Bölüm Şarkısı: Ashe - Moral Of The Story (Slowed)
...
Draco Malfoy ne hissedeceğini bilemiyordu.
Malfoy Malikanesi'nin karanlık duvarları üstüne gelmeye başladığında hızla nefes almaya başladı.
Oksijen ciğerlerine doldu. İçine çektiği havayı iyice özümsedi. Boğazına sarılan görünmez eller daha da sıkılaştığında başını dizlerine doğru yaslayarak ellerini saçlarına getirdi. Dışarıdan gelen ay ışığı harici oda kapkaranlıktı. Eline asasını aldı ve masanın üstünde duran mumu yaktı.
Duvardaki saatin gece yarısını vurma sesi kulaklarını doldurduğunda kafasını kaldırdı. Köşedeki Jane Austen'in Aşk ve Gurur'u gözlerine çarptığında hafifçe gülümsedi. Henüz 17 yaşında iki gençtiler bu zamanlarda. Dertsiz tasasız oldukları söylemezdi ancak birlikte iken mutlu sayılabilirlerdi belki de. Şimdi ise tam her şey yerine oturmuş gerçekten mutluluğu yakalayabilmişken onu neden ellerinden kaydırıp kendilerinden ayırmışlardı?
Draco Malfoy uzun süredir bu günleri hayal ediyordu.
Bu günlerin hayatının en mutlu günleri olması gerekmez miydi? En azından o bu şekilde düşünüyordu. Hemen yan tarafından gelen küçük bir sesle başını o tarafa çevirdi.
Yanındaki beşikte yatan oğlu huzursuzca kocaman gözlerini açmış ona doğru bakıyordu.
Beşiğe doğru ilerleyerek bebeğini kucağına aldı. Aurelian babasının kucağına geldiği gibi sakinleşmeye başladı. Draco kucağında minik bebekle köşede duran az önce kalktığı sallanan sandalyeye tekrardan oturdu. Bu o kadar garip bir histi ki! Ona zarar verebileceğinden çok korkuyordu. Onun kırılacağından korkarak ona iyice sarıldı. Eliyle bebeğinin sırtını yavaşça sıvazlamaya başladığında onun rahatlamaya başladığını hissediyordu.
Bir tarafı şuan kucağında olan ve henüz bir gün olmasına rağmen hayatında en değer verdiği şey olan bu küçük adam için havalara uçsa da aklına gelen Hermione Granger mutluğunu sömürüyordu.
Hermione hala St.Mungo'daydı. Şifacılar durumunun çok kötü olmadığını söylese de bu onun ferahlatacak bir şey değildi. Ahşap evin oradayken yaptıkları şifa büyüleri fazlasıyla yararlı olmuş, riskli kısım atlatılmış sayılırdı. Draco ise bir yandan oğlunun doğumu, diğer yandan nişanlısının durumu göz önüne alındığında koridorda sinir krizi geçirmiş, Harry Potter'in evine git ve dinlen sözleri ise bir kulağından girip, diğerinden çıkmıştı. En son olaya boğazına dayadığı asasıyla Ginny Weasley dahil olunca Draco pes etmişti.
Hem kendi akıl sağlığı, hem de henüz dün doğmuş oğlu Aurelian'ın hastanede perişan olmaması kararına varmışlar ve isteksizce bu geceyi malikanede geçirmeye razı olmuşlardı. Potter'dan en küçük bir gelişmede haber vereceğine dair bir söz koparmayı da ihmal etmemişti.
Soğuk gri gözlerini oğlunun üzerinde gezdiğinde iç çekti.
O nasıl bu kadar güzel olabilirdi?
Kendisinden aldığı açık sarı saçları açıkça bir Malfoy olduğunu vurgularken yüz hatları olarak Hermione ve kendisinin harika karışımı karşısında nefessiz kaldı. Parmakları onun minicik elini yavaşça okşadı. Elini dudaklarına götürüp küçük bir öpücük bıraktığında cennette gibi hissediyordu. Ancak bu cennet ham olarak cehennemin orta yerine yerleştirilmiş küçük esinti gibiydi. Tatlı, hoş, yumuşak ve sarhoş edici... Varlığıyla yokluğu başka birinde hiçbir fark yaratmasa da oradaydı işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Time | Dramione
FanficHer şey planlandığı gibi mi gider? Yoksa her daim hayallerimizden vazgeçecek sebepler var mıdır? İşte Hermione Granger o günün ardından hayatının tamamen alt üst olduğunu hissediyordu. Hayallerinin hepsinin yıkıldığını,kırıldığını... Peki hayat ona...