ARTIK DEĞİLİZ (2. Sezon)

45 10 9
                                    

1. Bölüm     - Yeni Sezon -

Buse'nin anlatımı ile:

3 gün sonra...

Başaracağımızı sandık, bir şeylerin yoluna gireceğini sandık, bir arada olursak bizi hiçbir şeyin yıkamıyacağına inandık. Umut her şeydir dedik.

Ama umutlar bitti, neşemiz bitti, gülüşlerimiz çoktan bizi terk etti. Ve şuan kocaman bir boşluğun ortasındayız, bir kara delik var ve bizi içine çekiyor. Sonsuz bir acıya...

Sağa dönsek acılarımızı, sola dönsek geçmişimizi hatırlıyoruz... En kötüsü ise... İkisi de çok can yakıyor. Bizi en içimizden etkiliyor. Ben dahil kimse 3 gündür az da olsa gülmedi. Aksine herkes çok sinirli, çok sessiz, çok farklı... Kimse eskisi gibi değil, kimse eski karakteriyle alakalı değil. Kimse birlik değil.

Alper, Savaş, Dilan, Ege, Ateş, Kuzey, Sıla, Melis ya da ben...

İyi değiliz, iyi olamıyoruz... Kaybettiğimiz şeylerin bizim yüzümüzden olduğunu kabullenemiyoruz... Ben... En yakın arkadaşımı kaybettiğimi kabullenemiyorum. Kabullenmek istemiyorum. Hatırlamak istemiyorum.

Alper, kaç kez yemek yedi hatırlamıyorum... Virüse ısrarla dayanıyor, Mira ve Begüm daha doğru düzgün uyanmadı bile... Olan hiçbir olaydan haberleri yok. Onların vereceği tepki bizi yine üzecek ve yaşadıklarımız yine bizimle olacak.

Sadece... İntikam... İstiyoruz. Sadece... O acıyı... Tatmalarını... İstiyoruz.

Onların yanlış insanlara bulaştıklarını ve Esin'in kanını yerde bırakmayacağımızı göstermek istiyoruz.

Masum gençler değiliz...

Artık değiliz...

Elimin içinde titreyen kalemi, gözyaşlarımın dolduğu kağıdın üstüne bıraktım ve o meşhur masaya doğru yavaş ve sarhoş adımlarla ilerledim. Her ne kadar gitmek istemesem de, o anıların olduğu ve Esin ile sürekli dertleştiğim masaya gidip yüzleşmek istiyorum. Diğerlerinin ne düşündüğünü düşünmek istiyorum, belki onları düzeltirim demek istiyorum ama mümkün olmadığını biliyorum. Bunun için önce kendimi düzeltmem gerekiyor.

Bahçeye çıktığım da, derin bir nefes aldım... Fazlasıyla derin...

Diğerleri bana acılı gözlerle bakarken, yanda ki yemekhaneden iki şişe alıp hızlı hızlı yanlarına gittim.

"Susadıysanız için." Kimseden cevap gelmedi, evet ben içerim deyip heyecanla almalarını beklemiyordum zaten.

Alper yoktu, Mira ve Begüm zaten yok. Ama Ege neden yok?

"Ege nerede?" dediğim sırada küçük bir kız çocuğunun elinden tutmuş yanımıza geliyordu. Ama ilk defa dalga geçer gibi bir ifade yoktu, soluk bakıyordu. Hiçbir şey demeden masaya oturdu ve kucağına kızı aldı. Kızarmış gözlerinin altından ona güldü ve elinde ki oyuncağı ona verdi ve bize döndü.

"Bu zamanlarda bizi mutlu eden tek şey çocuk sesleri de mi?" Bunu söylerken bile sesinin titremesi benim kalbimin en derin yerini sızlatıyordu sanki. Ege gibi neşeli bir insanın, bu hale gelmesi çok... Acı verici.

"Alper nerede?" dedi Ateş.

"Bildiğiniz gibi." Her zaman ki Alper... Daha karşımıza geçip konuşmadı bile. O günden beri...

DENEY ALTIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin