XXI¦Sanırım Onu Unutamıyorum

1.9K 224 177
                                    

Şimdi,

Bana sakın küfretmeyin tamam mıeşlrld

İyi okumalar :**

Conan Gray, Heather

XXI¦Sanırım Onu Unutamıyorum

Neden göğsümde bir ağırlık vardı?

"Bu sefer.. Bu sefer, ben döveceğim seni. Yemin ederim ki Hyunjin, o dudaklarını.. O pörtlek dudaklarını-"

Konuşmamı bölen hıçkırığımla bedenim sarsılırken elimdeki bira şişesinden saçma bir şekilde birkaç damla sıfır kollu siyah tişörtüme dökülmüş ve kanepenin yan kısmını tekmelememi durdurmama neden olmuştu. Burnumu çektim ve suratım buruşurken arkamı dönüp tekmelediğim yerin üzerine oturdum. Berbat hissediyordum. Öfkeden içim kaynıyordu ve alışmak istemediğim tüm his silsilesi bedenime adeta kene gibi yapışmışçasına yaklaşık bir saat otuz iki dakikadır benden ayrılmayıp kederimin tuzu biberi oluyordu. Delirmek üzere falan değildim hayır,

Eşikte falan da değildim.

Basbayağı, basbayağı sıyırmıştım.

Dizimde duran elimin kızarık boğumları, her geçen dakikada biraz daha kızarırken hangi akla hizmet demir kapıya yumruk attığımı düşünüyor düşündükçe de, iyice derim sızlıyordu.

Bize sen izin vermiyorsun.

Tüm suç bende miydi gerçekten de?

Her şeyi ben mi bok etmiştim?

Mesele annesi olup olmamasını da geçmişti. En çok koyan da buydu çünkü tartışma sebebimiz tamamen güven sorunumuzla alakalıydı. Annesi olup olmaması sikimde değildi kahretsin...

Çok mu üzerine gitmiştim...

Derin bir iç çektim, elimdeki şişeyi bir anlık gelen başka bir öfke dalgasıyla fırlatacak gibi olmuş fakat sonradan temizlemekle uğraşamayacağımı fark edip yere bırakmıştım.

Eh, sanırım henüz o kadar da kafayı bulamamıştım.

___

"İkiniz de bok gibisiniz. TWD'nin yeni zombi kadrosu olsa ilk iş sizi alırlar. Bu ne.. Changbin, siktir bu ekstazi mi!?"

Boş gözlerle sırayı izlerken, uykusuzluktan iyice kısılan görüş açıma, minik bir plastik içerisine konulmuş iki renkli hap girmişti.

"Madem biliyorsun, neyini soruyorsun amına koyayım?" Changbin'in cızırtılı sesi, anlayamadığım bir melankoliyle ruh halime eşlik ederken dudaklarımı yalamış ve aradan geçen iki günün vermiş olduğu uyuşuklukla Jisung'un bağırtısına bile tepkisiz kalmıştım.

Ya da bilmiyorum, sağır falan olmuştum herhalde.

"Rehabiliteye mi gitmek istiyorsun?"

"Hey?" demişti Changbin alayla. "Bu ne ciddiyet, sen de kullanmıyor musun?"

"Partiden partiye denen bir durum var Binnie, özellikle yanımda taşımıyorum. Görürlerse sıçarlar ağzına!" Jisung, Americano'sunu pipetini çıkararak içmeye başladı. Yüzü gayet dinçti ve sanırım o, bizim dışımızda âlem falan yapmamıştı. Rahat uyumuş olduğu, hiç kapanmayan irislerinden bile belli oluyordu.

"Bırak sıçsınlar.. Ben yeterince sıçtım zaten sıçacağım kadar, çok da koymaz." elimin teki, benden bağımsızca sıranın üzerindeki plastiğe gitmiş, sınıfın boşluğundan yararlanarak parmaklarımın arasına almıştım.

Any | hyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin