★Minik yıldızı parlatmayı unutma!★
"Yürek yandığında asıl yanan acıma duygusudur!"
Herşey bir anda gelişir bazen...Aylarca üstünde düşünüp plan yaptığın şeye cesaret ararsın. Korkarsın yapmaktan özellikle de negatif bir durum olmasından. İki altarnetif vardı cesaret edemediğin şey ya kurtuluşun olurdu, ya da sonun. Genel olarak ya yapamaz, üstesinden gelemezsem düşünceleri baş gösterirdi. Aylarca gelmeyen deli cesaret bir anda gelir...Sonunu yazardı.
O gün hastaneden kaçtığım da bir delilik yapmıştım. Hemde büyük bir delilik! Azel'in pençelerinden kurtulmuştum. Ya da ben öyle sanıyordum. Nasıl yaptığımı bende bilmiyorum ama şimdilik en doğru karar gibi görünüyordu. Vicdan denilen şeyden Azel de gramı bile yoktu. Hayatım boyunca gördüğüm en insafsız adamdı o. Tamam belki babamda beni sevmiyordu, sadece para için zarar veriyordu. Onun dışında birbirimizi görmezdik. Ama Azel...O çok farklıydı bana hükmetmek istiyordu.
Hayatım boyunca hiçbir zaman bu kadar kısıtlanmamıştım.Öyle zamanlar gelirdi ki bir an var olduğumdan şüphe ederdim. Tamam kabul ediyorum dört dörtlük bir hayatım yoktu ama...Özgürdüm. Birinin bana bu şekilde davranması zoruma gitmişti. Okul demek benim için gelecekte rahatımdı. Şimdi yaşadığım şeyleri bir daha yaşamamam için umudumdu...Azel benim son umuduma göz dikmişti. Bu sefer istediğini vermemiş,kurtulmuştum.
O gün hastane koridorunda karşılaştığım adam yolda bayıldığım da beni bulmuştu. Ben hastaneden çıkar çıkmaz içi rahat etmemiş ve peşimden gelmiş. İyi ki de gelmiş... İki gündür misafir ediyordu beni. Aslında gitmek istediğimi dile getirmiştim fakat kalmam için ısrar ettiğinde bende fazla üstelememiş kabul etmiştim. Hoş gidecek bir yerim yoktu...Gitsem bile Azel anında beni bulurdu. Bunun bilinciyle naz yapmamış kabul etmiştim...
Burada kaldığım iki gün boyunca içim içimi kemirmişti. Azel'in gelip Ahmet Bey'in başını belaya sokmasından korkmuş diken üstünde durmuştum.Gerçi geçen iki günde Ahmet Bey'in de en az Azel kadar güçlü olduğunu görmüştüm. O yüzde biraz rahattım ama azel'e olan korkum çok büyüktü. İster istemez tedirgin oluyordum. Ahmet Bey'e de uğursuzluk bulaştırmak istemiyordum. Bugün gidecektim buradan.
"Çok fazla düşünüyorsun!Derdini anlatmayan deva bulamaz ipek!"
Ahmet Bey'in sesini duymamla pencereden izlediğim yağmura son vererek arkama döndüm. Üzerindeki takım elbisesinin kravatını gevşeterek yoğun bir geçirdiğini belli ediyordu. Yüzündeki samimi bir gülümsemeyle bana bakıyordu. Ona kimden kaçtığımı ya da ne için hastanede olduğumu söylememiştim. Azel'in korkusu yüzünden bir derdim olduğunu anlamış her fırsatta öğrenmek için çabalıyordu. Anlatmaya pek niyetim yoktu.
"Sadece derdi olan insanlar mı düşünür Ahmet Bey?"
"Evet. Kimin derdi yok ki bu dünyada?"
Çok zekisiniz Ahmet Bey. Verecek cevabım var mı diye bakındım ama yoktu.
"Ee ipek hanım cevabınız yok mu?"
"Diyecek birşey bırakmadınız ki Ahmet bey!"
Kıkırdayarak konuşmuştum. Çok cana yakın biriydi. Bazen tuhaf olsa da samimi bir insandı.
"Gerçek bir derdin varsa dinlerim. Hatta izin verirsen dinlemekten ileri gidip çözüm bulabilirim!"
"On yedi yaşında bir kızım!En büyük derdim üç günlük sevgilimden ayrılmak olabilir!"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL (DÜZENLENECEK/ARA VERİLDİ)
أدب نسائيGeriye doğru adım attığımda bir elleri belime gitmişti. Birbirine çarpan bedenlerimizle ellerim gögsünden ittirmek için kuvvet uygulamaya başlamıştı. Bedenimi uzaklaştıramayacağımı anladığımda bu sefer eli boynuma gitmiş kendine bastırmıştı. Uzun so...