Bölüm 51 - Cin çağrısı

44 4 0
                                    

17 yaşındaydım, o zamanlar İstanbul'a tatil için gitmiştim. Normal bir gün geçirmiştim. Anormal bir şekilde can sıkıntısı yaşıyordum. Halbuki bilgisayarda oyun oynuyor, komik videolar izliyor eğleniyorum. Akrabaların çocukları da yanımdaydı ve onlarla da eğlenceli bir gece geçirmiştim ama yine içimdeki sıkıntı bir türlü geçmiyordu.

O gece sürpriz yaparak halamın oğlu babaannem yani benim kaldığım eve kalmaya ailesiyle beraber geldi. Kendisi çok sessiz sakin biridir. Kitap okumaktan başka bir şey yapmaz. Fazla yatak olmadığı için o gece benimle yatacağı söylendi. Tek kişilik yatakta iki kişi yatacaktik. Ben memnun değildim ama mecburdum. Neyse gece muhabbet sohbet ederken uyuyakalmisim. Gece yarısı birden bire uyaniverdim. Aynalı sifonyerin önünde dizlerinin üzerinde duruyor aynaya bakıyordu. Ben ise onu izliyordum. Yüzü aynadan gözükmüyordu. Sonra birden sırtını bana döndü ve yürümeye başladı. Dairenin kapısını açarak yalın ayak yürümeye başladı. Korkmuştum, bağırmak herkesi uyandırmak istedim ama ona kötü birşey olur diye sesimi de çıkaramadım. Yaz günüydü. Ben de ardından. Terliklerimi giyip peşine düştüm. Korkuyordum ama takip ediyordum. O çocuğu onlara yem olarak bırakamazdim. Peşinden takip etmeye devam ettim. Cennet mah. Barbaros stadina doğru geldi. Tellerin yırtık bir bölümünden içeri doğru girdi ve stadın ortasına doğru yürüdü. Zifiri karanlıkti. Etrafta insan yoktu desem kimse inanmaz ama gerçekten etrafta bir kişi bile göremedim. Saat kaçtı bilmiyorum tek yaptığım peşinden gitmekti. Sahanın ortasina geldiğinde değişik hareketler yapmaya başladı. Ben ise ondan çok uzakta değildim. Sahanın içine ben de girmiştim ve onu kurtarmanin hesaplarını yapıyordum. Biraz daha yaklaşıp dua etmeye başladığım anda;

- "söyleme söyleme "diye bağırmaya başladi.
Ben de birden sustum.
- "bir daha söylersen boynunu kirarim onun"
Demeye başladı

- "buraya gel" diye bana seslendi. Hiç cevap vermedim. İçimden birşey sakın onunla konuşma diyordu.

Öylece kaç dakika kaç zaman orda bekledim bilmiyorum. O arada "buraya gel" diye sesleniyordu. Ben ise hiç cevap vermeden bekliyordum.

Hiç ummadığım anda tam dibimizdeki yavuz sultan selim camii nden sabah ezanı okunmaya başlamıştı. O anda halamın oğlu olduğu yerde düşüp kaldı. Hemen yanina koştum ama koşarken sert bir karaltı bana doğru koşup tam göğsüme çarptı. Ben de hemen onun yanına çömelip kaldım. Durmadan dualar okuyordum, bir kaç dakika sonra her şey düzelmişti. Halamin oğlu da hicbir şey anlamamis, sadece gördüğü kötü bir rüyadan bahsediyordu. Sabah hafif aydınlıkta hemen evin yolunu tuttuk. Hiç kimse uyanmamisti. Halamın oğlunu banyoya soktum ardından da yatağa yatırdım. Neredeyse tüm gün uyudu. Akşama doğru uyandığında bana rüyasında kocaman rengi mora çalan kel kafali adamların bütün gece onunla dalga geçip arada da dövduklerini anlattı. Hiç birşey söylemedim ona.

Orada yaşadığım bana ve halamın oğluna bir şey olacak psikolojisi beni günlerce mahvetti. Hatta aylarca.

O hissi tekrar yaşamak istemiyorum...

Korkunç Hikayelerim ( بسم الله الرحمن الرحيم )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin