Hadi bakalım, işleri biraz kızıştıralım *kırmızı kafalı şeytan emojisi*
Sizi seviyorum, iyi okumalar :*
Yorum istiyoooğrumm
Bu bölümü seveceksiniz ;D
Hadi erken yb atarıö sjdjjs
Bazzi, Mine
"Sanırım aklımı kaybediyorum."
IV¦Davetsiz Misafir
Sabırsızlık zordu. Hele ki benim gibi tamamen bu duygudan yoksun bir şekilde doğan biri için, epey zordu. Küçüklüğümden beri istediğim şeyin her zaman için bir an önce gerçekleşmesini istemiştim. O oyuncağı istiyorsam, alacaktım. O dondurmayı istiyorsam, hava şartları her ne olursa olsun onu yiyecektim. Bir şeyi o gece yapmaya karar mı vermiştim?
O şeyi uykusuzluktan felç geçirsem bile yapacaktım o zaman.
Şimdi ise, tüm istediklerimden alakasızca bir şeyi bekliyordum ve bunu yaparken kendime inanamıyordum. Bu sefer ipler benim değil, bir başkasının elindeyken şu şey, sinir bozucuydu. Her şey sinir bozucuydu. Dört gündür göt gibi ortada geziniyor, bununla beraber de en başarısız olduğum şeyle sınanıyordum.
Kendimi yumruklamak istiyordum.
Üç gün önceki Changbin'den farksız bir vaziyette, uykusuzdum. Arkadaşım, Hyunjin'in geldiği o geceden itibaren kendini umulmadık bir hızla toparlamıştı. Sanırım, onun gelip suratına küfretmesi, kendisinde bir çeşit ayıltıcı tokat etkisi falan yaratmış olmalıydı. Çünkü Changbin , formundaydı.
Hiç olmadığı kadar.
Başımı yasladığım masa, üzerine konanlarla titreşirken gözlerimi açmamaya devam etmiştim. Sonra ise yanımdaki sandalyenin çekiliş sesini ve beraberinde de Jisung'un sesini duymuştum. "Tanrı aşkına geceleri ne yapıyorsun?" demişti. Cevap vermedim. Vermek istemiyordum. Konuşmak bile istemiyordum. Burada olmak da istemiyordum. Sadece eve gidip rahat bir şekilde uyumak istiyordum. Fakat beynimdeki düşüncelerin buna bir kez daha imkan vermeyeceğinin farkındaydım. Daha kalın bir ses girdi bu seferde devreye. "Ne yapacak? Sabun deliyor."
Ama tüm bu enerjiksizliğime rağmen göz kapaklarımın altından gözlerimi devirmeyi ihmal etmemiştim. "Tabi ya.." diye mırıldandım. Ardından ağzımı şapırdatmış, kanlanmış olduğuna emin olduğum gözlerimi baygınca onlara dikmiştim. "Changbin birkaç tane bırakmış, onları genişleteyim dedim."
Jisung, gözlerini kırpıştırarak Changbin'e baktığında o bizle alakalı bile değildi sanki. Tamamen aldığı sandviçe odaklanmıştı. Öyle ki Jisung, sahte bir acımayla"Changbin, acıyor mu?" diye ona hitaben sorduğunda takmamıştı. Koca bir ısırık aldı sandviçinden. Fakat bana pis pis sırıtarak bakmış ve sandığımın aksine ağzının dolu olmasını umursamadan konuşmuştu.
"O kadar da büyük değildi... "
Suratımı buruşturdum ve başımı diğer tarafa tekrardan çevirip gözlerimi yeniden yumdum. Jisung gülüyordu ve bunu yaparken adeta beyinciğimi sikiyordu. Okul ortamı güzeldi ama ben berbat hissediyordum .
Çünkü üç gündür içten içe istediğim şey, bir türlü gerçekleşmiyordu.
---
Klasik bir şekilde evin yolunu bulduğumda ikindi vakitleriydi. Yürüyen bir ölüden farksızken, kapıya ıkına sıkıla yaklaşmış ve anahtarı sokmaya giriştiğim anda, yanlış hamlemle kenara çarpan anahtar ucuyla kapı aralanırken saniyesinde kaşlarımı çatmıştım. Gözlerim, aralık kapıdan içeriyi yoklarken sessizce kapıyı biraz daha ittirmiş, fakat bu babanne işi eski kapı şansıma küfretmeme neden olacak bir şiddette gıcırdamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Any | hyunlix
FanfictionWhy'd you only call me when you're high? 070121-hyunlix#2 10,20 04,22