Bölüm Şarkısı: Tom Odell - Another Love
...
Aylar birbirini kovaladı.
Kasım da tarih sayfalarına yerini kazıdığında Draco onu bile ellerinde tutamamıştı.
Sahi artık neyi vardı ki?
Bir avuç kalp kırıklığı ve ona verdiği onca hasardan sonra elinde hiçbir şeyi kalmamıştı.
Bunu hak etmişti. Şimdi de cezasını çekiyordu.
Ev fazlasıyla soğuk ve sessizdi.
Bunu daha önce de hissetmedin mi?
Malikanedeki en perişan zamanlarından kalan bir soğukluk çökmüştü eve. Ne kadar sessizdi etraf. Ve boş... Yattığı yerden kalkıp yavaşça evini turladı.
Her köşe onunla doluyken ne yapabilirdi ki?
Koltukta battaniyelere dolanmış şekilde yapılan saçma sohbetler salonda asılı duruyordu. Mutfağa geçtiğinde taze bir pazar kahvaltısında içilen kahvenin dumanı, fırtına rengi gözlerini buğulandırdı.
Gözlerini buğulandıran şeyin sıcak bir bardak kahve değil, bir damla gözyaşı olduğunu anlaması zaman aldı.
Ufacık bir ses duyma umuduyla kulağını duvara dayadı. Umduğu tek şey yan daireden gelebilecek ufacık bir sesti. Belki bir tıkırtı... ya da sadece bir nefes sesi... Ama aldığı tek cevap derin bir sessizlik oldu.
Zaten orada olmadığını biliyordu ancak yine de bunu denemekten kendi alamadı.
"Bu ikiniz için de en iyisi." diye fısıldadı boşluğa doğru. Daha çok kendini ikna etmeye çalışıyor gibiydi. "Bu ufak ve kısa süreli bir şey. Sadece biraz kafa dinlemeniz gerek." diye telkin etti bedeninden uzaklaşmış olan ruhunu.
Bilmiyordu bile. Hermione Granger'in şuan ne yaptığını bilmiyordu. Sahi neredeydi? O da kendisi gibi takılı kalmış mıydı acaba? Yoksa her zamanki gibi tüm acılarını kalbinin kilitli bir köşesine mi gömmüştü?
Draco hiçbir zaman onun kadar güçlü olamamıştı zaten. Tüm o Slytherin hırsı bir kenara dursun, Draco Malfoy pes etmek üzereydi.
En son ne zaman görüşmüşlerdi ki? İki ya da üç hafta önce olmalıydı. Ne kadar da yalvarmıştı ona dönmesi için. Zamanı unutmak ve yaşanılan her şeyi yok saymak için onun ayaklarına kapanmaya razı duruma gelmişti. Ama bu yine de onu geri döndürmedi.
Draco biliyordu. Hermione Granger hep inatçıydı. Ama yine de ona geri dönecekti.
Dönmek zorundaydı...
Dönerdi...
Değil mi?
...
Hermione Granger kiraladığı yeni evinde yine bir sabaha uyandı. Burada geçirdiği ikinci ayıydı. Yatağından zorda olsa kalktı ve elini yüzünü yıkadı. Gözlerini aynaya kaldırdığında aynada gördüğü yabancı kadına baktı.
Kesinlikle bu kadın o değildi. Göz altları mosmor ve saçları tıpkı eskisi gibi süpürge gibiydi.
Bu kadın kendisini 5, 6 yıl önceki Hermione Granger'a götürdü.
Savaş sırasında çökmüş, aldığı yaralardan perişan vaziyete gelmiş genç kızı anımsadı.
Anlık karnında olan sancı ile lavabo kenarına tutunurken nefesinin kesildiğini hissetti. Ciğerleri bir damla nefes için çıldırırken lavabonun kenarına sıkı sıkı tutunmuştu. Sonunda derin bir nefesle istediğine ulaşabildiğinde elleri artık kocaman olmuş karnına ulaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Time | Dramione
FanfictionHer şey planlandığı gibi mi gider? Yoksa her daim hayallerimizden vazgeçecek sebepler var mıdır? İşte Hermione Granger o günün ardından hayatının tamamen alt üst olduğunu hissediyordu. Hayallerinin hepsinin yıkıldığını,kırıldığını... Peki hayat ona...