31 Aralık 20..
Harry
Saat onu yirmi beş geçiyordu. Onun geleceğini söylediği saat ise yediydi.
Bakışlarım masanın ortasına koyduğum mumda takılı kaldığında, yaktıktan sonraki üç saat yirmi beş dakikada neredeyse dört parmak kadar eridiğini fark ettim. Aklımın bir köşesinde mum bitmeden gelir mi, sorusu öylece duruyordu. Cevaplamak bile istemiyordum, çünkü bir kere cevaplarsam art arda zincirlenmiş sorular cevabımın ucuna çengellenecekti.
Derin bir nefes verip mutfağa ilerledim. Adımlarım o kadar yavaştı ki, bir astronotun aydaki iki adımının arasında geçen zamandan bile fazla olabilirdi. Ayağım yerden kesilince bir süre havada süzülüyordum, sanki çok hafifmişim gibi. Oysa hissettiklerim tam tersine kalbimi ağırlaştırıyordu ve bedenim her geçen saniye kendini daha da aşağıya çekmek istiyordu.
"O bir cerrah." diye mırıldandım, salona hazırladığım romantik masada tabağımın yanına koyduğum kadehi makineye yerleştirirken. Bunu kendime birçok kez hatırlatmalıydım.
Noel hafta içine denk gelmişti ve bulunduğumuz ülkeler arasında uzun saatler olduğu için ne ben buraya gelebilmiştim ne de o İngiltere'ye gelebilmişti. Fakat ne olursa olsun bugün birlikte olmalıydık. Bunun sebebi yılbaşı değildi, bugün onun doğum günüydü.
Kahve makinesine bir fincan su, bir kaşık Türk kahvesi ve küp şeker atıp düğmeye bastım. Alnımı üst dolaba yaslayıp makinenin haznesinin içine döktüğüm karışıma bakmaya başladım. Sonra gözüm ocaktaki tencerelere kaydı. Tarifini büyükannemden aldığım ve güzel olduğuna inanamadığım bir tavuk suyu çorbası yapmıştım; hala yapabildiğime inanmıyordum. Josh ile yarışabileceğim derecede iyi bir et ve ilk sohbetimizin anısına lezzetli bir Fettucini. Hepsi buz gibi olmuştu.
Oval yemek masasını düzenlerken bir yandan telefonumdan çatal, kaşık ve bıçağın nerelere konulması gerektiğini araştırıyordum. Katniss çatalın nerede durduğunu umursamazdı bile fakat ben her şeyin mükemmel olmasını istiyordum. Hiç girmediğim dükkanlara girip masa örtüsü ve tabak setiyle uyumlu peçeteler aramış ve peçetelerin duruş şeklini videolardan öğrenmiştim.
İkimizin de çalıştığı yerlere yakın, mütevazi, durgun lakin merkeze olan beş dakikanın sokaklara getirdiği enerjiyle bütünlenmiş bahçeli müstakil evimizin çizimlerini yılbaşı ağacının altına, dün ikimizin de hediyelerimizi bıraktığımız yerin yanına koymuştum. Beraber süslediğimiz yılbaşı ağacımızın etrafına sardığımız sarı led ışıklara ikimizin fotoğraflarını iliştirmiştim. Bunu yaparken neredeyse tüm yaşadıklarımızın gözlerimin önünde birer birer belirmeye başlaması beni gülümsetmişti.
Bir gün dışarıdan hamburger alıp hastaneye gitmiştim ve onun odasında Katniss hamburgeri ısırırken çektiğim bir fotoğraf vardı; odaya girdiğimiz gibi beni öpmüştü. Benim gıda zehirlenmesi yaşadığım günden de bir fotoğraf vardı. O göğsümde uyurken bir dakika bile gözümü kapatmadan onu izlemiştim ve beni alnımdan öpüp taksinin kapısını kapattığında tüm yol boyunca yaptığım tek şey telefonumdan ikimizi çektiğim fotoğrafa bakmaktı, o kadar huzurlu gözüküyordu ki...
İlk seviştiğimizde yatakta yorganların içinde çekildiğimiz siyah-beyaz fotoğraf, büyükannenin evinden ayrılmadan, yandaki pencerede duran Josh'ın çektiği öpüşürkenki fotoğrafımız ki bunu yaptığı için Katniss ona bir hafta 'sapık' diye seslenmişti; İngiltere'deki evimin banyosunun aynasında diş fırçalarken, Katniss'ın oyuncak dükkanında gördüğü Rex'e sarılırken...En sondaki resim, birlikte yaşayacağımız evin önünde, emlakçıya çektirdiğimiz fotoğraftı. Elim Katniss'ın belinde, başı da omzumdaydı. İkimiz de kocaman bir gülümsemeyle kameraya bakıyorduk. O kadar mutluyduk ki fotoğrafımızı çeken emlakçı kadının yüzünde bile sevgi dolu bir tebessüm belirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
circle | styles
Fiksi PenggemarBu hikaye, birbirlerini geç bulup sonsuza kadar sevebilecek iki insanın hikayesi.