21. Bölüm

121 16 78
                                    

Canlarım hepinize merhaba. Ben geldim. Yukarıdaki şarkı şu sıralar en çok dinlediğim bir şarkı. Açmayı unutmayın. İyi okumalar.

22. Bölüm: Kırmızı Ayakkabı

Makina sesleri gittikçe artıyordu. Kulağıma tiz bir ses geldi ve ardından göğüsüm hızla yukarı kalktı ve nefes alma ihtiyacı hissedip, derin bir nefes aldım. Etrafımda koşuşturan bir çok insan olduğunu hissediyorum. Gözlerimi yavaş yavaş açtım.
Bir kaç kişinin yüzü vardı karşımda ama bulanıktı her yer. Gözlerimi kapattım ve tekrar açtım. Yavaş yavaş bulanıklığı geçti ve karşımda gülümseyen doktor ve hemşireleri gördüm.

Etrafıma baktım. Hastanedeydim. Dün akşam Barını kurtarmak için ona sarılmıştım. Durdum ve Barının ağlayışını gözümün önüne getirdim. Ardından hafızamdan silmek istercesine gözümü kapattım.

Bedenim o kadar ağırlaşmıştı ki kolumu kaldıracak halim yoktu. Gözlerimi tekrar açtım.

"Sonunda uyandın Zeynep hanım."

Karşımdaki 30' lu yaşlardaki erkek doktor bana gülümseyip bu cümleyi kurdu. Konuşmak için ağzımı araladım fakat susadığımı hissedince geri kapattım.

"2 aydır uyuyorsun. Uyanır uyanmaz konuşmanı bekleyemeyiz."

Doktorun söylediği cümlenin şokuyla gözlerimi araladım. B ben, iki aydır uyuyor muydum?

Dudaklarımı tekrar araladım ve kendimi konuşmaya zorladım.

"Nasıl yani?"

Doktor kahkaha atıp bana baktı.

"Bilindik hasta şokları. Evet 2 aydır uyuyorsun. Garip gelebilir bu durum sana. Hatta tüm yaşananları dün olduğunu sanabilirsin. Ama alışırsın."

Berna, Can ve Barın neredelerdi?

"Arkadaşlarım..." diyebildim fısıltıyla çıkan sesimle.

"Arkadaşların dışarıda ve seni görmek için sabırsızlanıyorlar."

Gülümsemek istedim ama vücudumun vermiş olduğu ağırlıkla yapamadım.

"Şu an kendini 1000 kiloymuş gibi hissediyorsun eminim. Ama şimdi hemşiremiz sana iğne yapıcak ve hafifliceksin."

Anladığımı belli etmek için kafamı salladım.

Yanımdaki hemşire iğneyi koluma koydu acımıyordu. İğneyi çıkarıp üzerine pamuk yerleştirdi ve ilaçtan ıslanan kolumu sildi.

Doktora döndüm.

"Arkadaşlarımı görebilir miyim?"

"Tabiki de görebilirsin. Biz şimdi çıkıyoruz ve içeriye onlar giricek."

"Tamam."

Gözlerimi kapattım. Bunu yavaş bir şekilde yapmıştım. Bir insanın göz kapağı bile o insana ağır gelir miydi? Demek ki geliyormuş. Barın, Berna ve Can benim için çok yıpranmışlardır. Onları görecek olmanın sevinci vardı üzerimde ama bir anda huzursuzdum. O gördüğüm rüyaydı ama gerçek gibiydi. Sahil... Ev... Sirius... Bu gördüklerim beni çok etkilemişti. Gerçek olmamalıydı. Olamazdı, çünkü Barın beni bırakmazdı öyle değil mi? Beni bırakıp o sahil yanındaki evde tek başına kalamazdı öyle değil mi? Şimdi kapı açılıcak ve ben onu görücem. Kokusunu çekicem içime.

Kapı hızla açıldı ve koşarak içeriye Can girdi. Nefes nefese kalmıştı. Gülümseyerek ona baktım. Kollarımı iki yana açtım. Gülümseyerek ona baktım ve hızla yanıma gelip bana sarıldı. Sırtımda bir acı hissetsemde bunu önemsemedim ve sıkıca sardım onu. Can'ın burnunu çektiğini hissedince kendimi geri çektim ve yüzüne baktım. Ağlıyordu. Yoo yoo bu alışkın olmadığım bir görüntüydü. Can hep gülerdi. O ağlamamalıydı. Ona gülmek yakışıyordu.

Sana Gül Bahçesi Vaad EdiyorumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin