Bölüm Şarkısı: Passenger - Let Her Go
...
Draco Malfoy yüzüne kapanan kapı karşısında afalladı. Ondan bu tepkiyi beklemiyordu. Aslında biraz bağırış, çağırış belki yeniden bir tokat hayal etmişti. Ancak bu kesinlikle daha ağır gelmişti.
Bunun ağır gelmesi kapının yüzüne kapanması veyahut başka bir şey değildi. Kızın yüzündeki açık hayal kırıklığıydı bunu ağır kılan.
Bir nefes alarak tekrar kapıyı çaldı. Onun şuan kapının hemen arkasında olduğunu biliyordu. İsteseydi asasıyla hemen içeri girebilirdi ancak bunu yapmadı. Kapıyı onun açması, bu küçük kırgınlığın düzeltilmesi için güzel bir başlangıç olurdu.
Hermione ise kapının öteki tarafında içindeki kapıyı açma isteğini bastırmaya çalışıyordu. Kapı koluna giden eli tam kapıyı açacakken hızlıca kapıdan geri çekildi ve tüm sinirlerinin yatışması ile kendinden geçerken içeri yol aldı.
Draco dakikalarca boş boş o kapıda bekledi. Arada sırada kapıyı tekrardan tıklatmak dışında başka bir şey yapmadı. Ancak kapının arkasında duyduğu ayak sesleriyle evine geri dönme kararı aldı. Onun sinirinin dinmesini beklemek daha doğru olacaktı.
Evine girdiğinde uzun süredir hissetmediği bir duygu yaşıyordu. Evin duvarları küçülmüş ve onu boğuyor gibiydi. Yalnızlık ve pişmanlık kesinlikle ağır bir duyguydu...
Kendine bir bardak çay yapma adına mutfağa gittiğinde istemsizce eline iki bardak almıştı. Ne yaptığını fark ettiğinde iç çekti. Alışkanlıklar kolay kolay vazgeçilebilecek şeyler değillerdi. Bunun onda bir refleks haline geldiğinin farkında bile değildi. Çok uzun zamandır tek başına bunu yapmamıştı. Bunu bilmek anlayamadığı bir hüzünle dolmasına neden oldu.
Tek başına salonda oturup çayını yudumlarken mutsuzdu. İçerideki kasvetli havayı kapalı olan perdelere bağladı ve perdeleri sonuna kadar açtı. Ancak perdelerin açılması sadece içeriye güneş ışığının girmesini sağlasa da o güneş Draco'nun içine girememişti.
Akşama doğru boş boş duvarı izlemeye daldığı birkaç dakikalar sonrası koridordan gelen seslerle irkildi. Koşar adım dış kapıya vardığında dışarıdaki kişinin söylendiğini duyabiliyordu.
Tanıdık ve alışılmış sesi çıkarabildiğinde hafifçe gülümsedi. Kapıyı açtığında karşısına yere düşürdüğü poşetleri toparlamaya çalışan bir Hermione Granger çıktı.
Genç cadı elinden kayan alışveriş torbalarını toplamaya çalışırken yan evin kapısının açılması ile dikkatini oraya verdi.
Saniyeler sonra öfkeyle bakışlarını ondan çektiğinde poşetlere geri döndü. Yere saçılan eşyaları yerleştirirken Draco'nun ona yardım etmek için yanına çöktüğünü hissetti. Bunun üstüne alelacele etrafta birinin olup olmadığını kontrol edip asasıyla her şeyi eski haline getirdi.
''Yardımına ihtiyacım yok!'' Her şeyde büyü kullanmak hoşuna gitmese de Draco'nun ona yardım etmesi şuan istediği bir şey değildi.
''Hermione, biraz konuşabilir miyiz?'' Genç kız evinin kapısını açtı. ''Hayır'' Draco kızın kararlı ses tonu karşısında demoralize olurken sorusunu tekrarladı. ''Konuşmamız gerek.'' Kadın ona bakmadan poşetleri almaya yeltendi. ''Konuşmamız gerekiyordu, evet. Ama artık gerekmiyor.''
Draco ondan önce davranıp poşetleri kavradığında Hermione kaşlarını çattı. "Onlar bana ait" Draco doğruca kızın evine girdiğinde Hermione kapıyı arkalarında kapattı. "Sen hamilesin. Ağır kaldırmaman gerek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Time | Dramione
FanfictionHer şey planlandığı gibi mi gider? Yoksa her daim hayallerimizden vazgeçecek sebepler var mıdır? İşte Hermione Granger o günün ardından hayatının tamamen alt üst olduğunu hissediyordu. Hayallerinin hepsinin yıkıldığını,kırıldığını... Peki hayat ona...