Bölüm 18

22.7K 1.3K 276
                                    

05.11.2020

***

Keyifli okumalar...



''Nerdesin Batu nerdesin?'' Arabasıyla yollarda aradığı çocuğu bulamayan Özcan gittikçe endişeleniyordu. Ne yapacaktı şimdi? Ya başına bir şey gelmişse.

Çalan telefonu ile düşüncelerinden sıyrılan Özcan heyecanla eline aldı. Sedef ablasının aradığını görünce bıkkınca nefes verdi.

''Sedef abla işim var ne söyleyeceksen çabuk söyle lütf-''

''Özcan oğlum nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama...'' Kadının endişeli ve ağlamaklı sesini duyunca korkmuştu. Arabayı sağa çekip durdurdu.

''Sedef abla bir şey mi oldu? Bizimkiler iyi değil mi?''

''İyiler iyiler. Ama...''

''Ama... Çıldırtma insanı Sedef abla!''

''Özcan oğlum, az önce Batu geldi. Elinde bavulu vardı. Kalacak yer yokmuş bu akşam Özcan'ın yanında kalabilir miyim dedi.'' Duydukları ile nefesini tutan Özcan devam etmesi için:

''Ee...'' dedi.

''Annen... Eve almadı. Bahçede bekleyeyim dedi ama ona da izin vermedi. Kovdu onu evladım. Ben vicdan azabı çekiyorum. Ağlayarak çıktı. Ne olur gel buraya. Yakınlardaysa yardım et.'' Kadının ağlayarak söylediği şeyleri duyunca kendisinin de gözünden bir damla yaş aktı. Demek annesi yardıma muhtaç bir çocuğu sokağa atacak kadar düşmüştü he...

''Annemi oyala bir yere gitmesin!''

''Tamam. Gizli aradım bu arada. Ama zaten öğrenecek...''

''Endişe etme Sedef abla. Geliyorum ben 15 dakikaya.''

''Tamam oğlum'' Telefonu kapatıp gaza bastı. Sinirden titriyordu. Annesi bunu ona nasıl yapardı. Bu kadar mı kötü bir insandı.

Sonunda eve varınca arabayı kapatmadan kapıya gitti. Anahtarı olduğunu bile hatırlamayacak kadar deliye dönmüştü. Kapıya vurup:

''Anne! Aç kapıyı!'' diye bağırdı. Koltuktan oturan kadın korkuyla kalktı. Mutfaktan çıkan Sedef hanıma bakıp ne olduğunu anlamaya çalışınca, kadının kafasını eğip ağlamasını gördü. Yavaş yavaş idrak edince ayağa kalkıp kapıya gitti.

Kapıyı açınca kendisine dolu ve sinirli gözlerle bakan oğlunu gördü karşısında.

''Oğlum iyi mis-''

''Bana oğlum deme! Ben senin oğlun değilim!''

''Özcan bak bir dinle-''

''Sus anne! Sen nasıl yaparsın böyle bir şeyi... Nasıl evsiz kalmış bir çocuğu sokağa atarsın? Hiç mi vicdanın sızlamadı. Hiç mi korkun yok Allah'tan... !'' Karşısında ağlayan oğluna bakan Ayşegül hanımım da istemsizce gözleri dolmuştu. Kapının ardında ikiliyi izleyen Sedef hanım ise hıçkırarak ağlıyordu. Kendisine lanetler okuyordu. Gerekirse o evden çıkıp çocuğa sahip çıkmalı ve Özcan'ı aramalıydı.

''Özcan o çocuk sana göre değil. Yapma'' Annesinin hala aynı şeyleri söylemesine hayretle bakan Özcan:

''Konumuz bu mu anne! Onun bana göre olup olmadığı mı? Sen değil miydin sokakta kimsesiz kalmış köpeği evine alıp bakan ve sonra sahiplendiren. Batu'nun bir köpek kadar değeri yok muydu yanında? Annesiz babasız bir çocuğu sokağa atacak kadar mı kötü kalpli oldun?'' Boğazı yırtılırcasına bağıran oğluna ağlayarak bakıyordu. Ne diyebilirdi ki?

