"korktukça tutsak, umut ettikçe özgürsün"
*************
"bir, iki, üç, dört, beş, hadi hadi, hadi, gidemezsin beni bırakıp da gidemezsin "
Elinin altında atmaya başlayan kalple kahkaha sesleri yükseldi tüm evi Itır'ın sevinç çığlıkları doldurdu
"Utku çabuk bir battaniye daha getir "
Utku salondan koşarak çıktı
"Aras buraya gel "
Aras Masalı bahçede bırakıp Itır'ın yanına geldi Masal'ın olduğu yerden kalkacak hali yoktu zaten
"yaraya bastır "
Aras eline aldığı bezle yaraya bastırırken Itır saçındaki lastik tokayı çıkarıp kolunun yukarı kısmına geçirdi ilk yardım çantasında ki serum şişesini eline aldı boş iğnelerden birini damarına geçirdi yavaşça kanı çekti kanı çekerken kolu katlandığı için iğne etini deliyordu dişlerini öyle bir sıkıyordu ki tüm dişleri parçalanacaktı acı çektiği belliydi yinede devam etti Aras ağzı açık onu izliyordu
"sen, sen napıyorsun "
Çektiği kanı boş serum şişesine aktardı bi kere daha sapladı Utku koşarak yanına geldi
"Itır napıyorsun "
"kan gruplarımız aynı onun da kana ihtiyacı var "
Utku elindeki battaniyeyi Ekim'in üzerine örtü
"kendine zarar veriyorsun "
İğneyi çekti şişe yarıya gelmişti koluna küçük bir bez bağlayıp serumu Ekim'in koluna taktı başı dönüyordu Derya koşup yanına geldi kim içeri almıştı onları Itır başını tutu
"nesi var "
Lakin Itır cevabı veremeden düşüp yere yığıldı son hissettiği şeyse birinin onu kollarına aldığıydı
Şeytan ne zaman bırakacaktı onları, ne zaman özgür olucaklardı, ne zaman hikayelerde ki o masum karakterler olucaklardı aslında hiç bir zaman böyle bir şey olmayacaktı çünkü onlar beyazın ne demek olduğunu unutmuş kırmızının varlığına bağlanmışlardı kırmızı kanın rengi, kırmızı ölümün rengiydi kim ne derse desin kırmızı katillerin, acımasızlıkların, merhametsizlerin rengiydi, kırmızı avcıların, avlarında görmek istediği tek renkti, kırmızı ölümün habercisiydi ve onlar ruhlarına bulanan kızılığı gördükçe gülümsediler bu yüzden asla beyazı taşımaya layık olmadılar bu yüzden masum değildirler, onlar birer katil olarak büyüdüler öldürdükçe öldüler şimdi ise hikayelerine damlayan ufacık bir beyaz için ölümü göze alıyorlar
Yanında ki kokuyla uyandı Itır lakin gözlerini açmadı korkuyordu tüm kokuyu içine çekercesine nefes aldı elini kaldırdı yavaş yavaş yanında ki bedene dokundu yüzüne ulaştı elleri önce uzamış sakalarında dolandı parmakları ardından yanaklarında gezindi saçlarına tırmandı yavaşça okşadı usulca elini tutu bi el
"aç gözlerini "
Duyduğu sesle nefes alışı kesildi kalbi yavaşladı
"aç hadi "
"ya gerçek değilsen "
Adam usulca okşadı kızın saçını
"ya gerçeksem"
Itır yavaşça açtı gözlerini yanında yatan adama baktı gülümsedi
"korktum "
Ekim'in gözleri buğulandı gözyaşları çırpınıp duruyordu akmak için
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ACININ ÇOCUKLARI
Action"Bir bıçak, bir kurşun, bir ip Ölüm bu kadar kolaysa ben neden hala yaşıyordum..." Tam damarımın üstünde gezinip duran bu bıçak neyi bekliyordu akıtmak için kanımı Ya kalbime doğru tutulmuş bu silah ateşlemek için kime ihtiyaç duyuyordu Boğazı...