi ancak bu iyileşme sürecinin bir takım yan etkileri de olmuştu muhakkak. Yıldız artık eskisi gibi değildi... Tam olarak ne kadar değiştiğini bilmesem de onun üzerindeki o farklı havayı hissediyordum. Bazen odasının kamerasından saatlerce onu izliyordum. Bu süre ona düşünmek için de zaman vermişti. İçindeki o çocuksu parıltıları kaybediyordu ve intikam arzusu onu yakıp tutuşturuyordu. Odasında bir kum torbası vardı. İlayda bunu desteklemese de durmadan dövüş antrenmanı yapıyor ve vücudunu güçlendiriyordu. Günlük sporunu asla ihmal etmiyor ve sağlıklı besleniyordu.

Bu sırada ben de intikamımız için ilerleme kaydetmeye devam etmiş ve neredeyse yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmiştim. Tabii bu sırada sarsıcı bir gerçeği de öğrenmiştim. Yıldız'ın dedesi de örgütteki eski kurtlardandı ancak daha sonra Yıldız'ın doğumuyla örgütten ayrılmıştı. Elinde önemli bir bilgi olduğundan öldürülmüş olmalıydı. Daha sarsıcı olansa Yıldız'ın hiç tanımadığı babasının da örgüte şu an mensup kişilerden olmasıydı.

"Avcı?" duyduğum sesle yüzümü yerden kaldırdım ve bakışlarımı Yıldız'ın psikiyatristi olan İlayda'ya diktim. Aynı zamanda kendisi eğitimli bir ajandı. "Onu görmeye geldim." İlayda'nın yüzü gerildi ve çekingen bir sesle konuştu. "Onu görmenin iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum." Tek kaşımı kaldırdım ve yaslandığım duvardan doğrulup ellerimi ceplerime soktum. "Neden?" O da ellerini üzerindeki önlüğün ceplerine koyup derin bir nefes aldı. "Bunu sana söylememek için direndim ama bu kadar ısrarcı bir yüz ifadesiyle bana baktığına ve buraya kadar onu görmek için geldiğine göre sanırım artık söylemeliyim." Kısa bir süreliğine gözlerini kaçırdı ve tek solukta konuştu. "Senden nefret ediyor." Bir an tökezledim. "Ne?" ofladı ve ellerini hızlıca ceplerinden çıkarıp elleriyle konuşmasını destekleyen hareketeler yaparak cevapladı. "Senden gerçekten nefret ediyor. Ona veda bile etmeden gittin ve neredeyse bir yıl boyunca bir kere bile ziyaret etmedin. Üstelik gelip onu izlediğini de bilmiyor veya takip ettiğini. Terk edilmiş hissediyor ve daha da kötüsü bunca öfkesine rağmen seni özlüyor." Ellerimi ceplerimden çıkarıp kollarımı göğsümde bağladım ve kızgın bir ifadeyle tısladım. "Peki bunu bana söylemek için neden bu kadar süre bekledin?" İlayda şaşkınca bakakaldı. "Dalga mı geçiyorsun!? Sana defalarca söylemeye çalıştım ama beni hiç dinlemedin! Sonunda ben de pes ettim. Ayrıca söyleyecek ne var? Bunu sen de pek ala düşünebilirsin. Kızın hayatındaki tek kişi sendin ve öylece dönüp gittin. Bir yıl sonra döndüğünde boynuna mı atlamasını bekliyordun?" Gergince nefes aldım. "Her neyse. Onu görmem gerekiyor." İlayda kaşlarını çattı. "Yine beni hiç dinlemiyorsun ayrıca bu kadar süre sonra neden bugün anid..." bir anda lafı kesildi ve gözlerini kısıp baştan ayağa beni süzdü. "Bir dakika, bir dakika... Yoksa?" kaşlarımı daha sertçe çatınca İlayda kocaman neşeli bir kahkaha attı. "Ay yok artık! Bir yaşıma daha girdim." İşaret parmağını itham edercesine bana doğru uzatıp zevk alırcasına konuştu. "Sende onu özlüyorsun." Kendi etrafında döne döne neşeli bir biçimde konuştu. "Tabi ya! Oturup saatlerce onu izlemeler durumunu takip etmeler... Yoksa ona aşık mısın?" bir an öylece kalakalsam da hemen toparlanıp atıldım. "Saçmalama! Beni tanıyamadın mı hala? Bugüne kadar beni hiçbir kadınla gördün mü?" bir an düşünür gibi oldu. "Imm...Hayır. Ama bu bundan sonra görmeyeceğim anlamına gelmez. Madem hoşlanmıyorsun neden ona karşı böylesin?" Montumun üstten iki düğmesini açıp derin bir nefes aldım. "Beni yorma. Sana açıklama yapmak zorunda değilim." İlayda muzırca omuz silkti. "Bana açıklama yapana kadar o kıza deliler gibi aşık olduğuna inanacağım." Cidden beni deli ediyordu. "Midemi bulandırma sana öyle bir şey yok diyorum." İlayda kaşlarını çattı. "İyi o zaman. Zaten Yıldız senin için fazla mükemmel bir kız. Hastaların çoğu hatta bazı erkek doktorlar bile onun için deli oluyor. İllaki kendine birini bulur." İstemsizce vücudum gerildi ve kızgın bir soluk verip konuştum. "Kimseyi ona yaklaştırmamanı söylemiştim! O hiçbir şey bilmiyor ve serserinin birisi tedavi olması için yolladığım rehabilitasyon merkezinde ona zarar verirse tüm merkezi başınıza yıkarım." İlayda ellerini şaklatıp neşeyle konuştu. " Söylemiştim! Seviyorsun işte. Kıskanıyorsun bile!" cidden sıkılmıştım ve açıklama yapmadan İlayda'dan kurtuluş olmadığını biliyordum. "Kes sesini İlayda! Aşk falan yok. Sadece onu kendime benzetiyorum... Bana çocukluğumu hatırlatıyor. Bu yüzden ona yardım ettim." İlayda'nın yüzündeki neşeli, ifade kayboldu ve durgunlaştı. O benim hayatımı bilen sayılı kişilerden biriydi ve hatırlamış olacaktı ki yüzünde kedere boğulmuş bir ifade oluştu. Bundan nefret ediyordum. Benim acılarımı bilip bunun için hüzünlenmesi bana kendimi berbat hissettiriyordu. O da bunu biliyor olacak ki gülümsemeye çalışarak ifadesini maskeledi. "Sizi görüşme odasına alacağım. Biraz bekle lütfen." Arkasını dönüp hızlıca benden uzaklaştı. Ben de duvara yaslanıp bakışlarımı tekrar yere diktim

KAÇAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin