Meriç
Planım kargocu kılığında şirkete girerek içeriden açılan yangın kapısını açıp diğerlerini içeri sokmaktı. Fakat yine bir şeyi atlamıştım. Üzerimdeki kıyafetlerle insanları kargocu olduğuma inandırmak biraz zor olacaktı. Ayrıca elimde imzalatacak bir şey de yoktu. Neyse ki Pelin'in sürekli yanında taşıdığı çantasının içinden çıkardığı sekreter dosyası bir problemimizin bir kısmını çözmüştü.
Bu saatten sonra kıyafet bulamayacağımız için kıyafetten vazgeçmiştik. En azından deneyelim diye düşünerek benim şirketin kapısına doğru ittiren arkadaşlarıma son kez bakıp kapıya doğru yürümeye başladım.
Kapıdaki güvenlik kargocu olduğuma hiç sorgulamadan inanıp beni içeri aldığında danışmadaki kızı görmemle içimden ettiğim bilmem kaçıncı duaya bir yenisini daha ekledim.
Neyse ki korktuğum olmamış, danışmadaki kız telefonda konuştuğu içindir herhalde beni takmamıştı bile. Şimdi ise yapmam gereken son bir zor iş daha vardı.
Yangın merdiveninin kapısını bulmak!
Bir oyun vardı, bombermandı sanırım adı. Resmen o oyun gibi kapıyı arıyor bir yandan da oyundaki düşmanların yani çalışanların dikkatini çekmemeye çalışıyordum.
Bir süre sonra kapıyı gördüğümde içimdeki Kayra'nın "Bir mezdeke oynarsın artık!" demesini umursamadan hızlı adımlarla kapının yanına gidip o kutsal kapıyı açtım. Bizimkiler kapının açıldığını görmüş olacaklar ki koşmaya başladılar.
Kayra içeri girer girmez kapıya sarılıp "Kıymetlimiz!" diye fısıldadı. Diğerleri soluklanırken Sezen yanıma gelip omzuma tüy gibi hafif bir yumruk attı.
"Senden pek haz etmiyorum ama iyi iş çıkardın. Tebrik ederim."
"Sağ ol."
"Meriç, adamın kesin asistanı vardır. Onu nasıl atlatacağız?"
"Bilmiyorum." dedim sıkıntıyla nefesimi dışarı üflerken.
"Şey, aslında benim bir fikrim var gibi."
"Anlatsana!"
***
"Ayy doğuruyorum!"Kayra'nın sesini duymamla sekreterin olduğu yere doğru bakmaya başladık. Sekreter kız eğer meraklı biriyse ne olduğuna bakmak için zaten yerinden ayrılırdı ve bizde fırsattan istifade içeri girerdik.
Tam da tahmin ettiğimiz gibi oldu ve meraklı sekreter oturduğu koltuktan kalkıp Kayra'nın olduğu yere doğru gitti. Bizde fırsattan istifade Ceyhun amcanın odasına girdik.
Ceyhun Amca bizi karşısında görünce oldukça şaşırmıştı. ve tam konuşacakken uçar şekilde odaya girip bacağına sarılan Kayra'yla şaşkınlığını üstünden atıp sinirlenmeye başlamıştı. Değişen yüz ifadesinden anlaşılıyordu bu. İçeri telaşla giren sekreterle tam olmuştuk.
"Ceyhun Bey ben... Ben özür dilerim. Ne ara içeri girdiler anlamadım." dedi sekreter kız. Umarım Ümit'e yardım etmeye çalışırken kızı işinden etmezdik.
"Bu ne rezalet?" dedi Ceyhun Amca bacağına sıkıca sarılmış olan Kayra'yı gösterirken. "Çabuk güvenliği çağır!"
"Ayıp oluyor ama Ceyhuncuğum. Biz buraya hayırlı bir iş için geldik." dedi Kayra. Bu durumda bile dalga geçebiliyor olması garipti. Sekreter kız bu arada güvenliği aramıştı fakat bizim pes etmeye niyetimiz yoktu.
"Biz aslında buraya Ümit için geldik. Bu arada ben Pelin." dedi Pelin. Ne söyleyeceksek çabuk söylemeliydik çünkü birazdan güvenliğin bizi sürükleyerek odadan çıkarma ihtimali vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çikolatalı Süt | Yarı Texting
RastgeleBela: Sen benim çikolatalı sütümü yere düşürerek belaya bulaştın. Bela: Artık kurtuluşun yok. Bela: Hadi eyv. Kapak Tasarımı: _moonnlightt_