★Minik yıldızı parlatmayı unutma!★
“Herşeyden kaçabilirsin ama kendinden asla!”
Başımdaki keskin acı gözlerimin dolmasına neden olmuştu. Tepemdeki havuz aydınlatmaları bulanık bir görünüm alırken kendime buradan kalkıp kaçmam gerektiğini hatırlattım. Azel'den kaçmam için son şansım olabilirdi. Kalkmalıydım. İki yana düşen kollarımın dirseklerine ağırlığımı vererek kalkmaya çalıştığım an tüm bedenime sızlama yayıldı. Hafif yukarıya kalkan başım yeniden zeminle buluştu.
Yüksek sesle inledim. Canım çok yanıyordu...Özellikle başımın arka tarafında dayanılmaz bir acı vardı. Gözlerim kararırken birinin beni bulması için dua ediyordum. Aksi takdirde burada ölecektim. Beynimin içinde davullar çalıyordu. Geçen her saniyede vücudumun başka bir yerinde acı kendini belli ediyordu. Bilincim hala yerindeydi sanki bu acıyı çekmem gerekiyormuş gibi...
Vücudumdaki ağrılar dolan gözlerimden yaşların süzülmesini sağlıyordu. Şu halime bak geberirken bile ağlıyorum. Sorarsanız bendeki de şans işte...
Dudaklarımdan firar eden inleme cançekişir gibi çıkıyordu. Tabi ya cançekişiyordum."İPEK!"
Azel'in adımı haykırışı gecenin karalığına karışırken zar zor ona döndüm.Koşarak bana gelen Azel bulanık gözüyordu. Sesinin sert ve gürlüğünden onun olduğunu anlamıştım.Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. Ölümden kurtulmak isterken azrailime yakalanmıştım.
Dizlerinin üzerine çöken azel endişeli gözlerle beni süzdü. Gözleri başımın yanındaki zemine takılı kaldığında bir eli başımı soğuk zeminden ayırdı.
"Siktir!"
Elindeki başımı diğer eline devreden azel'in ağzından okkalı bir küfür çıktı. Başımı tuttuğu eli kana bulanan azel öfkeyle elindeki kana bakıyordu. Boğazımda kan tadı almamla dudaklarımın kenarınından sıcak bir sıvının aktığını hissettim.
"İpek...İyi misin?"
Sesinde acı hissiyatıyla endişeli bir tonda sormuştu. Bilincim iyiden iyi kaybolurken gözlerim kapanmak üzereydi. Azel'e cevap vermek istiyordum ama vücudumda dudaklarımı aralayacak kadar bile güç yoktu.
"Kapatma gözlerini,konuş benimle hadi güzelim!"
Kapatmak istemiyordum ama dayanamıyordum. Göz kapaklarım bir ton yükmüş gibi geliyordu.
""Ambulansı arayın lan!"
Etrafımdaki adamlarına kükreyen Azel'in gözlerinde ilk defa öfke dışında bir duygu vardı.Endişe...Zar zor aralık olan gözlerim daha fazla dayanamadı kendini karanlığa teslim etti.
Burnuma dolan hastane kokusuyla gözlerimi araladım.Gözlerimin görüntüsünü netleştirmek adına birkaç kez kırpıştırdım.Hastanenin beyaz tavanıyla karşılaştığımda beynimdeki damarlar lastik misali gerilip gerilip bırakılıyordu. Kupkuru hissettiğim dudaklarımı ıslatırken çölde kalmış gibi susamıştım. Sanki ciğerlerime ateş düşmüş gibi yanıyordu. Aman Allahım bu nasıl bir yangındı.Elimi ağrıyan başıma götürmek için kaldırdığımda parmağımda gri renk adını bilmediğim bir cihaz takılıydı.Elim yavaşça alnıma gittiğinde alnını bir sargı bezi sarmıştı. Avuç içinde alnımı ovalarken başımın dönmesi işimi zorlaştırıyor beni uykunun kollarına itiyordu. Kuruyan dudaklarımı bir kez daha ıslatırken mırıldandım.
"Su...Su"
Şuan tek istediğim bu oda da birinin olması ve ciğerimdeki çölün ateşini söndürmesiydi. Göz kapaklarım yeniden ağırlaşırken elim yan tarafıma düştü. Dipsiz bir kuyuya çekiliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL (DÜZENLENECEK/ARA VERİLDİ)
ChickLitGeriye doğru adım attığımda bir elleri belime gitmişti. Birbirine çarpan bedenlerimizle ellerim gögsünden ittirmek için kuvvet uygulamaya başlamıştı. Bedenimi uzaklaştıramayacağımı anladığımda bu sefer eli boynuma gitmiş kendine bastırmıştı. Uzun so...