Bölüm 6

37K 2.1K 904
                                    

16.10.2020

***

''Sonra adam bana dönüp dediki 'ee onu ben size söylemedim ki' '' Batu, Barış beyin söylediği şey üzerine koca bir kahkaha attı.

''Ciddi misiniz?'' Batu'nun sorusu üzerine kahkahasına ara veren Barış bey:

''Evet. Malesef ki'' dedi ve bir kahkaha daha attı. Özcan ise bar taburesinde oturmuş kahkaha atan ikiliye bakıyordu. Ne vardı bu kadar gülecek Allah aşkına...

Sabahtan beri burada oturmuş, Barış'ın saçma espirilerine gülen Batu'yu izliyordu. Kendisiyle doğru düzgün muhabbet etmeyen çocuğun, Barış'ın yanında çenesi düşüyordu.

''Patlamaya hazır bir bomba gibisin.'' Emre'nin yanına yaklaşıp söylediği şey üzerine irkilip arkadaşına döndü.

''Ne alaka?''

''Domuz gibisin diyorum. Şu tipini düzelt. Kudurdun yerinde. Kıskançlıktan patlayacaksın şimdi. Başka birşey daha söylememi ister misin?''

''Ne saçmalıyorsun Emre. Birşey mi ima ediyorsun. Kıskançlık filan..?''

''Sen beni salak zannediyorsun galiba. Özcan şu çocuğa nasıl baktığını görüyorum. Onun için kavga ettin, her akşam evine bırakıyorsun, hasta olunca ilgilendin. Arada ona bakıp aptal aşıklar gibi gülümsüyorsun...'' Aptal aşık mı? Gerçekten dışarıdan öyle mi görünüyordu.

''Saçmalama Emre. Yanlış düşünüyorsun.''

''İlk zamanlar bende kendime öyle dedim. Saçmalama Emre. Kardeşi gibi ilgileniyor dedim. Ama sonra senin ona olan bakışlarını görünce emin oldum.''

''Sıkıldım senin imalarından. Gidiyorum ben.'' Daha fazla duymak istemediğine karar veren Özcan içkisini alıp loca balkon demirlerine doğru gitti. Eğlenen insanları izleyerek içkisini yudumladı.

Arkadaşı haklı mıydı? Batu'ya hissettiği şey aşk mıydı? Kafasını çevirip gülen çocuğa baktı. Gamzeleri çıkıyor, boncuk gözleri kısılıyordu. Kırmızı dudakları yüzünün aldığı mimiklerle büzüşüyordu. Farkında olmadan gülümsediğini fark etti. Onun güzelliği karşısında mest oluyordu. Yutkunup önüne döndü.

Tekrar dans eden insanlara baktı. Bir şeyler yapmalıydı. Kafasını dağıtacak bir şeylere ihtiyacı vardı. Kendisine doğru gelen sarışın kıza baktı. Gülümseyip saçıyla oynuyordu.

''Bence yeterince bakıştık. Gel benimle.'' Kolundan sürüklenerek koridorun sonundaki odaya gittiler. Lavabonun önünden geçerken Batu'nun karşılarına çıkması ile afallayan adam kızın ona dönmesini sağladı.

''Ne oldu?'' Karşısında gözleri dolmuş olan çocuğa baktı. Ya şimdi yada hiçbir zaman diyerek düşündü ve kıza gülümseyerek:

''Birşey yok. Hadi gidelim'' dedi ve odaya geçtiler. Arkalarından bakan Batu ise dudaklarını büzmüş öylece bekliyordu.

''Gerizekalı Batu. Kıskançlık belirtileri gösterdi deyip kandır kendini. Sen burda ağlarken onlar içerde işi pişiriyorlar. Ama görürsün sen patron bozuntusu'' kafasını dikleştirip bara geri döndü. Bundan sonra düşünmek filan yoktu.

Aynı esnada odaya geçen ikili ise öpüşmeye başlamışlardı. Kendisini okşayan kadına tepkisiz kalıp herhangi bir el temasında bulunmuyordu. Bulunamıyordu...!

