12.BÖLÜM

78 21 10
                                    


Herkese keyifli okumalar!

Gözlerimi açtığımda, sabah olmuştu ve hala kış bahçesindeydim. Bedenime sarılmış kolların, Devran'a ait olduğunu biliyordum. Başım hala göğsüne yaslıydı ve düzenli nefes alış verişinden uyuduğunu anlayabiliyordum. Yavaşça kollarından sıyrıldığımda, o da uyanmıştı. "Günaydın, burada uyuya kalmışız." diyerek konuştuğumda, sesim pürüzlü çıkmıştı. Kendine geldiğinde gülümsedi. "Günaydın." dedi sadece. "Ben üstümü değiştireyim, sonra kahvaltıya inerim." dediğimde, başını sallamakla yetindi. 

Hızlı adımlarla yukarı çıktım ve ilk iş banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Tekrar odaya döndüğümde, aynaya baktım. Berbat görünüyordum! Saçlarım kabarmış ve makyajım akmıştı. Üzerimde ise hala dün gece giydiğim kırmızı elbise vardı. Hemen üstüme bir kazak ve pantolon giydim. Makyajımı da sildikten sonra, saçlarımı taradım ve at kuyruğu yaptım. Aşağı inmek için hazırdım ama biraz çekiniyordum. 

Dün resmen göğsünde uyuya kalmıştım ve birlikte uyumuştuk. Ona ses tonunun güven verici olduğunu söylemiştim ve o da bana gözlerimin huzur verici olduğunu söyledi! Nasıl hiçbir şey yokmuş gibi davranacaktım? Başımı sallayıp kendime gelmeye çalıştıktan sonra, adımlarımı aşağıya yönlendirdim. Aşağı indiğimde, kimse yoktu. Kahvaltı masasının hazır olduğunu gördüğümde, yavaşça masaya yerleştim. 

Merdivenlerden adım seslerini duyduğumda, gözlerim orayı buldu. Üzerinde siyah boğazlı bir kazak ve siyah kot pantolonu vardı. Saçları ıslaktı, yeni duş almıştı. Fazlasıyla iyi görünüyordu, görüntüsü parmak uçlarımın karıncalanmasına neden oldu. Masaya gelip oturduğunda, bana gülümseyerek baktı. 

"Toparlandın mı?" diye sorduğunda, ben de gülümsedim. "Daha iyi hissediyorum." Bir şey söylemediğinde, kahvaltımızı yapmaya başladık. Sessizce yapılan kahvaltının sonuna geldiğimizde, salondaki koltuklardan birine kuruldum. 

Elime telefonu aldım ve Reşat Amiri aradım. "Efendim kızım?" diye yanıtladı. "Nasılsınız Amirim?" diye sorduğumda, derin bir nefes verdi. "Daha iyi olacağım. Sen nasılsın?" dediğinde kaşlarım çatıldı. "Bir sorun mu var?" dedim, oturduğum yerde doğrulurken. "Yok, sadece emekliliğe ayrılıyorum." dediğinde, şaşırmıştım. "Neler oluyor Amirim?" dedim, üzüntümü belli etmemeye çalışarak. 

"Senden ve Ali'den sonra, genel müdürlük müfettişi sadakatimi sorgular hale geldi. Ekipten iki kişinin bu operasyonda adı geçmesi, onları şüphelendirdi. Beni açığa almak istiyorlar, ben de emekliliğe ayrılmaya karar verdim." dediğinde, gözlerim dolmuştu. "Benim yüzümden..." dedim, ağlamak üzereydim. "Hayır güzel kızım, senin suçun değil. Sana inanıyorum Devrim. Bak kızım ben yıllardır bu meslekteyim, ülkem için mücadele ediyorum. Eğer bunca seneden sonra sadakatim sorgulanacaksa, emekliliğe ayrılma vaktim gelmiş demektir." diye telkin eden ses tonuyla konuştu.

"Peki şimdi ne olacak?" diye sordum. "Yeni bir amir atanacak, ayrıca senin ekibine de iki kişi gelecek. Seninle ilgili bir şey bulamadıkları için yerine birini getirmediler. Yakında sende tekrar görevine başlarsın." dediğinde, sıkıntıyla nefes verdim. "Peki yerinize kim gelecek?" dedim. "Aksel Balamir, tanıyor musun?" diye sordu. "Hayır amirim, tanımıyorum." dedim. "Yarın başlayacak, bundan sonra senin soruşturmanla ilgilenecek kişi o. Seni arayacaktır." diye açıkladı. "Tamam amirim, görüşmek üzere. Sizi yine arayacağım." dedim. "Tamam kızım görüşürüz." dediğinde, telefonu kapattım. 

Kafamı kaldırdığımda Devran ayakta durmuş beni izliyordu. "Ne oldu?" dedikten sonra, gelip karşıma oturdu. "Ortalık karışık, Reşat Amir emekliliğe ayrılıyor. Yerine Aksel Balamir adında bir amir gelecekmiş. Reşat Amir, yakında göreve dönebileceğimi söyledi." dediğimde, Esra elinde iki kahveyle odaya girdi ve bize servis etti. 

KATLİAM GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin