prologue

1.3K 98 46
                                    

Gözler herzaman çok önemli olmuştu benim için. Gözler söyleyemediklerimizi söyler bazen de kendi söylediklerimizi bile tek bir bakışla reddederdi. Gözler gerçek olandı, gözler dürüsttü, gözler ne acılar barındırır ne mutluluklar haykırırdı. Birtek aynadan görürdüm mutluluğu bazen. Kendimi kötü hissettim mi gider aynada kendi kahverengilerime uzun uzun bakar sonra gülümserdim.

" Herşey iyi olacak. " derdim.

" Hiçbir şey sonsuza dek sürmez. "

Çünkü bilirsiniz iyi insanların, iyi insan olmak için çabalayan insanların işi çok zordur. Her kaldırım bir düşüş olur yine de gidebildiğimiz kadar gideriz. Yolları mutlu eder sonunda da dizüstü yere kapaklanırız. Dünyayı mutlu etme çabası altında ezilir neticesinde de tek mutsuz olan bizler oluruz. Gün gelir mutsuz olmayı sever gam aşığına dönüşür gülümseyince de garip hissederiz. Ezildim bu enkazların altında.

Çocuklar mesela. Çocuklar büyükler gibi olmak için düşler büyümeyi. Bizim giydiğimiz kıyafetlerden giyebilmek için, bizim gibi kendi parasıyla çikolata alabilmek için, bizim gibi gece korkmadan sokağa çıkabilmek için, hatta zaman zaman bizim gibi rahat konuşabilmek için. Ben de büyümek isterdim.

Gözlerimi iki saniyede bir yumup açar büyüdüğümü hayal eder arzulardım. Anlayamazdım hiç, "Ne çabuk oldu geçip gitti o günler göz açıp kapatınca." diyen insanlara "Ama ben de kapatıyorum gözlerimi, niye hala saat oniki?" diye sormak isterdim. Ben sadece büyümek isterdim.

Ama o çikolatalar için değil. Birgün tıpkı yetişkinler gibi bir kızla sevgili olabilmek için de değil. Kendim araba sürebilmek için de değil. Amacım bunları görmek değildi. Amacım bunların hiçbiri değildi.

Ben büyümeyi görmek isterdim.

Ben büyümek isterdim çünkü daha küçücükken ölmek istemezdim. Ölsem bile büyüyünce ölmek isterdim. İnsanlar pahalı arabalar lüks daireler dilerken benim istediğim sadece yaşamaktı. Bu kirli dünyada birkaç kez daha nefes almak dışında pek hayalim olmazdı benim.

Büyüdüm.

Herşeye inançsız kaldığım gecelerimle tanıştım, kaybetme acısıyla karşılaştım, alnıma konulan ölü ruhlu damgasını hiç anlayamadım çünkü onlar da beni anlamadılar.

İnsanlar. Ölü ruhlu olanlardan değil de ruhu öldürülmüş olanlardan olduğumu asla anlayamadılar. İçindeki o neşeli çocuğun elini bırakıp bomboş bir sokakta öylece terkedenlerdendim. Kimse beni görmedi ben de kimseye kendimi göstermek istemedim.

Ama birgün ilk kez birini görmek istedim.

Nereden geldiğini asla öğrenmedim, zaten o da söylemedi. Eski, tahta sınıf kapısından içeri girdiğinde sadece birkez bakışlarını kaldırdı ve etrafa baktı. Sonra gözleri benimkilerle buluştu ve işte ne olduysa o an oldu. Gözlerimiz aynı rengi taşıyordu. İçimde biryerlerde gözyaşlarımızın da aynı rengi taşıdığını hissettim. O başını eğip en ön sıraya oturdu ama ben ne başımı eğdim, ne kendime geldim. Ben sadece ona gittim.

Her gece kendime yalan söyledim ama her sabah sekiz otuzda o sınıfa girdi ve ben her sabah sekiz otuzda bütün gerçekleri kendime tekrar ve tekrar fısıldamadan edemedim. Birgün yalan söylemeyi de bıraktım. Çiçeklerin solup gittiği bir kasım gündüzü ayaklarım onun gittiği yöne yol aldı ve evinin yolunu öğrendim. Evimin yolunu öğrendim. Gittiği her yol evimin yolu ulaştığı heryer evim oldu.

Belki de yanlıştı bilmiyordum. Kimsenin sesimi duymadığı yetmiyormuş gibi bir de başkasının sesini duyabilmek için kendimi hırpaladım. Karların yağdığı değil de yandığı bu çirkin dünyamda bir de ona yer açmak istedim, istememem gerekirdi ama onu kızım yapmak istedim.

Gittim gidebildiğim kadar.

Hiçbir yere ulaşamadım.

Kapının altından odaya sızan küçük bir not kağıdı gibi girdiğim hayatından kırık bir bisikletten vazgeçmeyen üzgün bir çocuk misali vazgeçemedim.

Oysa ben neden olmasın deyip gülümsediğimde bazı şeyler, çoktan olmamıştı.

*

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yakında, sizlerle

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yakında, sizlerle.

book's songs;

the neighborhood - tobacco sunburst
amy winehouse - back to black
harry styles - fine line
adele - hello
paul anka - put your head on my shoulder
harry styles - adore you
daniel caesar & kali uchis - get you
elysian fields - stop the sun
troye sivan - heaven
h.e.r. - fight for you
jeff buckley - lover you should've come over
lana del rey - yosemite
agnes obel - riverside
billie eilish - when the party's over
måneskin - torna a casa
elaine - right now
nancy sinatra - summer wine
eva cassidy - fields of gold
lana del rey - honeymoon
chase atlantic - cassie
harry hudson - yellow lights
island - the day i die

Sevgiler.
Vanessa Gold.

Your Eyes TellHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin