MultiMedya : Nazlı
Bölüm Şarkısı : Zakkum - Gökyüzünde
⚓
21.Bölüm : Saplantı
" Hangi rüzgar aldı seni?
Hala üşütüyor beni.."Yazardan..
Bir hafta..
Koskoca bir hafta geçmişti yangın gününün üzerinden..Nazlı hala Aka Karadağ'ın evindeydi. Hala sevdiklerinden uzakta, hala yaban ellerdeydi, hala acı çekiyordu, hala çok özlüyordu sevdiği adamı, hala kahroluyor, hala mahvoluyordu.. Ama hala inanmıyordı Ateş'in öldüğüne.
Tüm hafta ne tek kelime dökülmüştü dudaklarından ne de bir lokma yemek yemişti. Sürekli etrafında doktorlar ve hemşireler dolanıyordu. Biri geliyor, biri gidiyordu. Biri serum veriyor, bitince çıkartıyor yenisini takıyordu. Yataktan çıkmıyordu, camdan bile bakmıyordu. Saatin kaç olduğunu merak etmiyor, sormuyordu. Günleri karıştırmıştı. Tarih kavramı yoktu. Uyuyor ve uyanıyordu sadece. Hasta olacaktı böyle giderse.. Ama olsundu, hasta olsun, bir an önce geberip gitsindi. Böyle düşünüyordu artık. Ateş yoksa, Nazlı yoktu..
*hercai disinden alıntıdır.
Bu da intiharın bir başka çeşidiydi belki de. Kendini asmak yerine, kendini bitkisel hayata sürüklüyordu.Yüzü çökmüş, teninin rengi solmuştu, göz altları morarmış, gözleri kan çanağına dönmüştü, çok zayıflamıştı.. Günden güne bitiyordu.
Yine saatin kaç olduğunu bilmediği, günleri umursamadığı, öylece yatakta oturduğu bir zaman diliminde odasının kapısı açıldı.
Odaya böyle destursuz giren tek kişi Akın'dı. Ve yine o gelmişti.Yüzüne dahi bakmadı Nazlı. Ne söyleyeceği umrunda değildi.
" Sana yemek getirdim güzelim. " dedi sakin bir ses tonu ile. Ah hele birde sürekli 'güzelim' demiyor muydu.. Deliriyordu Nazlı. Öldürmek istiyordu onu. Ama ses çıkartmadı yine. Hem kendini hem de çevresini sessizliği ile boğacaktı.
" Hadi ama sence de bu kadar yas yetmez mi? "
Nazlı'dan yanıt alamayınca sinirlenmeye başlamıştı Akın. Onun her dediği olmak zorundaydı, her sorusu cevap bulmak zorundaydı. Herkes onun sözünü dinlemek zorundaydı. O bir Karadağ'ydı. Karşısındakinden çok daha üstündü, kendince.
" Bana cevap ver Nazlı! " dedi sesini yükselterek. Ama Nazlı cevap vermedi. Ondan korkacak değildi ya..
" Sana söylüyorum! Bana cevap ver! " diyerek bir tokat attı genç kızın yanağına.
Ama Nazlı yine konuşmamıştı. Canı acısada ağzından ufacık bir inilti bile çıkmamıştı." Yetti artık aptal aşk acında, yasında, tribinde! Bundan böyle Ateş yok, bundan böyle Akın var! Sen de buna alışsan iyi olacak.. Bundan sonra senin evin burası, senin hayatın benim! Sana bir tek ben güzelim diyebilirim! Seni bir tek ben sevebilirim! Seni bir tek ben öpebilirim! Sana bir tek ben emir verebilirim! Biri seni üzecek mi, zarar mı verecek? Ben veririm ama bir başkası asla! Anladın mı beni? Buna alışsan iyi edersin.."
Akın bağırıp, çağırıp öfkesini kustuğunda Nazlı ona sadece bakıyordu.. Dümdüz, duvar gibi, hissiz..
" Ve sana getirdiğim yemeği yiyeceksin! Yarım saat içinde gelip bakacağım. " dedi sertçe. Tam kapıdan çıkacaktı ki Nazlı'nın olduğu taraftan bir şangırtı gelmişti.
Nazlı, Akın'ın ona getirdiği yemek tepsisini devirmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dalgalan Karadeniz
Fiksi Penggemar⚓ Bu Nazlı'nın soyadına kavuşma hikayesi.. Bu geçmişin ve geleceğin hikayesi.. Bu bir intikam hikayesi.. Bu suçluların suçunu, masumların ödeyişinin hikayesi.. Bu Karadeniz'in, onların, benim, sizin ve hepimizin hikayesi.. " Dalgalan Karadeniz...