“Hadisene Ji!”Sırada olan Jisung’a bağırdığım da Bütün kantin bize dönmüştü. Seung okuduğu kitabı yüzüne çıkartarak kendini gizlerken Jisung orta parmağını bana gösterdi.
“Bekle köpek!” Gülüp arkama yaslandım ve kantini izledim.
Herkes gülerek arkadaşları ile konuşuyor bazı kişiler sessizce yemeklerini yiyordu. Sevgililer birbirleriyle ilgilenirken elimi kaldırıp etrafta ki insanlara salladım.
“Püh be size. Kimse mi kavga etmez. Kimse mi sevgilisini aldatmaz. Lanet olsun, çok sakin bu okul”
Çıktığım koltuğun tepesinden aşağıya baktımda bana başını kaldırmış ne yaptığımı sorgulayan kişiye gülümsedim ve elimi koltuğun başına yasladım.
“Eee nasıl gidiyor hayat?”
“Sen kimsin?”
Ağzımı açmıştım ki başıma vuran sert şeyle inleyip çıktığım koltuğa geri düştüm. Başımı tutup bana hiçbir şey olmamış gibi bakan Seung attığı kitabını alıp okumaya devam etti. Dudağımı büzdüm.
“Seung canım sıkıldı”
“Ne yapayım?”
“Kavga edelim mi? ha? sonra hocalardan kaçar ve saklanırız.”
Beni duymazdan geldiğin de masanın üzerine adeta yatarcasına eğildim ve ona yaklaşıp alttan bakarak sırıttım.
“İkin-ci?” Üstüne basarak söylediğim şeyle başıma vurduğu kitap yüzünden yüzüm masaya adeta yapıştı. Ama o kavga etmek yerine kitabına geri döndü.
“Sen nasıl benim ikizimsin ya! Kime çektin böyle sen!”
Jisung sonunda gülerek yemeklerimizi getirdiğin de nefesimi bıraktım. En azından bir süre yemekle ilgilenerek sıkılmazdım. Şansımı denemek için tostunu ısıran Sung’a döndüm.
“Ji?” Bana dönüp sincaba benzeyen bakışlarını attığım da şirince gülümsedim.
“acaba kavga etmek ister misin?”
Jisung bana baygın bakışlarını atınca omuzlarımı düşürüp yemeğimi yemeye başladım. Neden herkes bu kadar sıkıcıydı? Kimse mi biraz ekşın aramazdı hayatında?
“Hey bu senin ki değil mi?” Dediğim şeyle Jisung öksürerek kantine giren Minho hyunga baktı. Açık kalan ağzına baktım ve gülerek çenesine vurarak ağzını kapattım.
“Yiyecekmiş gibi bakma salak” Minho hyung arkadaşları ile son boş kalan masaya oturduğun da Jisung ayağa kalktı.
“Nereye?” Bana dönüp göz kırptı.
“Yanlışlıkla üzerine süt dökeceğim.” Sonunda ekşın! Güldüm ve heyecanla kolunu tuttum.
“Sütün pipetini çıkar, Düşerken Kutuyu son gücünle sık ki daha çok dökülsün. “ Bana okey işareti yapıp ilerlemeye başladığın da Seung başını iki yana sallayıp kitabına geri dönmüştü.
Heyecanla Jisung’u izlemeye başladım. Bana dönüp heyecanla baktığın da dudağımı ısırıp elimi sallayarak gitmesini söyledim.
Aylardır Minho hyungla yakınlaşmak için her şeyi yapmış ama Minho hyung onu bir kere olsun görmemişti bile. Göz göze bile gelmemişlerdi. Şimdi üzerine süt dökünce Jisung özür bahanesi ile onu lavaboya götürecek sonra gömleğinin içine giydiği tişörtü Minho hyunga verecekti. Sonrasını artık görecektik. Tabiki onları takip edip izleyecektim. Asıl heyecanlı kısmı gizlice izlemekti zaten.
Jisung derin bir nefes alıp üzerini düzelti ve sütünün pipetini çıkarıp yanında ki çöp kutusuna attı. Yavaşça ilerlerken Minho hyung arkadaşına bir şey açıklıyordu. Elinde ki kağıda bir şey çizerek gösterdi. Büyük ihtimalle basketbol ile ilgiliydi. Basketbol takımının kaptanıydı ve oldukça başarılıydılar.
Jisung neredeyse gelmişken önüne bakmayan birisinin ona çarpması ile Jisung dengesini kaybetti ve sütün hepsi ona çarpan çocuğun üzerine döküldü.
“PUHAHAHAH!!!” Kantinde benim gülme sesim yankılanırken Karnımı tutarak koltuğa uzandım. Jisung’un defalarca özür dilemesini dinlerken gözümden akan yaşı sildim ve oraya baktım. Minho hyung şaşkınca hemen önünde düşmüş olan ikiliye bakarken Jisung yerde yatana elini uzattı.
“Lavaboya gidip temizleyelim” Çocuk elini tuttuğun da gülmem solmuş ve kaşlarımı çatmıştım. Lan bu çocuk?
“OLABİLEMEZ! Gidemezsiniz!”
Koltuktan ayağa fırlayıp Jisung’u Elinden tuttuğu Yongbok'tan ayırdım. İkisi de şaşkınca bana bakarken Jisung olayı anlayıp güldü.
“Ha siz gidin ya Yongbok çok üzgünüm benim işim var”
“B-ben tek başıma giderim” Yongbok kolunu çekip benden ayrıldığın da Arkasından bakakaldım. Jisung elini ensesine atıp bana yaklaştı ve fısıldadı.
“Büyük S*çtım Hyun. Minho baktı mı bari?” Ona baktım ve elimi omzuna koyup kulağına eğildim.
“Neden kendisine sormuyorsun, Hani hemen arkamızda ya?” Jisung yeni aklına gelmiş gibi kaskatı kesilirken bizi duyan Minho hyung dudaklarını birbirine bastırıp arkasına yaslandı.
Gülmekten çekinmedim ve Bir kahkaha atıp Jisung’un omzuna patpatladım.
“Şimdi benim bir işim var, sana bol şans” Onu orada bırakıp kantinden çıktım ve koşarak merdivenlere ilerledim.
Dikizlemem gereken sarışın bir çocuk vardı daha.
***
Minsung olmadan olur mu hiç?Felix'i tamamen gözleri kapalı düşünün
Saçı kahkül gibi ve gözlerini kapatıyor
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whose gaze is this |HYUNLİX|
FanfictionGlances serisinin 1. Kitabıdır. . . Adranelin aşığı Hyunjin, Bir suçlunun çocuğuna aşık olma hayalleri kurarken hiç beklemediği iki kişiye aşık olmuştu Peki hyunjin Kimi seçecekti? Sessiz ve utangaç olan masum çocuğu mu? Yoksa; Zeki ve tehlikeli o...