Begüm'ün anlatımı ile:
Hep birlikte terasda oturuyorduk. Hiçbir şey demeden, daha doğrusu bir şey deme gereği bile duymadan... Şöyle düşünüyorum; Acaba bir daha ki ölecek olan kişi ben miyim, nasıl öleceğim, kim öldürecek? İnsanın gece yatarken bunu düşünmesi güzel bir şey değil. Acınası. Sabah kalktığım da acaba burası İSYAN'ın mekanı mı diye düşünmek istemiyorum. O küçük çaplı kalp krizini yaşamak istemiyorum.
"Bize İSYAN'dan birileri lazım. Yakınlarından, ne yapacaklarını bilen, nerede ne olduğunu anlayacak tipten yani." Hep birlikte Ateş'e baktık.
"İSYAN'ın adamlarını tek tek bulamayız ki, bizim bunu yapma ihtimalimizi biliyorlardır. O yüzden hepsi sürü halinde." Ege elini alnına koyup düşünmeye başladı. Bir yandan parmağının ucuyla masaya vuruyordu.
"Şimdi tek tek etrafa bakıp İSYAN'dan birilerini mi bulmaya çalışacağız? Saçma."
"Hayır." dedim bir an da. "Size zahmetli ama kesin sonuç verecek bir planım var."
"Söyle biz de bilelim." Melis geriye yaslamış ve ellerini göğsünde birleştirmiş şekilde, arsız gülümsemesi ile bana baktı.
"Planın seni ilgilendiren bir tarafı yok, bu yüzden bilmenede gerek olduğunu düşünmüyorum."
"Anlat Begüm." dedi Kuzey, ama sesi sanki bir mesaj verir gibiydi. Elini çenesine koyup, kaşını kaldırdı.
"Ben diyorum ki, İSYAN bölgesi yakınlarını bir araştıralım. Adamların geniş bir merkezi var sonuçta, işleri yürüttükleri yeri bilirsek, liderine ulaşmamız o kadar kolay olur."
"Ortaya katmadığımız bir virüs var arkadaşlar biliyorsunuz, hızlı bir şekilde yayılıyor. Eğer sürüye denk gelirsek İSYAN'dan önce bizi onlar öldürür."
Buse herkese tek tek baktı ve cevap veren ilk kişi Mira oldu. "Virüs hava yoluyla eskisi kadar yayılmıyor. Sadece size virüs enjekte etmelerine izin vermeyin, evet tehlike var ama bu onların aptal olduğu gerçeğini değiştirmiyor."
"Virüsün nerelerde daha etkili olduğunu görebiliyor musun?"
"Evet, Ateş. İSYAN kendini koruma altına aldığı için o bölge de virüs dağılımı daha az. Eğer İSYAN'ın yakınında olacaksak gayet mantıklı bir seçim olur. Eğer tehlikeyi görürsek, sürüyü İSYAN'a çekeriz."
"Ama İSYAN'a bile bile yaklaşmak da çok aptalca olur."
"Bu zamana kadar yaptığımız çoğu hareket mantıksızdı zaten Sıla." Alper ayağa kalktı ve gelmem için işaret verdi. Yavaşça kalktım ve yanına gittim. Yeteri kadar uzaklaşınca konuşmaya başladı.
"Şimdi asıl plandan bahset."
"Bak ne kadar mantıklı bilmiyorum ama eğer İSYAN'ın adamlarını arıyorsak, ailelerimiz bunun en büyük örneği." Onaylar gibi bakmıyordu ama bir şey de demiyordu. "Nerede olduklarını biliyoruz, gerekirse ararız. Elimizde ki tek ve net plan bu. Başka şekilde ilerlersek, boşuna uğraşmış oluruz ve tehlike yine bizimle gelir. Ben sonunun iyi yere çıkacağı bir plan öneriyorum, onaylamak size kalmış." Bir sağa bir sola yürüdü, düşünür gibi bakıyordu. Bizi sürükleyeceği her şey de güvenliğimizi istediğinin farkındayım, çünkü ona kalsa plansız gidecek ve her şeyi kendisi halledecek.
"Önce benimkilerden başlarız o zaman."
"Bana uyar." Ayrıldıktan sonra içeriye gidip çantama işe yarayacak şeyleri koydum. Ama ilk defa kendimi bu kadar enerjisiz ve bitmiş hissediyorum. Kafamdan süreki 'yine kaybedeceğiz, yine birileri ölecek, yine İSYAN kazanacak' gibi şeyler geçiyor. Buna inanmak istemiyorum ama evet.. İSYAN kazanacak. Kendimizi artık güçlü hissetmiyoruz, 2 sene öncesi gibi değiliz. Her şey değişti. Esin yok, Savaş yok, Dilan yok, Melis'in bir şeyler başaracağını düşünmüyorum, Buse bağımlı hale geldi, Alper depresif, Sıla bizimle olmayacak. İşte bu yüzden zaten kaybettik, onlarla kazanamadığımız bir savaşı, onların intikamı için girilen bir savaşla eşit tutuyoruz. İntikam istiyoruz ama bunun sonu gelmeyecek, kayıplarla uğraşan ve dağılan hep biz olacağız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENEY ALTI
AkčníFarklı yerlerde yaşayan 5 genç; sahte bir haberle, acımazsız düşmanların eline düşer. Bu gençler geldiğinde DENEY ALTI başlayacaktır. Gençlerin duygusunu ellerinden almaya çalışan bu düşmanlar, daha önceki deneyler gibi olmadığını anlarlar. Deneyler...