Sabah o iğrenç alarmın sesiyle uyanmayı çok isterdim fakat hem boğazlarımın hem de kalçamın acısıyla gözlerimi açmıştım.Aşırı soğukla Üstümde ki yorganı kavrarken başımı kaldırıp hemen dibimde huzurla yatan Felix’e baktım. Tabi huzurlu olur, acı çeken tek kişi benim burada. Hayır, hiç dememişti de sevgilimin canı çok yanar, yavaş olayım diye.
Birde üstüne hasta olmak mı? ah ölecek gibi hissediyordum. Yutkunamıyordum bile.
“Felix~” Ağlamaklı çıkan sesimle Felix’in omzunu dürttüğüm de kaşlarını çattı.
Zaten uykusu fazla hafif olduğu için hemen uyanmıştı. Gözlerini aralayıp aydınlık olan odayla hafifçe kıstı.
Arkasından gelen güneş ışınları ısıtmasa bile gözlerimizi acıtıyordu.
Beyaz teni ve sarı saçları ile cidden aşırı güzel görünüyordu. Şuan, hiçte korkutucu görünmüyordu.Benim büzülmüş dudağıma bakışları kayarken uykusu gittikçe açılmıştı.
“Bana ilaç getirir misin?” Bakışlarını tekrar gözlerimi bulurken nefesini bıraktı ve başını sallayıp doğruldu.
Dağılmış sarı saçlarını karıştırırken bir şeyin farkına yeni varıyormuş gibi kaşlarını çatıp bana döndü.
“Neden senin sesin bu kadar kötü?” Kafama kadar çektiğim yorganı kaldırıp Elini anlıma koyduğun da kaşlarını daha da çatıp tamamen bana döndü.
“Ateşin nasıl bu kadar yükseldi senin?”
“Ya üşüyorum bırak!” Üstümden yorganı çekmesiyle daha da sarıldım yorgana. Nefesini bırakıp kollarımı ayırmaya çalıştı.
“Ateşin olduğu için üşüyorsun Hyunjin, bırak şunu ve banyoya gir”
Odunluğuna gözlerimi devirirken birden acının bedenime girmesiyle inleyip yorganı bıraktım. Felix anında yorganı bırakıp Yanıma oturdu.
“O kadar mı acıyor?” Buruşturmuş yüzüne sinirle bakıp Kolumu ellerinin arasından çektim ve doğrularak oturdum.
“Bir de soruyor musun? Neden dün sormadın acaba!” acıyan boğazım ile gözlerim dolarken Bana şaşkınca baktı. Benden bu tepkiyi beklemiyor olacak ki bir süre sustu.
Susar tabi. İnsan sevdiğinin canı yanıyorsa kendisini dizginleyecekti. Ama Felix bu yani, Durur mu? Asla!
“Beni azdıran sensin a*k, suçlu ben mi oldum şimdi?” bakışlarım Boynunda ki morluklara kaydığın da dudağımı ısırdım.
Tamam, haklıydı, biraz benim suçum olabilirdi ama bu canımı yakanın o olmadığı anlamına gelmiyordu.
“Evet!” Diyerek geri yattım ve yorganı kafamın üstüne kadar çekerek nefesimi bıraktım. Cidden aşırı hastaydım.
“Sana cidden yaramadı, Triplere girmeye başladın.” Ben mi trip atıyordum? O cidden değişmişti. Evlendikten sonra değişen Koca gibi anında u dönüşü yapmıştı.
Tam ona cevap verecektim ki yorganı kaldırıp tamamen yataktan yere attı. Ona şaşkınca bakarken Sadece iç çamaşırının üstüne eşofman giyip bana döndü.
“İlaç getireceğim, geldiğim de banyo da ol”
“Emredersin!” Sakinleşmek adına nefesini bıraktı ve rastgele dolaptan bir tişört alıp giyerken odadan çıktı.
Kafamın altında ki yastığı alıp yüzüme bastırarak kendimi boğmaya çalıştım. Cidden şuan ölmek istiyordum. Her tarafım acıyordu, soğuktan donuyordum ve başım hiç olmadığım kadar ağrıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Whose gaze is this |HYUNLİX|
FanfictionGlances serisinin 1. Kitabıdır. . . Adranelin aşığı Hyunjin, Bir suçlunun çocuğuna aşık olma hayalleri kurarken hiç beklemediği iki kişiye aşık olmuştu Peki hyunjin Kimi seçecekti? Sessiz ve utangaç olan masum çocuğu mu? Yoksa; Zeki ve tehlikeli o...