Her şey üstüne gelip,
Seni dayanamayacağın bir noktaya getirdiğinde,
SAKIN VAZGEÇME!İŞTE ORASI KADERİNİN DEĞİŞECEĞİ NOKTADIR.
MEVLANA
Emir ve Ahsen mezar başındayken arkalarından sert ama sessiz adımlarla yaklaşan 42 numaralı ayakkabılar o ana korku filmi havası katıyordu. Sanki her yerden kötülük fışkıracak gibiydi. Adam elindeki büyük taşı tek seferde Emir'in kafasına geçirip onu bayılttı. Emir bir anda yere yığılınca Ahsen arkasına dönmesiyle çığlığı bastı.
"İMDAAAAT! KİMSE YOK MU? İMDAT KURTARIN BİZİ."
Ahsen'in bağırması işe yaramıyordu. Adam ona doğru adımlarken Ahsen onu ikna etmeye çalıştı.
"Recep dur daha fazla yaklaşma. Allah aşkına benden uzak dur."
"Ben sana sadakatsizlerin sonunu söylemiştim değil mi Ahsen? Herkes beni deli sanıyor ama ben deli falan değilim. Sadece seni yeniden bulacağım günü sessizce bekledim. Şimdi sende yaptıklarının bedelini ödeyeceksin."
"Recep ben bedel ödeyecek bir şey yapmadım. Sana sadakatsizlik edebilmem için senin olmam gerekirdi ama ben hiçbir zaman senin olmadım."
"SUS! SUS artık Allah'ın cezası. Sen beni mahvettin bende seni mahvedeceğim. Senin bu adamla mutlu mesut yaşamana izin vermeyeceğim."
Recep Ahsen'in ağzını bantlayıp ellerini bağladı. Sonra çekiştirerek onu siyah bir dolmuşa bindirdi. Ahsen son defa arkasına baktı. Gözünden ardı arkasına yaşlar boşalıyordu. Son bir defa sevdiği adamın yerde yatan baygın bedenine baktı. Tüm sevdiklerini ve onu burada bırakıp gidiyordu. Belki de o bebeğiyle birlikte sevdiklerinin yanına gidecekti ve sevdiği adamı bu acıyla baş başa bırakacaktı. Ahsen'in içi parçalandı. Hayatında hep ayrılıklar vardı. Bu sessiz çığlıkları ne zaman son bulacaktı?
Son defa onlara bakıp kaderine razı oldu. Belki de Emir ile o baştan beri imkansızdılar. Belki de imkansızlıklar hiçbir zaman onların düşündüğü gibi imkanlı hale dönüşmüyordu.
Zorla bindirildiği siyah dolmuş patinaj yaparak hızla oradan uzaklaştı. En son duyduğu ses patinaj yapan arabanın tekerlerinden çıkan sesti. Sonrasında derin bir uykuya dalmıştı.
Emir gözlerini açtığında Ahsen'in annesinin mezarının başında yattığını fark etti. İyi de Ahsen neredeydi? Sonra hayal meyal bir şeyler gözünün önüne geldi. En son Ahsen imdat diye bağırıyordu. Hatırlamaya çalıştı. Bayılmadan önce gözlerini açamasa da bir şeyler duyup sonra bayılmıştı. Ahsen yanlış duymadıysa Recep demişti. Yoksa o adam mı kaçırmıştı karısını. Ellerini yere dayayıp olduğu yerden kalkmaya çalıştı. Başına giren ağrıyla yerinde oturdu kaldı. Elini başına götürdüğünde kanayan başını fark etti. Acaba neyle vurmuştu da böyle kanamıştı. Etrafına baktığında kanlı taşı gördü. Adam kocaman bir taşla kafasını yarmıştı. Cebindeki telefonu çıkarıp hemen jandarmayı aradı. Onlar gelene kadar da evdekilere haber verdi. Bir süre çaresizce ne yapacağını düşündü. Karısı kaçırılmıştı ama elinden bir şey gelmiyordu. O adam niye Ahsen'i kaçırmıştı. Ya ona bir şey yaparsa diye düşündü. Hayır sakin kalmalıydı. Ahsen'e bir şey olmadan onu bulacaklardı.
Az sonra jandarma mezarlığa geldi. Onlardan hemen öncede dedesi ve diğerleri gelmişti. Annesi ve babaannesi ağlıyorlardı.
"Emir ne oldu? Ahsen'i kim kaçırdı?"
"Dede galiba Recep denilen adam kaçırdı."
"Oğlum o çocuk saf bir şeydi. Emin misin o olduğuna. Onun kafası böyle şeylere basmaz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahsen- bir sessiz çığlık [TAMAMLANDI]
RomanceYan yana gelmesi imkansız iki kişi, gün gelir de aynı evde yaşarsa ne mi olur?İki inatçı orta yolu bulabilir mi ki? Adı Ahsen. Daha minicik yaşında hem öksüz hemde yetim kaldı. Tek sığınağı çok sevdiği dedesiydi. Bir gün dedeside onu bırakıp sonsuz...