"Tadı çok güzel."
Isırdığı elmayı bana uzattığında ben de küçük bir ısırık aldım. Beklentiyle bana bakarken başımı sallayıp onayladım onu. Gerçekten güzeldi.
"Bir kilo alalım. Bitiririz herhalde." Elmadan tekrar koca bir ısırık alınca haklı olduğumu anladım, onun amacı da buydu sanırım ki güldü.
Harry tezgahın arkasındaki yaşlı adama İtalyanca bir kilo elma istediğimizi söylerken ben eriklere doğru ilerlemiştim. Kendimi bildim bileli erik hastasıydım, dilim erik yemekten acımaya, yanmaya başlasa bile umursamadan kilolarca erik yerdim.
Çıplak omzumda hissettiğim çene dudaklarımda bir gülümseme yaratırken başımı çevirip biraz uzamış sakallarının arasından yanağını öptüm. Pazara gelmeden aldığımız duşun kokusunu teninden aldım ve içime çektim. Kalabalık bir ortamda bulunmasaydık burnunu boynuna yaslayıp ruhunu emebilecek derece derin bir nefes çekerdim; dünyada en sevdiğiniz kokunun hemen yanınızda olması tarif edilemez bir şanstı.
"Havuç alalım mı? Kek yaparız." Dilimde kekin karışımının tadını anımsadığımda canımın en az onun kadar kek istediğini fark ettim. "Yaparız, bebeğim. Sen beş tane orta boylarda havuç al. Ben erik alıp geliyorum."
Sevinçle başını salladı ve yanağımı öpüp iki adım uzaklığımdaki sebzelerin olduğu yere ilerledi. Havuç kasasının önünde durup havuç seçerken onu izlemeye başladım; anında konsantre olup verdiğim tarife göre kaşlarını çatarak havuç aramaya başlamıştı. Zamanı geçmiş, tatsız orta boy bir havucu eline aldıktan sonra daha uzun, fakat sulu ve tatlı olduğu durduğum yerden belli olan bir havucu da diğer eline aldı. İkisini yan yana getirip boylarını karşılaştırdı ve uzun olanı -her kategoride diğerini yenecek olanı- kasaya bıraktı.
Kıkırdadım ve yanına doğru gittim. Başını kaldırıp geldiğimi fark etti. Ben de elindeki havucu yavaşça aldım ve kasaya geri bıraktım. "Bu kötü bir havuç." Güzel bir tane seçip önünde tuttum. "Bak bu çok güzel; canlı duruyor, kokusu da çok hoş."
"Tamamdır," dedi ve kendisinin halletmek istediğini gösterircesine başıyla erikleri gösterdi. Gülüp onu havuçlarla baş başa bıraktım.
Evlenmeden önceki beraber yaşadığımız birkaç aylık dönemden ve iki haftalık evliliğimizden Harry hakkında öğrendiğim bir şey de market alışverişine bayılmasıydı. Ben, ona işten dönerken markete uğrayıp birkaç şey almasını istediğimde huysuzluk ediyordu fakat beraber gideceğimiz zamanlarda çok keyif alıyordu. Hayatın böylesine basit kısımlarını beraber yaparak eğlenceli bir hale getirmek beni gerçekten mutlu ediyordu.
Alacaklarımızı aldıktan sonra pazarın çıkışına doğru el ele yürümeye başladık. Kulaklarıma uğrayan kelimelerin neredeyse tamamının yabancı olması farklı geliyordu. Yanımda İtalyanca çevirmenim olduğunu bilmek güzeldi fakat duyduklarımı aracı yoluyla değil ilk elden öğrenmeyi isterdim. Balayından dönünce Harry'yi bana biraz da olsa İtalyanca öğretmesi için zorlayacaktım.
Son tezgahı işleten yaşlı çiftin önü çiçek doluydu, o kadar güzeldi ki adımlarım istemsizce oraya yönelmişti. Harry de hiç ses çıkarmadan beni takip etti. Göz ucuyla buketlere bakarken Harry bu tezgahı işleten çiftle konuşuyordu; bir yandan da havada uçuşan cümlelerden anlayabileceğim kelimeleri bulmaya çalışıyordum. Belime sarılan elle birlikte Harry'nin 'mi amor' dediğini duydum, bakışlarımı yaşlı çiftten çekip Harry'ye çevirdim ve otuz iki diş gülümsedim.
Bu adam beni fazla mutluluktan öldürecekti.
Harry yıldız çiçeklerini sevdiğimi söylemiş olmalıydı ki kadın mor yıldız çiçeklerinden oluşan bir buketi bana gösterdi. Gülümseyerek başımı salladım ve bir de ayçiçeklerini gösterdim. Kadın başını salladığında Harry'den öğrendiğim İtalyanca teşekkürle teşekkür ettim ve kadını izlemeye başladım; büyük ayçiçeklerinin yanına mor yıldız çiçekleri ekleyerek doyumsuz bir görsel şölen yaratıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/235182136-288-k723682.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
circle | styles
FanfictionBu hikaye, birbirlerini geç bulup sonsuza kadar sevebilecek iki insanın hikayesi.