15.BÖLÜM

70 9 25
                                    

Herkese keyifli okumalar!


"Durum böyle olunca da bütün akşamı o palyaço kıyafetleri ile geçirmek zorunda kaldım." dediğimde, Aksel ile beraber kahkaha atmıştık. Başını bilgisayardan kaldırıp, bana ters ters bakan Devran'ı görene kadar tabi ki. Gülüşüm yüzümde donunca, başımı pencereye çevirdim ve dışarıyı izlemeye başladım. 

İki saattir uçaktaydık ve gece uçağa bindiğimiz için muhtemelen sabah inecektik. Uçağa bindiğimizden beri, Kaan ve Devran sürekli çalışıyorlardı. Aksel ve ben de boş durmaktan sıkılınca, koyu bir sohbete dalmıştık. Hostes kokteyl getirdiğinde, memnuniyetle  aldım ve arkama yaslandım. Uçakla birçok yere seyahat etmiştim ama özel uçakla ilk defa bir yere gidiyordum. Kaldı ki benim daha önce hiç uçağı olan bir tanıdığım bile olmamıştı. Devran'ın bu kadar zengin olduğunu da bilmiyordum ama bu zenginlikten biraz ürkmedim desem yalan söylemiş olurum. 

"Ne düşünüyorsun?" diye kulağıma fısıldayan Devran'a döndüm. "Seni." Dudaklarımdan dökülen kelime, gözlerimi fal taşı gibi açmama neden olmuştu. "Yani bizi. Biz derken hepimizi yani." diyerek daha da saçmaladığım da gülümsemişti. "Sorun değil güzelim. Ben de seni düşünüyordum." diye konuştuğunda yüzünde alaylı bir ifade vardı. Sonra göz ucuyla Aksel'e baktı. Kulağında kulaklık vardı ve gözlerini kapatmıştı. "Ama senin beni düşünmene şaşırmadım desem yalan olur, malum baya meşgulsün." diye devam etti, sesinde ima vardı. Kaşlarım çatılırken, yüzümüzün çok yakın olduğunu fark edip biraz uzaklaştım. 

"Ne alakası var, iki sohbet ettik diye hemen başka şeyler düşünüyorsun. Tabi siz erkeklerin her muhabbeti flörtöz olduğu için bizi de öyle sanıyorsunuz." dediğimde, sesim fısıltılı ama sert çıkmıştı. Yüzümü tekrar küçük pencereye çevirdim ve sessizce karanlığı izledim. Kırılmıştım fazlasıyla. Ne sanıyordu beni? 

"Kırıldın mı bana?" dediğinde, hafifçe dudaklarım kıvrıldı, yola gelmişti. Ondan tarafa bakmayarak, başımı olumlu anlamda salladım, yelkenleri suya indirmeye niyetim yoktu. "İyi oldu, bir daha yapmazsın." dediğinde, şokla yüzüne baktım. "Görürsün bak, yapıyor muyum, yapmıyor muyum." diye sinirle çıkıştım. 

Kaan, başını kaldırıp bize baktığında, Devran'dan çektim bakışlarımı. "Lütfen ben yokmuşum gibi devam edin." diyen Kaan'a mı şaşırsam, bu kadar tartışmaya rağmen her şeyden habersiz hala müzik dinleyen Aksel'e mi şaşırsam bilemedim. 

Saat gece yarısını çoktan geçmişti, yapacak daha iyi bir işim olmadığı için kafamı pencereye yaslayıp gözlerimi kapattım. Angola'da en ihtiyacım olacak şey enerjiydi çünkü. 

Sabah gözlerimi açtığımda, uçak iniş yapmak üzereydi. Devran hariç herkes uyuyordu ve hala bilgisayarla çalışıyordu. Uyandığımı fark ettiğinde, göz ucuyla bana baktı ve tekrar bilgisayarına döndü. "Günaydın." dediğimde, yüzündeki ifadeden hiç uyumadığını anlamıştım. "Günaydın." dedi, sesinden bile ne kadar gergin olduğu anlaşılıyordu. "Hiç uyumadın mı?" diye sordum bu sefer. "Yok, çalışmam gerekiyor. Otelde uyurum." dediğinde, başımı sallamakla yetindim. 

Uçaktan indiğimizde, iki adam ve bir kadının bizi beklediğini gördüm. Kaan ve Devran, yanlarına doğru giderken, biz de Aksel ile ağır ağır arkalarından ilerliyorduk. Sonunda yanlarına vardığımızda, onlar çoktan selamlaşma faslını bitirmişlerdi. "Sizi kız arkadaşım Devrim Özkaya ve onun arkadaşı Aksel Balamir ile tanıştırayım." diye konuştuğunda, Aksel ve ben şaşırmadan edemedik. 

Bu adam her gördüğüne, Devrim benim sevgilim mi diyecekti? "Memnun oldum Bayan Özkaya. Sizi tanımak büyük şeref, ülkemize hoş geldiniz. Ben, Bello Adejola." diye, tatlı İngilizce aksanıyla konuşan adama gülümsemeden edememiştim. "Ben de, Clevon Bomani ve bu da kız kardeşim Pumza Bomani. Sizi tanıdığıma memnun oldum." dediğinde, bakışlarım kız kardeşini buldu. Fazlasıyla güzel bir kadındı. Esmer teni, güneşin altında parlıyordu. 

KATLİAM GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin