2 - "It can be as bad as death,"

4.1K 418 301
                                    

Başım çatlıyor ve kitap yazarak kafamı dağıtmaya çalışıyorum çünkü hastanede yapılabikecek sınırlı şeyler ve ben bu şeylerin hiçbirini yapmak istemiyorum...

Bölümleri kontrol etmeden yazıp atıyorum bu yüzden bazı yerde yazım, imla ya da anlatım hataları olabilir, lütfen maruz görün.

Bu şekilde kısa yazılar görebilirsiniz hep, çünkü içimi boşaltmayı, kendi hakkımda bir şey yazmayı ve biraz da boş yapmayı seviyorum ğsmdoskwğsşşd

Kitap hakkındaki yorumlarınızı yazmayı unutmayın lütfen, yorumlarınızı görmek beni aşırı mutlu ediyor~~♡♡

Her neyse, yine fazla uzattım,

Ben Yazan'ınız Zey, iyi okumalar...

Hıçkırıklarım arasında tuvaletin kapısının açıldığını ve bulunduğım kabine yaklaşan adımların seslerini duydum fakat umursamadım. O kadar şiddetli ağlıyordum ki bedenim sarsılıyor, nefeslerim tıkanıyor, yüzüm kızarıyor, terden dolayı saçlarım ve yüzüm sırılsıklam oluyordu.

"Jungkook? Orada mısın? İyi misin? Jungkook eğer sensen bir cevap ver. Jungkook!"

Kabinin kapısı yumruklanırken Jimin Hyung'un endişeli çıkan sesini duydum. Toparlanmalıydım. Toparlanıp dışarı çıkmalı, ona iyi olduğumu göstermeli ve içini rahatlatacak birkaç kelime ederek endişelerini dindirmeliydim.

Ama ben toparlanamıyor, dışarı çıkıp kendimi ona gösterecek gücü bulamıyor, zerre iyi hissetmiyor ve en az Jimin Hyung kadar endişeli hissediyordum. Hâl böyleyken, dışarı çıkıp ona iyiymişim gibi rol bile kesemezdim.

Rol yapamayacak kadar berbat bir durumdaydım.

"Jungkook, ne olur güzelim, aç kapıyı, hadi abiciğim. Çok endişeleniyorum senin için, hadi aç kapıyı. Sorunun neyse anlat bana, çözeriz birlikte."

"Çözemezsin ki Hyung," diye geçirdim içimden. "Çözemezsin... Bunu ne sen, ne ben, ne de bir başkası çözemez. Bittim ben..."

Ağlamalarımın şiddeti olabilirmiş gibi artarken O'nun sesini ve söylediklerini kafamdan atabilirmişim gibi ellerimi kulaklarıma tıkayarak yerimde sallanmaya başlamıştım.

"Sen..."

"Sen Vita'sın. Kokunu alıyorum, sen benim Vita'msın."

"Hayır," dedim sayıklayarak. "Hayır ben senin Vita'n değilim..."

"Jungkook, ne diyorsun? Anlamıyorum," Jimin Hyung anlayamadığı belli olan sesiyle konuştu ama duyamadım. Duyduğum tek şey, tıpkı yarım saat öncesinde olduğu gibi, yalnızca O'nun sesiydi.

"Kokun, o kadar güzel ki..."

"Kokun o kadar güzel ki, seni hemen burada benim yapmak istiyorum..."

Gözlerimi kapatıp sesleri silmek istercesine bağırdım.

"İstemiyorum! İstemiyorum, hayır!"

"Neyi istemiyorsun!? Jungkook cevap ver bana! Neyin var!?" Kapıyı yumrukluyordu, endişeyle bağırıyordu Jimin Hyung. Ama ben yine, sadece O'nun sesini duyuyordum.

"Neyin var senin?"

"Korkuyorum, senden korkuyorum!"

"N-ne diyorsun Jungkook- seni kovaladığım için mi? Jungkook oyun oynuyorduk, seni korkutmak istemedim ben, bunun için ağlama lütfen. Seni gerçekten döver miyim ben? Dışarı çık hadi, bir şey yapmayacağım gerçekten,"

Vampire Delta - Taekook |Omegaverse|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin