twentieth circle

593 52 142
                                    

"Bay Styles ve Bayan Styles!"

Josh, yeni evimizin oturma odasındaki televizyonun önüne geçti. Kucağına yasladığı içi patlamış mısır dolu plastik kaptan bir tane mısır alıp ağzına attı; yüzünde yaptığı işten duyduğu memnuniyet ve bunu saniyeler içinde sunacak olmanın heyecanı vardı.

Evlendiğimizden beri 'Bayan Styles' olarak seslenildiğimde karnımdaki kelebeklerin kanat çırpmalarını kalbimde hissederek gülümsüyordum. Telefonla konuşuyorsam koskocaman gülümsüyordum fakat dersteysem, Bayan Styles öylesine güzel bir şekilde parlıyordu ki sırıtmamı engellemem için yanaklarımın içini ısırmam gerekiyordu.

Şimdi de böyle olmuştu, göğsünde yattığım Harry'nin gözlerine bakabilmek için başımı kaldırdım ve ona gülümsedim. O her seferinde böyle mutlulukla dolmama gülerken yüzüme doğru eğildi ve dudaklarıma kısa bir öpücük bıraktı.

"Balayınız iki gün sonra başlıyor."

Josh'ın yalandan uyaran sesine kıkırdadım. Harry ile dalaşmayı bu kadar seven başka biri var mıydı, gerçekten bilmiyordum.

"Gerçekten mi? Bir balayımız olduğunu bilmiyordum."

Sesini hakikaten balayından haberi yokmuşçasına ayarladığı için benimle beraber Josh da dayanamayıp güldü. Birkaç dakika sonra, bir elini beline koyup bizim susmamızı bekledi.

"Yapıcı eleştirilere açığım ama sadece olumlu olanlara."

Josh çaprazımızdaki koltuğa kendini attığında kurduğu cümleye gülmeye başladık Harry ile. Fakat o bunu umursamadan bacaklarını uzattı ve kumandayla videoyu başlattı. Biz de susup düğünümüz boyunca elinde kamerayla gezen Josh Levington'ın ne yaptığını izlemeye başladık.

Düğünü, bahçesinde organizasyonlar için büyük beyaz bir çadırı olan bir otelde yapmıştık. Harry ile ben düğünü yapmak için yazı beklemeyecek kadar sabırsızdık fakat kapalı salonlara tıkılıp ruhumuzun sıkışmasını da istemiyorduk. Hâl böyle olunca, İngiltere'deki tanıdıklarımız için de odaları bulunan bu güzel çadırlı otel, mükemmel bir seçenekti.

Video, işte bu çadır kelimesinin yanında hakaret olarak kaldığı büsbüyük, boyu çok uzun çadırın içinde başlıyordu. İçinde hazırlıklar devam ederken, herkesin ve her şeyin önünde beyaz gömleğiyle, tam olarak hazırlanmamış bir Harry Styles vardı.

"Nisan 14."

Harry ellerini ceplerine sokmuş bir şekilde, biraz da utanarak, merceğe bakıyordu. Şekil verilmiş saçları ve heyecanın renk verdiği yanakları televizyonun içine girip tekrar o ânlara gitme isteği doğurmuştu bende.

"Bugün, onu üçüncü görüşümden sonra gidip yüzük aldığım güzeller güzeli kadınla bir düğünüm var."

Şaşkınlıkla başımı Harry'ye çevirdim. Videodaki gülümsemenin neredeyse aynısı olan bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Hiçbir şey demeden sadece başını aşağı yukarı salladı dilimin ucundaki soruya cevap olarak.

Video devam ettiği için buna karşılık yapabildiğim tek şey kendimi iyice boynuna gömmekti. Hatta mısırı bir kenara bırakıp sehpaya koyduğum ıslak mendille ellerimi bile silmiştim, çünkü videonun devamında gözyaşlarımı tutmanın zor olacağını şimdiden biliyordum.

"Katniss Rex Scofield, seni seviyorum."

Parlayan yeşil gözleriyle ve tebessümüyle kameraya baktı. Duygulanıp gözyaşı dökmeme ramak kalmışken bu sefer ekranda ben belirdim, tam olarak Harry'nin durduğu yerde. Sadece arkamdaki düğün hazırlıkları biraz daha ilerlemişti ve masaların düzeni tamamlanmıştı.

circle | stylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin