third circle

754 70 71
                                    

Josh Levington: Bağırıp herkesi evden kovmama son 3 dakika

Harry Styles: 3 saniye demek istedin herhalde

: 3 salise*

Başımı telefonumdan kaldırıp karşımdaki Harry'ye göz kırptım. O bana sırıtırken onu izledim, telefonumu cebime attım ve içinde bulunduğumuz kalabalık Josh, Harry ve benim bulunduğum grupta onlar hakkında konuştuğumuzu anlamasın diye bakışlarımı Harry'den çektim. O bana böyle gülümserken çok zordu bu.

İçinde bulunduğumuz grupta Alex -Harry neredeyse orada olmak için geldiğimden beri uğraşlar içerisindeydi-, Hannah, Shawn ve Arthur vardı. Hannah model olduğunu iddia ediyordu, Shawn Psikolog ve Arthur üniversitede asistanlık yapıyordu. Harry'nin mimar olması, benim de cerrah olmam göz önüne alınırsa muhabbetin kaliteli olacağını düşünürdünüz fakat Shawn hariç dedikleri dinlenilebilir olan kimse yoktu. Genel olarak ünlü markaların yeni sezon parçaları, festivaller, Hannah'ın modellikle uğraşırken yaşadığı sorunlar ve Alex'in onu onaylarken Harry'yinmuhabbete dahil etmesiyle geçiyordu dakikalarım. Böyle durumlarda Harry bana 'beni kurtar' bakışları atıyordu. Onunla uğraşmak çok hoşuma gittiği için bazen konuşulan saçma muhabbete ben de katılırdım ya da bir anda konuyu değiştirerek onu kurtarırdım.

Mutfakta Fettucini yerken her şeyden bahsetmiştik: mesleklerimiz, yaşadığımız zorluklar, zevklerimiz ve nefret ettiklerimiz, Josh, hayaller...Bıraksalar parti bitip güneş doğana kadar hiç yorulmadan sohbet edebilirdik. Bizi kısıtlayan tek şey mutfakta bulunan görevlilerdi ve tabi ki Josh'tı. İçeri gelmezsek beyinlerimizi oyacağıyla alakalı şeyler söyleyip bizi zorla partinin içine attı. Alex'in ve Hannah'ın dibimizde bitmesi çok sürmemişti, Harry için çıplak bir şekilde dışarıdaki karların üzerine atlayacaklarına emindim.

Kıskançlıktan ölebilirdim, eğer Harry onları umursasaydı. Ona doğrudan soru sorulmadığı her an ikimiz diyalogtaydık, dikkatimiz tamamen birbirimiz üzerindeydi. Yanımızdaki insanlar buna son verip sohbete dahil olmak istediklerinde Josh'ın kurduğu WhatsApp grubundan gizli gizli mesajlaşıyorduk. Bu mesajlaşmalar o an konuşulan konunun saçmalığı, hangi görevlinin en güzel atıştırmalığı getirdiği, kimin anlattıklarının yalan olduğu hakkındaydı. Bazen Josh da ekleniyordu ve gülmemek için yanaklarımın içini ısırmaktan canımı acıtıyordum.

"Katniss, seni ilk başlarda göremedim. Geç mi geldin?"

Alex'in direkt bana sorulan sorusuyla kaşlarım kalktı. Hastanede 'sen' diye konuşmak bir yana, efendim veya Bayan Scofield demeden bana bir cümle bile kurmazdı. Bulunduğu ortamdan aldığı cesarete hayran kaldım.

"Evet, ameliyata çağrıldım, ismim şablonda olmamasına rağmen."

Yem atmıştım. Etrafımdakilerin ilgisini çekmiştim, Alex hariç herkes ameliyat hakkında daha detaylı konuşmamı bekliyordu, ben ise Alex'in cevabını.

"Ben şablonda ismini görmüştüm." dedi yapay bir şaşkınlıkla. Yavaş yavaş sinirlenmeye başlıyordum. Neden yaptığını hâlâ anlamıyordum.

"Mandy oradaydı, karıştırmıştır belki." Diye devam ettiğinde dudaklarımı büzdüm. Parmaklarımla şarap bardağıma dokunuyordum ve sakin kalmaya çalışıyordum.

Başımı kaldırıp gözlerinin içine baktım. Hastanede doktorlar dışında insanlar üzerinde otorite kurmanız gerekirdi. Evet, herkes insandı fakat o profesyonelliği ortadan kaldırdığınız an saygınlığınızı kaybederdiniz. Yaptığınız hatalar herkes tarafından konuşulmaya başlanırdı.

"Mandy bugün izinliydi. Sadece sen vardın bugün." Grup bir anda sessizleşirken bakışlarımı Alex'ten çekmeden şarabımdan bir yudum aldım. Oltaya gelmişti. Yüzündeki en başından beri korumaya çalıştığı elit ve havalı ifadesi yavaşça söndü.

circle | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin