“İyi olduğumu söyledim neden geliyorsunuz ki?” Dudaklarını düzmüş Homurdanarak bize bakan Jisung, Çantasının sapını kavrarken Kolumu omzuna atıp alayla güldüm.“yenileceğini anlayıp kaçmaya yer arıyorsun değil mi?” bu sebeple peşinden gelmediğimizi biliyordu.
Onun kafasını dağıtmak ve depresyona girmesini engellemek için evine gidiyorduk ama ne yapabilirdim ki? Evde tek başına daha da kötü hissederdi. En azından onun kafasını dağıtmalı ve eğlenceli bir gün geçirmesini sağlayabilirdim.
Kışkırtmam işe yaramış olacak ki Jisung karnıma dirseğini geçirmiş ve “Senden mi kaçacağım güldürme beni” Diyerek gülmüştü.
“O zaman mızmızlanmayı bırak. Hem bak 4 kişiyiz. Takım kurar oynarız”
Seungmin ve Yongbok arkamızda, sohbet ederek geliyorlardı. Kendi isimlerini duymaları ile başlarını bize çevirip ne konuştuğumuzu anlamaya çalıştılar.
“Takım kuralım mı oyunlarda?” Diyerek olayı açıkladım. Jisung’ta başını, kolum yüzümden zorla çevirerek onlara baktığın da Seungmin başını sallamıştı.
“Olur, Size karşı biz işte” Diyerek Bizi ve kendilerini göstermişti.
“Olmaz, Biz jisung ile rakip olmalıyız” sitenin girişinden geçip bahçeli evler arasında ilerlemeye başladık.
Yongbok “ o zaman Taş kağıt makas'la belirleriz” Diyerek cevapladığında herkes onaylamıştı. Başımı çevirip Sessizce yürüyen Jisung’a baktım.
Ne kadar belli etmese de dokunsam ağlayacak gibiydi. Yalnız kalmayı bekliyordu. İçinde biriktirdiklerini yeniden yalnız başına akıtacaktı. Girecekti banyoya, küveti sonuna kadar dolduracak ve nefesini tutarak suyun içine girecekti. İşte o an akıtacaktı gözyaşlarını. Nefesi yetinceye kadar ağlar, nefessiz kalınca çıkardı. Sonra tekrar ve tekrar… Dayanamazdı yüksek sese. Öyle yalnız kalmıştı ki yıllarca, kendi çığlığına bile dayanamazdı. Bir ben, bir Seungmin’in sesini severdi. Varlığımızı bilmek istiyormuş gibi hep bizi dinlerdi. Ama bizden başkası sesini biraz yükseltse ona karşı… Az önce ki gibi titrer ve ağlardı.
Korkudan mıydı yoksa yalnızlık mı bilmiyorum ama onunla tanıştığımız andan beri o hep böyleydi.
“Yaa çok tatlı!” Yongbok’un sesiyle kendime gelip derin düşüncelerimden anında çıkarken başımı çevirdim ve Kkami’yi seven Yongbok’a baktım.
Yüzümde ki gülümseme büyürken Gördüğüm sahneyle gözlerim devirdim. Bana kendini sevdirmeyen köpeğe bak sen. Yongbok’un üzerine atlıyor bildiğin. Asıl sahibi olan bendim birde.
“Sorunun Hyunjin’de olduğunu bir kez daha kanıtladık” Seungmin alayla bana bakıp Eve ilerlerken ona dil çıkardım ve kkami’ye yaklaştım.
“Baban geldi bebeğim!”Kollarımı ona açsam bile Yongbok’un kucağından inmeyen Kkami’ye Jisung kahkaha attı ve Seungmin’in peşinden ilerledi.
Kaldırdığım kollarımı ihanet duygusu ile indirirken Kkami’ye kötü kötü bakıp Yongbok’un yanına, çimenlerin üstüne oturdum. Bana gülümseyerek döndü ve kucağında sevdiği Kkami’yi gösterdi.
“Senin mi?” Elimi uzatıp kkami’nin başını okşadım ve gülümsedim.
“Evet, babamın alerjisi olduğu için eve sokamıyorduk. Jisung bakmak istedi bizde verdik” Yongbok anladığını belirtircesine başını salladığın da Yerden destek alıp doğruldum.
“Hadi al kkami’yi de içeri girelim” İlk birkaç saniye duraksamış ardından köpekten bahsettiğimi anlayınca başını sallayıp kucağında Kkami ile ayağa kalkmıştı. Birlikte içeri girip salona geçtik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whose gaze is this |HYUNLİX|
FanfictionGlances serisinin 1. Kitabıdır. . . Adranelin aşığı Hyunjin, Bir suçlunun çocuğuna aşık olma hayalleri kurarken hiç beklemediği iki kişiye aşık olmuştu Peki hyunjin Kimi seçecekti? Sessiz ve utangaç olan masum çocuğu mu? Yoksa; Zeki ve tehlikeli o...