''O çocuk işsiz kaldığı için ev arkadaşı kovdu. Kimse borç vermediği için ödeyemedi. Şimdi bir yerlerde çaresizce yardım bekliyordur.'' Annesinin gözlerine baktı. Bir şeyler söylemesini en azından pişmanım demesini bekliyordu. Ama annesi tek bir şey söylemedi. Sonunda kafasını sallayıp acıyla tebessüm etti.

''Şimdi aramaya gideceğim. Geldiğimde burda olma anne. Sana son kez anne deyişim. Hakkını helal et. Benimde hakkım varsa helal olsun. Ama senin bundan sonra Özcan diye bir oğlun yok.''

Arkasını döndüğü an koluna yapışan kadının elini itip arabasına doğru yürüdü.

''Özcan oğlum bir dakika dinle bi... Gitme lütfen. Özcan!'' Ağlayarak dizlerinin üzerine çöken Ayşegül hanımın ardından gelen Sedef hanım kolundan tutup destek oldu.


*****


Ağlayarak direksiyonu kavrayan Özcan 2 saattir etrafı arıyor, insanlara soruyordu ama kimse görmediğini söylüyordu. Site güvenliği kameraları göstermişti ama çıkıştan sonrası yoktu.

Barış ve Emre'ye haber vermiş, hatta sonra arayan babasının desteğini almıştı. Ama hâlâ haber yoktu. 24 saat geçmediği ve 18 yaşından büyük olduğu için kayıp ilanı da veremiyordu.

''Nerdesin be yavrum?'' Etrafa bakıp sahil tarafına geldiğini fark etti. Biraz nefes almaya ihtiyacı vardı. Hem belki buralarda olabilirdi değil mi?

Arabayı park edip sahil yolunda yürümeye başladı. Hava kararmıştı. Bu soğuk havada dışarda kalırsa kesin hasta olurdu. Zaten bünyesi zayıftı...

Düşündükçe daha da delirecek gibi oluyordu. Yolun sonuna doğru kimseyi göremeyince durup derin bir nefes çekip sakinleşmeye çalıştı. Telefonu çalınca hemen eline aldı. Arayan Emre'ydi.

''Alo Emre... Bir haber var mı lütfen iyi bir şeyler söyle...''

''Maalesef abi. Hâlâ arıyoruz. Arkadaşlarına ulaşmaya çalıştık ama haber yok.''

''Telefonundan yer tespit etmek filan...'' Polis kayıp olmadığı için telefonundan tespit edemiyordu.

''Barış halletmeye çalışıyor. Sen ne durumdasın?''

''Bulamıyorum Emre kahretsin hiçbir yerde yok.''

''Tamam abi sakin ol bulacağız tamam mı. Bırakma kendini'' Onu onaylayan Özcan tekrar arabasına yürüdü. Son bilgileri de alıp telefonu kapattı.

Kime gidebilir bu çocuk diye düşündü. Kimi vardı ki?


*****


O gece kalacak yer bulamayan Batu etrafında bulduğu bir parkın banklarından birine oturdu. Otobüse verecek parası bile kalmamıştı. Son parasını da bugün kullanmıştı.

Yarın bir şekilde bara gitmeye çalışacaktı. Özcan yardım etmese de Ali yardım ederdi değil mi?

Lanet olsun ki telefonu kapandığı için birini de arayamıyordu. Etrafta öyle sessizdi ki birinden yardım isteyemiyordu. Yorgunlukta kafasını bankın sırtına yaslayıp gözlerini kapatmaya çalıştı. Belki biraz uyuyabilirdi değil mi?

Vücudu ürperince bavulunu açıp kalın sayılabilecek bir hırka aldı ve üzerine örttü. Bavulu bankın altına sıkıştırdı.

Ağlayarak uykuya dalmaya çalıştı. Zaten hem üşüyüp hem ağladığı için uykuya dalması çok zor olmamıştı.


Biraz kısa oldu ama devamını getiremedim. Sevgiler 

PATRON | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin