Bölüm Şarkısı: Rihanna - Diamonds
...
Haftalar sürüp gidiyor, kısa sıradan kavgalar harici günler olağanca geçiyordu. Güneşli bir gün Draco ve Hermione, Pansy'nin yaklaşan doğum günü için hediye almaya çıkmışlardı.
Ertesi gün onun doğum günüydü ve hiçbir şey almamışlardı.
Pansy Parkinson bu konuyu hoş karşılamazdı.
Pahalı sokakları turlamışlar ancak ona layık bir şey bulamamışken kendilerini bir banka bıraktılar. Okyanus esintisi hafif hafif üstlerine eserken çevrede akan zamanı izlediler.
İşe yetişmeye çalışan insanlar, hayattaki tek dertleri oyun oynamak olan çocuklar, temiz hava almaya gelmiş herhangi biri...
Hepsi...
Hermione bir anda ayaklandı. Ona soran gözlerle bakan Draco'ya köşedeki dondurma tezgahını gösterdi. ''Sende ister misin?'' Draco hemen kafasını salladığında Hermione tezgaha yöneldi. Uzun bir kararsızlık sonucu karışık bir dondurmada dururken diğer elinde Draco'nun çikolatalı dondurması vardı.
Parayı ödeyip tekrar onun yanına geldiğinde dondurmayı uzattı. ''Al bakalım. Çikolatalı.''
Draco dondurmasını aldığında sordu. ''Bu dondurma sevdası da nereden çıktı şimdi?'' Hermione dondurmasını yemeye başladı. ''Bilmiyorum. Orada öyle görünce çok canım istedi.''
Cümlesini bitirdiğinde dondurmadan bir ısırık daha aldı. ''Onu o şekilde nasıl yiyebiliyorsun?'' Hermione omuz silkti. ''Böyle daha güzel oluyor.'' Gerçekten de öyleydi. En azından onun için. Bu şekilde sanki dondurmanın tadını daha iyi alabiliyor gibi hissediyordu. Ya da bu sadece psikolojik idi.
Elinde dondurmasını yerken başını Draco'nun omzuna yasladı. ''Elindeki dondurmayı bu pahalı gömleğime sürersen anında kendini suda bulursun ve arkama da bakmam.'' Hermione kahkaha attı. ''Bir de centilmenlik öldü diyorlar.''
Bir süre öylece oturup dondurmalarını yediler. ''Sarı çiçeğim?''
Draco bir anda kendini geri çektiğinde Hermione bir an boşluğa düştü ve dengesi kayboldu. Bankın demirine tutunduğunda Draco'nun gözlerindeki dehşete düşmüş ifade ile eğlenmek bu ufak kazdan daha eğlenceliydi. ''Sen az önce ne dedin?'' Hermione kendini tutamadan kıkırdadığında Draco göz devirdi. ''Tanrım asla Theo ile tanışmamalıydın. O şerefsiz herkesi kendine benzetiyor.''
''Şuan ilişkimizi gözden geçirme taraftarıyım. Theodore Nott'tan çektiklerim bana bir ömür yeter zaten. Daha fazlasına hiç lüzum yok.'' Hermione tek kaşını kaldırdı. ''Theodore Nott'tan çektiklerim yeter derken? Siz ne karıştırdınız?'' Draco nefesini tutup ona baktığında Hermione gözlerini büyüttü. ''Ne halt yediniz siz?'' Draco bir şey demeden susma hakkını kullandığında Hermione onu kolundan tutup kendine çevirdi. ''Kimsenin olmadığı bir köşede ''zihnefendet'' ile her şeyi öğrenebilirim. Bunun olmasını istemeyiz.''
Açıkça olmayacağı aşikardı. Bunu ikisi de biliyordu. Draco bizzat Severus Snape ve annesinden 'zihnefend ve zihnibend' eğitimi almış biriydi. Karşısındaki kişi Hermione Granger olsa bile zihnine ondan izinsiz giremezdi.
Ancak yine de uzun süre aralarında dalgasının bu kadar geçtiği bu olayı ondan saklamayacaktı. Karşısındaki kadın onun her haline tanık olmuştu. Bunu da bilmesi çok bir olay yaratmazdı.
''Beşinci sınıfta Theo bu şaka amaçlı kullandığı kelimeleri fazlasıyla abartınca olaylar biraz istemediğimiz yerlere kaydı.'' Hermione işi anlayınca ağzı açık Draco'ya bakıyordu. O şokla sevgilisine bakarken elindeki dondurmanın erimiş kısmı eline bulaştı. Elini çantasından çıkardığı mendiline sildi ve sırıtarak Draco'ya döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Time | Dramione
FanficHer şey planlandığı gibi mi gider? Yoksa her daim hayallerimizden vazgeçecek sebepler var mıdır? İşte Hermione Granger o günün ardından hayatının tamamen alt üst olduğunu hissediyordu. Hayallerinin hepsinin yıkıldığını,kırıldığını... Peki hayat ona...