1.Bölüm

3.6K 122 314
                                    

Şarkı; My life is going on
Medya; İsabella Trastfer

Bu hikayedeki karakterler sadece hayal ürünüdür, gerçek kişiler ve ya olaylarla ilgisi yoktur.
Tüm hakları saklıdır.

Buraya başlama tarihinizi bırakın♥

Belki bu dünyaya yalnız gelmiş olabilirim ama ben vardığımda burası başka insanlarla doluydu. Beni sevebilecek, görebilecek, bana yeni bir şeyler öğretebilecek insanlarla..... bağ kurmanın doğasını, yani sevginin doğasını kısaca görmüş oldum. Ve anladım ki, biri olmadan, diğeri olmuyordu.Onunla tanıştığımda güçlü bir rüzgarın beni baştan yaratacağına, tamamen farklı birine dönüştüreceğine hiç ihtimal vermemiştim oysaki....

Amerika. New York.

Amansızca çalan telefonunun sesine gözlerini hafifçe araladı İsabella. Saçma sapan bir durumla neden bu saatte uyandığını düşünüyordu. Başı dün içtiği alkolün etkisi ile ağrıyordu ve görüş açısı bulanıktı. İçki içtikten sonra gelen bu baş ağrısından nefret ediyordu ve gece neden bu kadar çok içtiği için kendisine kızgındı. Komodinin üzerinde duran telefonunu telaşla eline aldı. 'Alarmı neden bu kadar erken saate kurdum ki?' diye düşündü kısa bir süre. Telefonun ekranında beliren tanımadığı numara bu düşüncelerini tuzla buz etmişti. Doğru ya, bu alarmın sesi değildi. Sonunda ekranda aşağı yukarı hareket eden yeşil yanıtla tuşuna bastı. Sarı saçları dağınıktı ve gözleri kısılmış bir vaziyette idi.

"Alo?" dedi uykulu bir sesle. Baş ağrısı o kadar fazlaydı ki, kesinlikle bir ağrı kesici alması gerekiyordu. Karşı taraftan bir yanıt gelmedi. Telefonu kulağından çekip ekranına baktı.. hayır, bir sorun yoktu arama hâlâ devam ediyordu. "Alo?" dedi tekrar. Karşı taraftan derin bir soluk sesi duyuldu.

"İsabella!"

İsabella'nın tüm bedeni gerildi. Çünkü bu sesi çok iyi tanıyordu ve telefonun diğer ucundaki annesinden başkası değildi. Kısık gözleri kızgınlıkla aralandı.

Bu kadın onu yine rahat bırakmamıştı. İsabella bu kadının adının yanına asla "Anne" kelimesini kullanmıyordu, kesinlikle böyle bir kadına anne demek diğer bütün annelere karşı yapılmış bir saygısızlıktı ona göre.

Aradan geçen 4 yıl anne ve kızın arasında uçurumlar inşaa etmişti. Hayatını her defasında alt üst eden bu kadından artık gerçekten nefret dahi etmiyordu. Ona karşı o kadar donuk ve sönüktü. Onu ve kardeşini 4 yıl önce ortada bırakıp istediği bir adamla evlenmiş, bu evlilik sürecinde onları asla merak etmemiş, bir kez bile aramamıştı. Şimdi hangi yüzle yapıyordu bunu aklı almıyordu İsabella'nın o an. Ellerini sertçe saçlarından geçirdi. Deniz gibi mavi gözleri fırtınalı bir okyanus gibiydi. Zira o sinirlendiğinde bile ağlaya bilecek bir insandı. Kırılgan ve narin bir yapıya sahipti her ne kadar çok güçlü bir kadın olsada.

Bella Donna Del Capo(Onurlu adamlar serisi #1) Düzenleniyor Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin