"Sen; aklım ve kalbim arasında kalan, en güzel çaresizliğimsin.
CEMAL SÜREYAAhsen tüm gece ertesi gün gidecekleri düğünü düşündü. Emir'in övgüyle bahsettiği kız kim merak ediyordu. Emir dört sene boyunca ona hep kötü sözler söylemişti. Ama nasıl oluyorda bir başka kadın hakkında bu kadar güzel konuşabiliyordu. Kalbi kırılmıştı. Aslında neye kırıldığını o da bilmiyordu. Gece son defa telefonuna bakıp yatmaktı niyeti. Sosyal medya hesabına girince Mert'in yeni paylaştığı bir fotoğrafı gördü. Şuan parmağımdaki yüzük Mert ile ikimize ait olsa ne güzel olurdu diye düşündü. Sena bugün Mert'in onu sevip sevmediğini sormuştu. Bunun cevabını o da bilmiyordu. Ama sevsin istiyordu. Aklına gelen fikirle hızla Afra'nın hesabına girdi. Çok güzeldi. Paylaşımlara baktıkça ona hayranlık duymaya başladı. Sena bugün anlatmıştı. İşinde çok başarılı bir cerrahmış. Acaba Emir başarılı olduğu için mi ona bu kadar hayranlık duyuyordu? Bir süre daha gezindikten sonra telefonu kapatıp yeni bir güne uyanmak için gözlerini kapattı.
Sabah uyandığında Aysel hanımın yaptığı menemenin kokusu burnuna kadar gelmişti. Odanın içine dolan güneş ışığı keyfini yerine getirdi. Çok güzeldi. Yaz mevsimini çok seviyordu. Hatta en sevdiği mevsimdi. Okul yoktu ve evde acele etmeden güzel bir kahvaltı yapabiliyordu. Saatine baktığında kahvaltıya daha on beş dakika olduğunu fark etti. Çıplak ayaklarla odasının balkonuna yöneldi. Bugün güneş gülümsüyor muydu yada ona mı öyle geliyordu. Sabah saatleri olduğu için çok hafif bir esinti vardı. Tabi esinti dediğime bakmayın. Hava o kadar sıcaktı ki suratına sıcak üfleyen bir klima gibiydi. Kollarını iki yana açıp gerindi. O sırada bir ses duydu.
"Akşam ışığı güzele vurur derler, acaba sabah ışığı kime vuruyor. Sana vurduğuna göre güzele vurmadığı kesin."
Ahsen duyduğu sesle biran irkildi. Korkmuştu. Ahsen'in odası bahçedeki havuza bakıyordu. Buraya sadece Ahsen ve Emir'in odası bakıyordu. Odaları yan yana değildi ama evin planından dolayı iki balkon karşılıklıydı. Yani bu ses ona aitti. Ahsen bu sabah güneşin gülümsediğini mi söylemişti yanılmıştı anlaşılan. Güzel bir güne uyandığını düşünmüştü ama hayal kırıklığına uğradı. Sabah sabah en son görmek isteyeceği kişi oydu. Üstelik yine boş durmayıp ona laf sokmuştu. Gözlerini açtığı an cevap vermesi gerekiyordu ama henüz afyonu patlamamıştı. Kafasını toplaması için biraz açılması gerekiyordu. Şuan cevap vermezse güne 1-0 yenik başlayacaktı ama ona verecek muhteşem bir cevap da bulamamıştı. İçinden şu haline saydırmaya başladı. O kendiyle cebelleşirken Emir de keyifle onu izliyordu. Aslında az önce söylediği şeye katılmıyordu. Ahsen ona göre çok güzel bir kızdı. Ama içinden gelen ona sataşma dürtüsüne engel olamamıştı.
"Heyyy ufaklık ne oldu niye gözlerini açmıyorsun yoksa bana verecek cevap bulamadın onu mu düşünüyorsun?"
Ahsen bir hışımla gözlerini açtı.
"Hayır sadece o kadar güzel bir güne uyanmışken gereksiz birinin yüzünü görerek günümü mahvetmek istemiyorum.""Afedersin ama o gereksiz ben mi oluyorum. Kızım sen kendine bak da konuş. Güzel manzaramı neon pembe bir paçası yukarıda bir paçası aşağıda olan asimetrik geceliğin, cadılaşmış saçların ve gözündeki çapaklarla gerinip mahveden sensin asıl."
Bu sözden sonra Ahsen kafasını önüne eğip bacaklarına baktı. Cidden paçasının biri dizine kadar sıvanmıştı. Komik duruyordu şuan karşısında o olmasa şu tipine gülerdi ama gülmemesi gerektiğini kendine tembihledi. Sonra elini saçına götürdü dediği gibi saçları birbirine girmişti. Saçının şu halini tahmin etmek zor değildi. Ama bir dakika buraya kadar sıkıntı yok da o gözündeki çapağı bu mesafeden göremezdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]
RomansYan yana gelmesi imkansız iki kişi, gün gelir de aynı evde yaşarsa ne mi olur?İki inatçı orta yolu bulabilir mi ki? Adı Ahsen. Daha minicik yaşında hem öksüz hemde yetim kaldı. Tek sığınağı çok sevdiği dedesiydi. Bir gün dedeside onu bırakıp sonsuz...