Aşırı kısa bir bölümdü, üzgünüm bunun için fakat telafi etmeye çalışacağım diğer bölümde🙈Kaos yakındır diyor ve susuyorum
İyi okumalarrr :**
-
X¦Onu umursamıyorum.
Bazı şeyler sadece bir 'an'lık'tı.
Bir anlık sevinirdiniz, bir anlık üzülür, bir anlık endişelenir, bir anlık öfkelenir ve sadece bir anlık korkardınız. Duygular, yaşanan olayların etkisi kadar size getiri sunardı. Kalbiniz hızlandırdı, nefes alamazdınız, hareket edemediğiniz halde terler, hasta olmadığınız halde titreme esir alırdı bedeninizi.
Bir anda gerçekleşmişti.
Tüm bu duyguları ve bahsettiğim hisleri aynı anda yaşamam sadece bir anlıktı.
Titriyordum, tepeden tırnağa yere baka baka titriyordum. Karnımda anlamlandıramadığım bir kasılma, yüzümde ise toparlamaya fırsat bulamadığım bir 'boşluk' vardı. Korkuyordum, endişeliydim, sevinçliydim,
Ve öfkeliydim.
Tüm bunlar, hangi ara olmuştu? Tüm bu kargaşa, boğuşma, kaos ve kanlar hangi ara olmuştu?
Peki neden bu, o kadar şiddetli bir kavga olmuştu?
Bir öpücük, demişti içimden bir ses.
Bir öpücük yüzünden, senin yüzünden Felix.Aklımdan durmaksızın geçen düşünceler, en başından beri hissetmem gereken o duyguyu nihayet beynime enjekte edebilmişti saniyeler içinde.
Pişmanlığı.
"Siktir," demiştim gözlerimi kırpıştırırken. Bakışlarımı yerden, kan bulaşan zemin ve hırkamdan alamazken iki yanımdan sarkmış, öylece duran ellerim saçlarıma bir hızla girmiş, dedikodunun ana konusu olan 'muletlerimi' çekiştirirken geriye adımlamıştım. "Siktir.."
Hyunjin neredeydi bilmiyordum fakat her neredeyse, durumunun hiç iyi olmadığına emindim.
Kan çıkan bir kavgada nasıl olmasını bekliyordum ki?
"Felix!" geriye giden adımlarım neticesinde çoktan çemberden çıkmış,fakat bu sefer de arkadaşlarımın ağına takılmıştım. Şoktaydım fakat içimde öyle bir kargaşa yaşıyordum ki,
Changbin'e dönerken neredeyse sesli gülecektim.
Kırpamadığım gözlerimle ona bakarken, tuttuğu kolumu ve beraberinde diğer kolumu da indirmiş, kıvrılan dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Fakat ifadem, düşündüğümün aksine o kadar da uzun ömürlü olmadı.
Ve suratım buruştu.
Jisung, diğer yanımdan bana bakarken, "Noldu?" demişti. Ardından başını çembere çevirmiş, onunla birlikte ben de refleksle oraya baktığımda hırkamı bir kez daha görmemle irkilerek onlara bakmıştım. Yutkunamıyordum, siktir.
Ben, ben cidden yutkunamıyordum.
Gerginlikle, dudaklarımı dişlerken titrek bir nefes almamla, Changbin zaten çatık olan kaşlarını iyice çatmış, . "Hey, Felix? Kimmiş? Tanıdığın biri mi?" demişti bu sefer.
Evet, fakat sen benden daha iyi tanıyorsun.
"Umurumda değil." başımı iki yana salladım. Şu anda belki, tamamen anormal davranıyordum. Bilmiyorlardı. Ne kavgası olduğunu, kimlerin ettiğini ve neden benim bu kadar tepki verdiğimi Bilmiyorlardı.
Hoş, eğer dün gece ona o hırkayı vermiş olmasaydım, ben de bilemeyecektim.
"Kim olduğu umurumda değil, onu umursamıyorum." soluklarım iyice derinleşirken, berbat oyunculuğum sayesinde, "Ne?" demişti arkadaşım şaşkınca. Avuçlarım sırayla yumruk olurken yanan yanan gözlerim, daha da kötü hissetmeme neden olmuştu. Öfkeliydim, çok ama çok öfkeliydim.
Hyunjin'e ciddi bir şey olma ihtimali beni bu kadar etkilememeliydi.
Burnumu çektim. Karmakarışık ruh halim yüzünden fakat en çok da göğsümdeki aptal sıkışma yüzünden, "Duydun işte!" diye bağırmıştım Changbin'in suratına suratına. Ağlamak üzereydim , deli gibi terlemiştim ve sanki her şey üzerime üzerime geliyor gibiydi. Zordu, ne hissettiğimi, neden böyle olduğumu anlayamamak çok zordu. Hyunjin'den haz etmiyordum. Onun adı anılınca bile öfkelendiğim oluyordu. Görgüsüz, umursamaz ve piç herifin tekiydi.
O, hak ediyordu. Karma gerçekleşiyor falan olmalıydı işte.
Hyunjin aldığı ah'larımın cezasını sonunda çekiyordu.
Changbin, bir iki adım geri atmıştı bağırmamla. Afallamıştı.
Ona bağırmıştım, üstelik geçerli bir sebebim bile yoktu bunun için. Tamamen durduk yere ve suçluluk duygumu bastırmak için yapmıştım. Fakat o an, bunu düşünemeyecek kadar karmakarışık olduğumdan, daha fazla onlara bakmadan arkama dönmüş, seri adımlarla okulun dış kapı istikametine doğru yürümeye başlamıştım. Hoş, bu atağım yüzünden zaten susmayan fısıltılar ve üzerimdeki göz sayısı katlanarak artmış, elimden geldiğince kimseye bakmamaya çalışarak okuldan çıkmıştım.
Arkama dönmemiştim.
Çünkü aptallığım yüzünden bu sefer sadece koca bir boşluk göreceğimin farkındaydım.
-
-Öhm new fic haberiiiiiiiiiiiiisizi seviyorm ve teşekkür ederim destekleriniz için
Walls adlı bir hyunlix fici daha yayımladım. Bunu sevdiyseniz onu da seveceğinizi umuyorumLKJLDKJGKLADJ
Şöle ki drama queenimiz Hyunjinin ağzından olacak hikaye
Lütfen boy farkını boş verin haşmetli bir felix düşününlFJKŞLWEJGlş
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Any | hyunlix
FanfictionWhy'd you only call me when you're high? 070121-hyunlix#2 10,20 04,22