''Hey! dokunur musun lütfen...'' Kadının komutunu aldıktan sonra ellerini beline koydu. Hafif hafif okşayarak öpüşmeye devam etti. Dilini ağzına koyan kadın zevkle inlediği esnada Özcan mide bulantısıyla öğürdü.

''Ne yapıyorsun sen?'' Gözlerini kapatıp açtı genç adam. Bu böyle olmayacaktı. Zevk almalıydı. Şimdiye karşısındaki kadının içinde olmalıydı. Ama kadının kokusunu duyduğu an mide bulantısı tekrar baş gösteriyordu.

Başka bir şeyler düşün. Başka biri...

Özcan'ın beklemesine dayanamayan kadın tekrar dudaklarına yapıştı. Afallayan adam kısa sürede toparlandı ve öpüştüğü dudaklara odaklanmamayı seçti. Onun aklında olan tek dudak Batu'nun dudaklarıydı. Batu...?

Onu düşünmesi bile zevkle inlemesine ve alt tarafının hareketlenmesine yetti. Zafer kazanmış olduğunu zanneden kadın ise daha çok bastırdı kendini.

Gözleri kapalı bir şekilde öpüşen adam boğuk şekilde inlemeye devam ediyordu. O küçük kırmızı dudaklar, bal sarısı saçları, mavi gözleri, çikolata gibi kokan bedeni... Bir dakika çikolata mı? Afallayarak gözlerini açtı genç adam. Öpüştüğü kişiden o kokuyu almıyordu doğal olarak. Gözlerini açınca kadının yüzünü gördü. Hızla ayrıldı. Ne bekliyordu ki. Zaten Batu'yu düşünerek öpüşmemiş miydi?

''Üzgünüm ben yapamayacağım'' Kadının cevabını beklemeden odadan çıktı ve tuvalete attı kendini. Yüzüne soğuk suyu boca etti. ''Kendine gel Özcan. kendine gel.''

O, orada kendi kendine telkinler verirken, Batu ise içeriye hışımla giren kadına baktı. Arkadaşlarının yanına giden kadını takip etti. Neden bu kadar kısa sürmüştü ki?

''Ne oldu?'' dedi arkadaşalarından biri.

''Ne olacak? gerizekalı yapamayacağım deyip bir anda odadan çıktı. Anlamadım ağzım filan mı kokuyor aceba?'' deyip arkadaşlarına nefesini üfledi.

''Yoo ben bir koku almıyorum.'' Kendi aralarında konuşmaya devam eden kadınları arkada bırakıp tuvalete doğru gitti. Yapamamıştı işte.

Gülümseyerek tuvalet kapısının önüne geldi. İçerden sesler geliyordu. Endişeyle kapıyı açtı. Patronunun iki elini lavaboya yaslamış kafasını eğip bir şeyler mırıldandığını duydu.

''İyi misiniz?'' Duyduğu sesle kafasını kaldıran Özcan, karşısında endişeyle bakan sarı çocuğa döndü. Gözlerini şaşkınlıkla açmış, kırmızı dudakları 'o' şeklini almıştı. Dudaklar... Kırmızı dudaklar.

''İyiyim. İyiyim ama bir şeyi test ettikten sonra daha iyi olacağım'' dedi ve Batu henüz ne olduğunu anlayamadan patronu dudaklarına yapıştı.

Gözlerini şaşkınlıkla açan Batu, elleri havada öylece kaldı. Özcan ise tadını aldıktan sonra vücudunun titremesine engel olamadı. Belinden tuttuğu çocuğu kendine daha çok bastırdı. Artık beceriksizce karşılık veriyordu Batu.

Alt dudağı emilen Batu ufak bir inleme kaçırdı ağzından. Bunu duyan Özcan daha sert öpmeye başladı. Birkaç dakika öpüşen çift kapının hızla açılıp duvara çarpılması ile önce gelen kişiye sonra birbirlerine baktılar.

PATRON | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin