bölüm 24

8K 262 37
                                    

Git diyorsun da
Olmuyor git demekle,
Her şeye rağmen gidemiyor insan.
Bende sana "sev" diyorum mesela
Sevebiliyor musun?
CEMAL SÜREYA

Bugün Ahsen'in dersi yoktu. Emir'e yüzme konusunda ne kadar dirense de Emir itirazını kabul etmemişti. Ahsen bu şekilde zorlanmaktan nefret ediyordu. Sabah sabah aklına yine muzip bir fikir geldi. Emir işe gitmek için hazırlanırken banyonun kapısında durup bir süre ona baktı. Emir bu bakışlardan rahatsız olmuştu.

"Ahsen hiç mi tıraş olan birini görmedin? Niye orada dikilip beni izliyorsun?"

"Sence bu yaşıma kadar tıraş olan birini kaç kere görmüş olabilirim? Dedem ben kendimi bildim bileli sakallıydı. Onu tıraş olurken hiç görmedim. Babamın ise tıraş olmasını bırak yüzünü bile hatırlamıyorum. Ama şuan sana bakma sebebim bu değil. Merak etme yüzüne çok da meraklı değilim. Sadece sana bir şey söylemek istiyorum."

Emir Ahsen'in ne söyleyeceğini tahmin ediyordu. Bıkmış bir ifadeyle önüne döndü ve aynada Ahsen ile göz göze geldi.

"Ne oldu yine ne diyeceksin?"

"Emir sanki senden devamlı bir şeyler istiyorum gibi davranmasana. Sadece şu yüzme işinden vazgeçsek diyecektim."

"Olmaz ufaklık. Ben her sene arkadaşlarımla tatile gidiyorum. Evli olduğumuza göre bundan sonra dedem beni tek başıma göndermez. Sende benimle geleceğine göre yüzmeyi öğrenmen lazım. Denizde herkesin içinde kolluklarla yüzmeyi düşünmüyorsun herhalde."

"Kolluklarla yüzmeyi değil de hiç yüzmemeyi düşünüyorum. Ne olacak sen yüzersin ben kenarda oturur beklerim."

"Olmaz uzatma. Ders alacağın hoca bugün geliyordu değil mi?"

"Evet bugün geliyor."

"Umarım iyi bir hoca bulmuşsunuzdur. Kimmiş adı neymiş?"

Bu sorular tam da Ahsen'in planını hayata sokmak için beklediği sorulardı. Eğer Emir'i biraz sinir edebilirse Emir bu işten vazgeçerdi.

"Adı Muzaffer. Yirmi beş yaşında çok yakışıklı bir hoca. Elinde yüzük yoktu. Galiba bekar."

Emir duyduklarından sonra öfkelendi. Demek yirmi beş yaşında, çok yakışıklı bekar bir erkek ha. Damarlarındaki asil kıskançlık kanı akmaya başlamıştı bile. Tüm bedenini bu kıskançlığın zehirlemesi yakındı.

"Ahsen bakıyorum adamın kütüğünü çıkarmışsın. Sana ne elindeki yüzükten? İster evli olsun ister bekar seni ilgilendirir mi? Sen evli bir kadın olduğuna göre bekar adamlar seni ilgilendirmez."

"Niye ilgilendirmesin canım. Sonuçta seninle olan evliliğimiz ortada."

"Ya sabır. Dua et işe geç kaldım yoksa bu konuşma burada bitmezdi. Adamın yanında hareketlerine dikkat et. Baştan uyarıyorum bak sonra uyarmadı deme."

"Üstüme iyilik sağlık. Sanki gidip ilk seferden hocanın boynuna atlayacakmışım gibi konuşmasana. Merak etme başlarda hareketlerime dikkat ederim. Sonra yanlış anlaşılmak istemem. Ama mesela korkup da boynuna atlarsam bu sayılmaz değil mi?"

Emir öfkelensede bir şey demedi. Ahsen sabah sabah onunla bu konu hakkında konuşuyorsa kesin kafasında bir şeyler kurguluyordu. Oyununu bozmak istercesine susup aşağıya indi. Ahsen Emir'in son söylediklerinden sonra o hoca bu eve gelmeyecek demesini beklemişti ama Emir bir türlü konuşmamıştı. İşe yaramayan planı moralini bozdu. Demek Emir az da olsa onu kıskanmıyordu. Suratı düşmüş halde kahvaltıya indi. Kahvaltıdan sonra odasında biraz zaman geçirdi. Yüzme dersi ikideydi. Can sıkıntısından o saate kadar biraz uyudu.

Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin