Bölüm Şarkısı: Lana Del Rey - Summertime Sadness
...
Geçen birkaç günün ardından tekrardan New York'a gelmişlerdi.
Karamsar malikane havasından sonra evlerine kavuşmak dehşet verici şekilde mükemmeldi. Evdeki şampanya rengi perdeleri ve pencereyi sonuna kadar açtı. Güneş ışığı ve temiz havanın içeriye olabildiğince girmesini sağladıktan nefes verdi.
Kendi evindeydi. Açıkçası direkt olarak kendi evine girmiş olması Draco tarafından çok hoş karşılanmış sayılmazdı. Kızla aynı evde yaşamanın açıkça bir cazibesi vardı. Onunla aynı evde olduğunu bilmek bile içini bir hoş ediyordu ayrıca onun hamileliğini en rahat şekilde geçirmesini istiyordu.
Hermione ona iyi olacağının teminatını vermiş, kendi evine yerleşmişti. Onunla aynı yerde kalmak istememesinden değildi elbet. Sadece kendi eşyalarıyla dolu bir yerde durmak daha isabetli bir hamleydi.
Dolabına yerleşmeyi bekleyen kıyafetleri ile dolu valizi kenara çekti. Bunu asasının tek hamlesiyle yapabilirdi ancak şuan bunun için bile çok yorgun hissediyordu. Mutfağa gidip bir bardak su içti. Yorgunluktan kapanmak üzere gözlerini ovuşturarak yatağına yöneldi. İncecik örtüyü omuzlarına doğru çekti. Çok geçmeden uykuya yenik düşmüştü bile.
Güzel bir kestirmeden sonra ayılmak amacıyla esnedi ve gözlerini ovuşturdu. Ancak kendine gelebildiğine fark edebildi pencerenin önündeki Draco'yu.
Draco kızın yatakta doğrulmasından dolayı yatağın çıkardığı gıcırtı sesiyle gözlerini ona çevirdi. ''Uyandın'' diye fısıldadı donuk sesle. Hermione bir anda doğrulmanın verdiği baş dönmesi ile gözlerini birkaç defa açıp kapadı. ''Sorun ne?''
''Bir şey yok. biraz başım döndü gibi oldu.'' Draco anlayışla kafasını salladı ve gözlerini tekrardan pencereye yöneltti. Hermione kolayında bir toka bulmak adına kısaca komodini kurcaladı. Eline bir toka yerine kurşun kalem geçtiği an pratik bir ev topuzu yapıp kalemi topuzuna sapladı.
''Seni uyandığım an yanı başımda beklemiyordum'' diye itiraf etti genç kadın neşeyle. Draco'nun ona dönmesiyle genişçe gülümsedi ve işaret parmağını çocuğa doğru salladı. ''Bundan kesinlikle rahatsız değilim. Aksine hoşuma gittiğini itiraf etmem gerek.''
''Saatlerdir hiç sesin soluğun çıkmıyordu. Ayrıca sıkılmıştım. Gelip seni biraz sinir etme konusunun güzel olacağını düşündüm ama uyuyordun.'' Hermione gözlerini büyüttü. ''Ne çeşit bir sinir etmeden bahsediyoruz?'' Draco masanın üstünde duran makası gösterdi. ''O saç dediğin çalı süpürgesini biraz düzeltebilirdik.''
Hermione anında yataktan kalktı ve Draco'nun yanına geldi. Asasını onun boynuna doğru doğrulttuğunda hafifçe sırıttı. Draco her ne kadar kızın hiçbir tehdidinin altının boş olmadığını bilse de renk vermedi. ''Ne yapabilirsin ki?''
Hermione yapmacık bir şekilde gülümsedi. ''Birileri üçüncü sınıftaki yumruğu unutmuş gibi görünüyor'' diye fısıldadı asası hala oğlanın boynundayken.
Draco buna göz devirmekle yetindi. ''O bir kere olur Granger''
Hermione düşünceli bir havaya büründü. Ardından bir anda asasını Draco'nun boynundan çekti. Her ne kadar belli etmese de Hermione, Draco'nun tuttuğu nefesi verdiğini farketti. ''Haklısın o bir kere olur''
Sırıtarak odayı terk ederken kapı koluna giden eli durdu ve Draco'ya baktı. ''Yerinde olsam bir aynaya bakardım.''
Draco hızlıca yatağın yanında olan aynaya yöneldiğinde aynada gördüğü ona ait olmayan kahverengi saçlara bakarak seslice küfretti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Last Time | Dramione
FanficHer şey planlandığı gibi mi gider? Yoksa her daim hayallerimizden vazgeçecek sebepler var mıdır? İşte Hermione Granger o günün ardından hayatının tamamen alt üst olduğunu hissediyordu. Hayallerinin hepsinin yıkıldığını,kırıldığını... Peki hayat ona...