IX¦Kavga

2.7K 300 123
                                    




Skz,Ex

IX¦Kavga

Bir şeyleri çaktırmama konusunda oldum olası bok gibiydim.

Asla rol yapamazdım, asla yalan söylemeyi beceremezdim, şu yaşıma kadar bir kez bile birini aldatmamıştım.

Hala da aldatmıyordum.

Fakat, sanırım hayatımda belki de en son bile yapmak istemeyeceğim şeyi dünkü partide gerçekleştirmiştim. Sevgilisi olan birini öpmüştüm. İşin tuhaf yanı ise,

Kötü hissetmiyordum.

Fakat verdiklerimi aldıktan sonra odama giden Hyunjin'i oturduğum aptal kanepede bağdaş kurmuş bir şekilde beklerken, bunun için değil içimde çöreklenen o tuhaf histen dolayı tedirgindim. Rahatsız ediciydi, daha önce hissettiğim sonrasında dünyanın pişmanlığını yaşadığım o hisse çok benziyordu ve ben buna engel olamıyordum. Fakat Hyunjin , hissettiğim hiçbir şeye müsait bir yapıda değildi.

O, onu düşünmeme değecek bir insan değildi.

Hyunjin'i değil, okula gittiğimde başıma ne bok geleceğini düşünmem lazımdı. Onun beni düşünmesini değil, henüz ilk haftalarda olmamıza rağmen çıkmış olan boktan dedikodumu düşünmem lazımdı. Burada o aptal herifi beklemem değil,

Evimden def etmem lazımdı.

Fakat gelin görün ki tek yaptığım şey, halıdaki baklava desenlerine bakarak midemdeki kıpırtıları dindirmeye çalışmaktı. Berbat hissediyordum.

Siktir, neden hissettiğim genel duygu bu olmak zorundaydı ki sanki?

Bu sırada, sağımdan gelen gıcırtıyla dikkatim ufak çaplı dağılsa da ona bakmaktan kaçınmıştım. Hyunjin'i gördüğümden beri işler bir şekilde sarpa sarıyordu. Durdurmam lazımdı.

Sadece, yardım etmek istemişti ve o yüzden yapmıştı her ne yapıyorsa.

"Hey?" demişti, ardından görüş açıma eklemlerinde iskambil sembollerinin bulunduğu beyaz, çıplak ayakları girmişti. Neden her yerinde dövme var, diye düşünmeden edemedim fakat bu, gözlerimi ondan yine de kaçırmama engel olmadı. İrislerim, tarihi eser olan o televizyona kayarken, Hyunjin, "Bir sorun mu var?" demişti.

Evet, var.

Çok büyük bir sorun var hem de.

"Git."

"Ah, yine mi?"

"Evet Hyunjin! Yine!" derken sinirden kızaran suratımla dayanamadan tepemde dikilen ona bakmıştım. Mimiği dahi oynanamamıştı yüzümü gördüğünde, sadece gözlerini sıkıca yumup açmış bayık bayık bakmaya devam etmişti.

Saçları ıslaktı ve,

Sadece sarı pijamayla duruyordu piç.

Gözlerimi kırpıştırdım silkelenmek adına. Derin bir nefes aldım sonra. Ona bakmak dahi üzerimde hiç istemediğim bir etki bırakıyordu ve bu beni yormaya başlamıştı artık. Ağlamak istiyordum, uzaklaşsın istiyordum.

Yörüngemde dolanmasın, sadece siktirip gitsin istiyordum.

Kaşlarını çattı saniyeler içerisinde. Suratım nasıl bir haldeydi bilmiyordum fakat birden üzerime eğilip beni yerime bilmem kaçıncı kez çivilerken, "Kes şunu." diye mırıldanmıştı gözlerimin içine bakıp. Git gide eğiliyordu ve sırtım kanepeyle bütün olmaya dönerken bunu kesip dik durmayı seçtim. Yine yaklaşıyordu, yine dibimdeydi.

Ve yine elimi kolumu bağlamaya çalışıyordu.

Ellerimi kanepeden çekip göğsünün çıplak olmasını umursamadan oraya koymuş, sertçe ittirirken bağırmıştım. Hafifçe geriye yalpaladı. "Asıl sen kes!" sinirden gebermek üzereydim.
Bana yaklaşamazdı, onun gibi birisi bana yaklaşamazdı.

Any | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin