Minik yıldızı parlatmayı unutma☆
Öfkenin öncesi delilik;
Sonrası pişmanlık...Kafamda deli gibi düşünceler dönerken yağızın endişeli gözleri yüreğime korku tohumlarını serpmişti. Kalkan tek kaşım yerine dönerken başım usulca karşımdaki alev toplu bakışlara sabitledim. Hafif aralanan dudaklarımı birleştirerek yutkundum.
Yağız elindeki viskiyi sertçe masaya bırakarak konuşmaya başladı.
'İpek soyunma odasına git ve ben seni çağırana kadar çıkma'
'Ned-' cümlemi tamamlayamadan beni bar masasının arkasındaki soyunma odasının kapısına doğru itekledi.
Hızla arkasını dönüp deri koltukta oturan adama doğru ilerlemeye başladı. Kapının kulpunu yavaşça aşağı indirirken son bir kez arkama dönüp yağıza baktım. Büyük adımlarla o adama doğru ilerliyordu sanki her adımında çatık olan kaşları daha da çatılıyordu. Sert bakışları beni bulunca hızla içeri girip kapıyı kapattım.
Adamın bakışları benim elimi ayağımı bir birine dolaştırıyor kalbimin ritminin ayarlarıyla oynuyordu. Korkuyor muydum? Hayır hayır bu korku değildi. Bu...bu çok farklı birşeydi. İlk görüşte aşk diyen iç sesimle dizlerim beni taşıyamaz hale gelmişti.
Yaslandığım kapıya sürterek aşağı doğru kaydım. Yüreğimdeki tuhaf hisler bana hem heyecanlandırıyor hem de korkutuyordu.
'Yoo yoo' diyerek kalktım. Bu kadar sert bakışları olan bir adamın karakterini tahmin edebiliyordum. En az babam kadar sert bakıyordu... Ben bu adama aşık olamazdım.
Acaba dışardaki adam kim ama açık olan tek birşey vardı ki hükmü geçen bir adamdı. Bir yandan odanın içinde tur atıyor diğer yandan da tırnaklarımı kemiriyordum. Dışarıdan gelen müzik sesinin kesilmesiyle yüreğimin korku çırpınışları arttı. Ben burada ne yapıyordum? Yağıza benim yüzümden zarar görebilirdi ama ben burda oturmuş olabilecekleri bekliyordum.
İç sesim git desede mantığım yağızı dinlemem konusunda ısrarcıydı.Dışarıdan gelen şişe sesleriyle mantığım ne dediğini beklemeyerek kapıyı açtım. Bar tamamen boşalmış son bir kaç kişi kalmıştı. Onlar da ayakta dahi zor duran insanlardı gözlerim yağızı bulmak adına barı talan ederken deri koltuktaki adama kaydı. O hala oradaydı herkesin gitmesine rağmen...O gitmemişti. Kahveleri gözlerimi bulduğunda aklıma gelen düşünceyle hızla birleşen gözlerimizi ayırdım etrafı süzmeye başladım.
Aradığım kişiyi bulunca ayaklarım onun yanına gitmek için haraketlendi.
Bar iki katlıydı zemin kat eğlence için üst kat ise odalarla doluydu. Yağız oraya çıkmamam konusunda beni sertçe uyarmıştı. Sanırım şu bir haftada yağızın bana en sert davranışıydı. Üst kata giden merdivenleri yavaşça tırmanıyordu.Üzerimde hissettiğim bakışlarla yeniden deri koltuktaki adamı buldu bakışlarım. Yağızın ardından gidip gitmemekte kararsız kalmıştım gitsem yağızın kızma ihtimali vardı gitmesem bu adamın ölümcül bakışlarına maruz kalacaktım. Yağızın ardından gitme fikri daha cazip geliyordu. Koşar adımlarla yağızın neredeyse bitirdiği merdivenlere doğru ilerledim.
Zemin kat dans pisti olduğu için fazlaca renk ışık barındırıyordu. Arkamda bıraktıgım adamın bakışlarını umursamadan merdivenleri çıkıyordum. Her adımımda renklilik azalarak gece mavisi bir renk hakim olduğunu gösteriyordu. İlerledikçe yağızı dinlemediğim için pişmanlık duyuyordum. Soyunma odasında oturmak varken ne halt yemeye gelmiştim ki ben buraya.
![](https://img.wattpad.com/cover/224027600-288-k195380.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARAMEL (DÜZENLENECEK/ARA VERİLDİ)
Chick-LitGeriye doğru adım attığımda bir elleri belime gitmişti. Birbirine çarpan bedenlerimizle ellerim gögsünden ittirmek için kuvvet uygulamaya başlamıştı. Bedenimi uzaklaştıramayacağımı anladığımda bu sefer eli boynuma gitmiş kendine bastırmıştı. Uzun so...