35.Bölüm | Sezgi

807 96 93
                                    

Bölüm Şarkısı: This Love - Camila Cabello

...

Hermione güzel olabileceğine itimat ettiği bir güne uyandı. Tüm gece huzursuz olduğu uykusunun son damlalarını da üstünden attı. Dün gece saatlerce bebeğin yerine yerleşmesini beklemişti. Sağa döndüğünde bebek sol, sola döndüğünde  ise sağda olmak istiyordu. Saatlerce süren kafa karışıklığı sonunda, bebek yerini beğendiğinde Hermione sonunda uykuya dalabilmişti.

Yan tarafındaki soğukluk ona son birkaç günü kısaca özetlerken gerindi. Yavaşça doğrulduğunda komodinin üzerindeki bir bardak suyu içti.

Draco'nun içeride olduğunu biliyordu. Son zamanlarda olan gergin havayı yatıştırmaya niyetliydi.

Onun iş ve gündelik hayat problemlerinde yaşadığı sinir ve stres, kendi hamilelik hormonlarıyla çakışınca çok sağlıklı şeyler yaşamıyorlardı. Hermione, Draco'yu çoktan çözmüştü. Tıpkı kendisi gibi  hemen alevlenen bir karaktere sahipti. İkisi de son sözü istiyorlardı ve bu hoş olmayan şeylere sebebiyet veriyordu. Ama biliyordu. İkisi de birbirini alttan almaya alışacaklardı. Alışmak zorundalardı.

Ayrıca Hermione, Draco'nun son zamanlarda her zamankinden de huzursuz olduğunu sezmişti. Sanki kendini herkesten soyutluyor gibiydi.

Birkaç gündür de böylelerdi işte. Sıkı ve ateşli bir kavga çıkarmamak için çok bir araya gelme taraftarı olmamışlardı. Özellikle Draco herhangi yanlış bir hareket ve söylemden kaçmak için çok uğraşıyordu. Onu üzmek hiç istediği bir şey değildi.

Hermione bunu biliyordu.

Elini yüzünü yıkadıktan sonra güzel bir kıyafet seçmeye koyuldu. Dolabında Draco'nun beğenebileceği bir şeyler bulmaya çabaladı. Bol nar çiçeği rengi tulumu üzerine geçirdiğinde hoş göründüğüne karar verdi. Kabarmış saçlarını güzelce tarayıp dağınık bir at kuyruğu haline getirdi. At kuyruğuna tulumuyla aynı renk bir fular bağladığında gayet idealdi.

Makyaj masasından uçuk renkte bir ruju çok bastırmamaya çalışarak dudaklarına dağıttı. Draco'nun sonsuza kadar onunla ilişkilendirebileceği sandal ağacı kokusuyla tenini iyice örttüğünde odadan ayrıldı.

Evinin sessiz koridorlarından geçerken göz ucuyla salona baktı. Aradığı kişi orada olmadığından odaları tek tek turlamaya başladı. Çalışma odasından gelen sesler karşısında buruk bir tebessüm etti.

Draco sabahları çok kahvaltı eden insanlardan değildi. Doğrusu hiç sabah insanı değildi. Hermione onun gece hiç uyumamış olduğunu tahmin ediyordu.

Mutfağa ilerlediğinde buzdolabından iki tane yumurta çıkardı. Ona güzel bir omlet hazırlamaya karar vermişti. Bunu asasının ucundan çıkacak bir büyüyle kolayca yapabilirdi ancak bunu tercih etmedi.

Yumurtaları kırdı ve çırpmaya başladı. Bir yandan omleti hallederken diğer yandan da küçük kaplara kahvaltılık bir şeyler koydu. Kavanozdan kaba döktüğü reçelin görüntüsü onu mest ederken, parmağıyla tadına baktı. Çok geçmeden bu dayanılmaz savaşın kazananı reçel olunca bir parça ekmek alıp ekmeğine reçelini sürdü.

Omleti güzelce yaptıktan sonra güzel kokusunu içine çekti. Çok güzel yemek yapabildiği söylenemezdi. Ancak bu idare eder gibiydi.

Omleti ve diğer tüm kahvaltılıkları tepsiye yerleştirirken bir yandan da iştahla reçelli ekmeğini yiyordu.

Nihayet ekmeğini bitirdiğinde elindeki tepsisi ile mutfaktan ayrıldı.

Çalışma odasına ilerlediğinde hafif aralık kapının ses çıkarmamasına özen göstererek içeri girdi.

The Last Time | DramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin