22. Bölüm

465 25 163
                                    

Şarkı: Memories
Medya: İsabella Trastfer

Keyifli okumalar...

mavibeyaz60 ithaf edildi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Roberto'nun buz gibi bakışları ile olduğum yerde kalırken kalbime tarifi zor bir acı girmişti. Nik'in bu kadar saçma hareketinin başıma çok belalar açacağını algılaya biliyordum. Doğrusu bu durumda hiç bir suçum yoktu ama bunu sevdiğim adama açıklayacak herhangi bir kelime bulamıyordum.

Derin bir nefesle ciğerlerimi doldururken kalbimdeki acı da dayanılması zor bir hale geliyordu. Ona doğru küçük bir adımla yaklaşmayı denedim ama o, elini kaldırarak beni sertçe engelledi. Gözlerim yaşlarla dolmuştu ama Roberto'nun bunu dikkate almayacağını biliyordum. Zira yerinde kim olsa aynı tepkiyi verirdi.

Onun öldürücü bakışları direk Nik'in üzerinde idi. Aslında buradan gitmek en iyisi olur diye düşündüm ve Roberto'ya doğru tekrar bir adım attım. Bu sefer beni durdurmak istemedi. Ancak yine de gözlerini Nik'den ayırmadı.

"Roberto" diye mırıldandım, suçlu ve bir o kadar da utanç dolu bir sesle. Gözleri bana döndü ancak beyninde fırtınalar koptuğunun farkındaydım. Sesimi ve nefesimi zorlukla düzene sokmayı becerdim.

"Roberto lütfen gidelim buradan, sana her şeyi anlatacağım" dediğimde Roberto yüzüme öyle bir ifadeyle baktı ki, yer yarılsa da içine girsem diye Tanrıya dua ettim. "Neyi anlatmayı düşünüyorsun? Beni nasıl kandırdığını mı?" Diye bağırdı sertçe. Aslında sabrının sonlarında olduğunun farkındaydım ve sonunda patlamıştı. Ellerimle yanağına dokunmaya çalışsamda benden hemen uzaklaştı.

"İsabella'nın hiç bir suçu yok. Bütün suç benim" diye konuştu Nik. Sevdiğim adamın yüzünde alaycı bir ifade oluştu. Yavaş adımlarla ilerleyip Nik'in tam önünde durdu. Kızgın gözleri onun üzerinde olsa da hareketleri oldukça sıradan idi. Gözlerini görmesem onun kızgın olduğunu asla söyleyemezdim."Demek konuşa biliyorsun?" Diye sordu oldukça tehlikeli bir sesle. Nik anlamaz gözlerle baktı ona.

"Ölmüş birinin konuşa bildiğini ilk kez görüyorum" dedi buz gibi soğuk bir sesle. Son cümlesini anladığım da içime öyle bir korku doldu ki, kalbime ağırlık yapıyordu. Nik'in de korktuğunun farkındaydım. Onu ilk kez böyle görüyordum. Bu kadar korkutucu.

"Roberto" dedim ve hafifçe koluna dokundum, buz gibi yeşiller anında bana döndü. Gözlerimle ona yalvardım.

"Lütfen gidelim" dedim ağlamaklı bir sesle. Zira burada biraz daha kalırsak çok kötü şeyler olacağı belliydi. Bana karşı olan gözlerindeki ifade hala yerli yerindeydi. Bu ifadesi o kadar çok canımı yakıyordu ki cümlelere dökmek çok zordu.

Roberto bu sefer karşı çıkmadı. Bana bakmadan arabaya doğru ilerlerken bende peşinden gidiyordum. Nihayet arabanın arka koltuğuna oturdum ama Roberto bir kaç saniye dışardaki adamlarına bir şeyler anlattı. Bunun Nik ile ilgili olduğuna emindim ama onun için ne kadar çok endişelensemde ağzımı açıp tek bir kelime söylemedim. Ve işte ilk kez o an Roberto'nun ne kadar tehlikeli bir adam olduğunun farkına vardım.
Roberto arabaya bindiğinde şoförüne İtalyanca bir şeyler söyledi hararetli bir şekilde. Yolboyu hiç konuşmadık. Ne zaman kendimi konuşmak için hazır hissetsem bir şekilde son anda vazgeçiyordum. Zaten Roberto bir kez olsun yüzüme bile bakmamış hiç bir yorumda bulunmamıştı. Aslına bakarsak bana bağırmasını, kızmasını tercih ederdim böyle susması yerine.

Geldiğimiz yer Roberto'nun evi idi. Dün gece burada muhteşem anlar yaşadıktan sonra böyle bir sorunla buraya gelmek canımı yakıyordu. İçeriye girene kadar Roberto yine hiç bir şey konuşmadı. Salona geçti ve kendisine mini bardan buzlu bir içki hazırladı.

Bella Donna Del Capo(Onurlu adamlar serisi #1) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin