Bölüm 20

25.9K 1.3K 326
                                    


11.11.2020

***


Özcan hafif olan uykusundan koridordan duyduğu ayak sesleri ile uyandı. Kapı açılıp sert bir şekilde kapanınca tamamen uyanmıştı ama sesini çıkarmadan beklemeye başladı.

''Off yaa...'' Kapıyı sert kapattığı için hayıflanıyordu Batu. Özcan hafifçe gülümseyip uyuyormuş numarasına devam etti. Ayak sesleri gelmeyi devam ediyordu. Bir anda yatağa zıplamasıyla acıyla inledi.

''Çok yemek yiyorsun herhalde kedi... Böğrümü ezdin.''

Batu'nun gülen sesi durup kızgın mırıltıları çıkmaya başlamıştı.

''Demek çok kilo aldım he...'' Özcan gözlerini açıp suratına baktı. Kaşlarını çatmış dudaklarını kemiriyordu. Yeni uyandığı için gözleri şişmiş saçları dağılmıştı. Seyirlik manzara diye düşündü.

''Sen görürsün şimdi.'' deyip küçük küçük vurmaya başladı. Üzerinden tepinen çocuğu kollarından tutmaya çalışırken Batu kendini kurtarmaya çalışıyordu. O arada Özcan'ın kasıklarına oturmasıyla derince inledi genç adam. Batu anında durup utançla baktı. Özcan çocuğun suratının aldığı hali görünce kahkaha attı. Kollarını başının altına alıp:

''Uvvv haşin erkek sesi. Sabah sabah beni baştan çıkarmaya mı çalışıyorsun?'' dedi. Beraberinde sırıtıp göz kırpması Batu'yu daha da utandırmıştı.

''Ya neden sapıklık yapıyorsun ki şimdi'' deyip kıpırdanmaya devam etti. Ama Özcan'ın değişen yüz ifadesinden yanlış yolda olduğunu anladı. Altında hissettiği sertlikte bunu kanıtlar biçimdeydi.

''Kahvaltıya gel diyecektim. B-ben gideyim.'' deyip sevdiğinin cevap vermesini beklemeden odadan çıktı. Merdivenlere ulaşırken içerden kahkahaları duyuyordu. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Kendini yelleyip mutfağa ilerledi. Sedef teyzesi onu görünce gülümseyip:

''Özcan'ı uyandırdın mı kuzum?'' dedi. Kafasını sallayıp: ''Evet gelir şimdi'' dedi ve bahçeye çıktı. Biraz hava alabilirdi.

Havalar soğumaya başlamıştı ama arada da olsa güneş açınca kahvaltıyı bahçeye kuruyorlardı.

Batu masaya gidip eksik bir şey var mı diye baktı. Kahve tek eksik olduğunu görünce mutfağa seslendi. Özcan sabah kahve içmeden duramıyordu. Kendisi çaycıydı. Ama bu aralar meyve suyu içiriyordu sevdiği. Büyük bir grip atlatınca C vitaminini eksik etmiyordu.

Mutfaktan çıkacağı esnada çitlerin arkasından atlayan küçük köpeğe gördü.

''Senin ne işin var burda?'' Yanına gidip kafasını okşadı köpeğin.

''Sen çok güzel bir köpeksin ama... Bakalım tasmanda ismin yazıyor mu?'' Köpeğin tasmasına bakıp üzerindeki yazıyı okudu. ''Leo''

''Leo! Leo nerdesin?'' Yan taraftan gelen sesle oraya baktı. Çitler kısa olduğu için geleni görebiliyordu.

''Aa merhaba. Leo yanınıza mı geldi? Ay kusura bakmayın.'' dedi. Kız çitlerin arkasından atlayıp Batu'nun yanına geldi.

''Şu aralar çok huysuz. Ayağı da ağrıyor zaten. Ona rağmen koşturuyor.'' dedi gülerek. Batu köpeğin ayağına dokundu. Anında acıyla inleyen köpeğini gören kız kollarını uzattı almak için. Ancak Batu eliyle durdurdu.

''Bir dakika!'' Köpeğin ayağını muayene edip sorunun ne olduğunu anlamaya çalıştı. Hafif bir incinme vardı. İçeriye doğru bağırdı:

''Sedef teyze malzemelerimin olduğu çantayı getirir misin?'' Sedef hanım çantayı alıp Batu'ya gideceği esnada bahçenin kapısında bekleyen Özcan'a gülümseyip çantayı bıraktı.

PATRON | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin