13.Bölüm: KALP MONİTÖRÜ

78 30 50
                                    

Alper'in anlatımı ile:

Saat: 06.00

Sabahın ilk saatlerinde ve hafif karanlıkta ormandaydık.

Sıla ve Buse'nin kendine geldiğinden emin olarak hepimiz arabaya bindik. Buse ve Sıla zaten olayı hatırlamıyor ama şu an ne kadar düzelseler de kendilerinde değiller. Hiçbir şey yolunda gitmiyor, daha konuşamadığımız çok konu var. Üstesinden gelebileceğimiz ama gelemediğimiz çok olay var... Belki de daha olayın başındayızdır, belki de daha hiçbir şey yaşamamışızdır.

"Kampınız adı neydi?" Mira'nın sorusuyla hepimiz o tarafa baktık.

Esin elini yumruk yapıp çenesine koydu ve güldü.

"Uçurum... Buse buldu..."

Buse morarmış gözlerinin altından baktı ve zar zor konuştu.

"Uçurum... Bu ismi verdik çünkü, birbirimizi tanıdığımızda hepimiz bitmiş ve neredeyse ölüyorduk. İşte bu durum Uçurum'u ifade ediyor. Her şeyin sonunu. Ama sonra bir el uzanıyor... bu el Kuzey Ayrı'nın eli... Biz Uçurum'dan düşeceğimiz sırada elimizi tutuyor ve bizi yukarıya çekiyor. En yukarıya..."

Kuzey ve Buse birbirlerine gülerek bakarken, Savaş lafa girdi.

"İSYAN'ın anlamı ne?"

Uzun bir sessizlik oldu, gülüşler soldu ve biz merak edercesine diğerlerine bakıyorduk.

"İnsanların Sonu Yok etme ve Araştırma Noktası." 

Esin bunu dedikten sonra hepimiz ifadesiz gözlerle birbirimize bakıyorduk. Her kampın adı, kendini çok güzel ifade ediyordu, kim olduklarını açıkça belirtiyordu.

Mira, "Şimdi ne yapıyoruz? Uçurum öldü, İsyan peşimizde ve bir virüsle uğraşıyoruz." dedi.

Gerçekten ne halt yiyeceğimizi bilmiyorduk. İSYAN çok büyük bir düşman. İlla ki bizi bulacak.

Kuzey dikiz aynasından bize baktı.

"Hepiniz şehrin en iyi Üniversite'sine gideceksiniz."

"İyi de hepimizin bölümü farklı. Ben Askerlik okuyorum, Savaş ve Alper havac-"

Kuzey, Ege'nin sözünü kesip cevap verdi.

"Bunun bir önemi yok, yaşınızın tutup tutmamasının da bir önemi yok. Tek amaç, İSYAN'ın sizi bulamayacağı bir yer bulup, hepinizi bir arada tutmak."

"O kadar olaydan sonra birde Üniversite okumamız acayip değil mi?"

Begüm amaç arar gibi Kuzey'e bakıyordu. Gerçekten okul hayatını biraz özlemiş olabilirim ama acayip geliyor.

Dilan söze girdi.

"Sıla ve Buse ne olacak? Virüs bulaşıcı hatta ilk etkileri bile göstermedi, Esin ilk burun ve ağız kanaması olduğunu, sonra kriz geçirmeye başladığını söylemişti. Ama neden direkt hafızasını kaybetti?"

"Çünkü virüs kafayı sıyırmanızı sağlıyor. Akıllıca bir şey olmasını bekleyemezsiniz. Şi-"

Esin Sıla'nın lafını böldü.

"Bununla alakası yok. Virüsün ağırlaştığı zaman diğer etkiler gelmeye başlayacak. Hepsi birlikte. Bize saldıracaksın ve birden ağzın, burnun kanayacak. Ve sonra ayakların direncini kaybedecek ve yere düşüp kriz geçireceksin."

Ege kaşını kaldırdı ve bu sefer o konuşmaya başladı.

"Bulaşıcıysa bize de bulaştı demektir. Dokunarak ya da soluyarak... fark etmez. Tedavisi yoksa, hepimiz zaten öldük."

DENEY ALTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin